Absorbe olayını tamamen farklı ele alıyorum.
En güzel örneği ise sürtünmesiz uzay boşluğundaki nesnenin ivmelendirilmesi betimliyor.
Öze bakarsak, ivme için sisteme aktarılan enerji, ancak sabit hız altında iken sonsuza kadar korunabiliyor.
Ancak ivmelenme türevleri ile (hızlanma, yavaşlama, dönme) bu enerji seviyesi değişiyor.
Bu süreçte esasen nesnenin ne parçacık sayısı artıyor ne de temel yapısı değişiyor. Durağan iken ne kadar parçacığı var ise, hareket halinde ikende aynı miktara sahip.
Ama hareket için verilen enerji bu sistem içinde absorbe edilmiş gibi bulunuyor. Üstelik momentum hesabı ile bu enerjinin miktarını da bulma imkanımız var.
Absorbiyonu tanım olarak; katılma, dahil olma, bütünleşme gibi algılıyorum. Böyle bir durumda ise yapının özellikle en küçüklerde yapının değişmesi gerekir,,,,,, di (???).
Oysa nesne, bu enerjiyi ısı ışıma yanında, çarpma veya sürtünme ile sürekli dışarı atma ve durağan pozisyonuna dönme eğiliminde.
Durdurduğumuzda bünyesinde tutmuyor, aktarıyor.
Yani bu bir bütünleşme, birleşme, kaynaşma, bünyeye değil,
Farklı nitelikler korunuyor ve şartlar değişince bu farklılıklar belirleyici etken oluyor. Hareket için sisteme verdiğimiz enerjinin tümü geri alındığına göre, kayıp ta yok. (Işıma, sürtünme gibi konular göz ardı edildiğinde)
Bunu açıklayabilecek tek makul şeyin, farklı yön ve frekanstaki dalgaların birbirlerine karışmama özelliği olduğunu, düşünüyorum.
Bir sisteme enerji verdiğimizde, bu bir etki dalgası olarak sisteme yayılıyor ve sistemin öğeleri titreşimleri ile girişim yapacak şekilde yerleşiyor. Onlarla ortak girişimleri oluyor ama asla bütünleşmiyor çünkü dalga özellikleri farklı.
Sistem durduğu anda ise etki olarak yollarına devam ediyorlar.
Yoğun ortama giren yüksek enerjili foton dizileri içinde durum aynı, onlar elektron ile birleşmiyorlar. Ortak girişim yapıyorlar ve artan genliği ile elektronun durumu aktarana kadar değişiyor bir süreliğine..