@optimus, Ne yazık ki "hoca" sıfatını hakedecek düzeyde değilim ama hoşuma da gitmiyor değil hani, teşekkür ederim.
Yine de bu fiziğe yıllarını ve emeğini veren gerçek fizikçilere saygı gereği, bu sıfatı benim için kullanmazsanız daha uygun olur düşüncesindeyim.
---0---
"-buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı?" Evet, olur... Öz olarak terim farklılığına rağmen, benzer kavramı ifade ediyorlar.
Büyük Patlama Etkisinin, yani dalganın bir yayılma alanı olmalı mı? Elbette her dalga gibi, toplamda taşınılan enerji değişmese de, genişleme çapının artışı ile birim başına aktarılan enerji miktarı geometrik olarak düşecektir. Bu da iç ve dış basınçların birbirine çok yaklaştığı bir noktada duracağını gösteriyor. Ama bunun gerçekleşme süresi sanırım bildiğimiz evren yaşının kat be kat üstü olacaktır.
Diğer yandan bu varsayımın ilginç bir sonucu var. Geriye yansıyan dalgalar yani Zaman (Eskiden EGD derdim), kütle üzerindeki etki gücünü kaybetmeyecek. Çünkü Zaman evrenin genişleme hareketine ters yönde vektöre sahip, yani küresel bir genişleme öngörürsek, Zaman2ın dalgasal hareketi daralan- odaklanma şeklinde bir hareket olmalı.
Bu da kütle üzerinde, ilgili enerji paketçikleri genişleme ile ne kadar ilerlemiş olursa olsun, aynı düzeyde sabit basınç-etki kuvveti kalacak demektir.
(Bence kütle oluşumunda ve sabitliğini korumasında, Zaman'ın yapısından kaynaklanan ciddi bir etki -kuvvet var.)
Aynı yaklaşımın bir diğer sonucu ise, evrenin bizim için varlığımız açısından sınırlı olduğu oluyor.
Sadece (Zaman) dalgalarının enerji yoğunluğu olarak belli bir aralığında kütle sürekliliğini koruyor olabilmeli.
Bir bakıma yüksek hızlı parçacık çarpıştırıcıların da ortaya çıkan yeni büyük parçacıkların, hız düşmesi ile bozunması gibi...O parçacıklar aslında normal evrenimizde yoklar. Ancak sahip oldukları hız sayesinde, Zaman (dalgasal) ile olan etkileşimleri farklı olduğu için varlar. Hız değişip, zaman ile olan etkileşimleri değişince, bozunuyorlar.
Suya atılan taşa gelince, çok uzun zaman önce Tübitak Bilim ve Teknik dergisinde, çeviri bir yazıda başlangıç enerjisinin yaklaşık 16 ton altın kütlesi karşılığı olduğunu okumuştum. Ne yazık ki, bu yazıyı bulamadım ve bilgiyi teyit edemedim.
Ama her durumda, böyle yoğun sıkışık bir sistemi bozmak için, çok yüksek bir etki gücüne gerek yok. Bir noktanın kırılması, simetrinin bozulması ve hareketlilik ile homojenliğin kaybolması için yeterli.
O taş'ı kim attı? Şans eseri miydi? Bilemiyorum. Allah (C.C.) bilir... :-)