0

Kütleçekim kuvveti olmadığını iddia ettiğim için bu soruya ben çok rahat bir şekilde cevap verebilirim: Dünya'nın Güneş etrafında dönmesini sağlayan Güneş'in "uzay-zaman dokusunu" bükmesidir. Ama hem "bükülme" hem de kütleçekim kuvveti olduğunu iddia eden birinin bu soruya aynı netlikle cevap vermesi mümkün değildir. Çünkü: Örnek olarak Güneş, "uzay-zaman dokusunu" "büküyor" ve bu sebeple ışığın(Uzaktaki bir cisimden gelen) yolunun değişmesini sağlıyorsa, Dünya'nın yáni gökcisimlerinin yolunu kesin olarak değiştirir/değiştirmelidir. Yáni Dünya'nın Güneş etrafında bir yörüngeye oturmasını sağlayan Güneş tarafından "uzay-zaman dokusunun bükülmüş olmasıdır". Peki öyleyse Güneş'in Dünya'ya uyguladığı "kütleçekim kuvveti" nerde devreye giriyor? Örnek olarak emekli gezegen Plüton'u ele alalım. Güneş'e yaklaşık ve ortalama olarak 6 milyar km uzakta bir yörünge içinde hareket etmektedir. 6 milyar km şu anlama geliyor: Güneş'in Plüton'a ışığını göndermesi 5 saatten fazla sürüyor. Ve bu da şu demek oluyor: Eğer kütleçekim kuvveti varsa bu kuvvetin taşıyıcı birimleri(Kuvvet bilgisi taşıyan bozonlar)Güneş'ten Plüton'a en az 5 saat sonra ulaşabilir. Çünkü bilgi en fazla ışık hızıyla iletilebilir(!). O hâlde soru şu: Plüton henüz Güneş'in yörüngesine oturmamış ve Güneş'in 5 milyar km uzağından geçerken, Güneş'in kütleçekim kuvvetini taşıyan bozonları, Plüton'a ulaşıncaya kadar ki en az 5 saat sürecek yolculukları, Plüton'a ulaşıp, O'nun yörüngede kalmasını sağlayabilirler mi? Kütleçekim kuvveti olduğunu düşünenler için zor sorular...

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

Kütleçekim kuvveti olmadığını iddia ettiğim için bu soruya ben çok rahat bir şekilde cevap verebilirim: Dünya'nın Güneş etrafında dönmesini sağlayan Güneş'in "uzay-zaman dokusunu" bükmesidir. Ama hem "bükülme" hem de kütleçekim kuvveti olduğunu iddia eden birinin bu soruya aynı netlikle cevap vermesi mümkün değildir. Çünkü: Örnek olarak Güneş, "uzay-zaman dokusunu" "büküyor" ve bu sebeple ışığın(Uzaktaki bir cisimden gelen) yolunun değişmesini sağlıyorsa, Dünya'nın yáni gökcisimlerinin yolunu kesin olarak değiştirir/değiştirmelidir. Yáni Dünya'nın Güneş etrafında bir yörüngeye oturmasını sağlayan Güneş tarafından "uzay-zaman dokusunun bükülmüş olmasıdır". Peki öyleyse Güneş'in Dünya'ya uyguladığı "kütleçekim kuvveti" nerde devreye giriyor? Örnek olarak emekli gezegen Plüton'u ele alalım. Güneş'e yaklaşık ve ortalama olarak 6 milyar km uzakta bir yörünge içinde hareket etmektedir. 6 milyar km şu anlama geliyor: Güneş'in Plüton'a ışığını göndermesi 5 saatten fazla sürüyor. Ve bu da şu demek oluyor: Eğer kütleçekim kuvveti varsa bu kuvvetin taşıyıcı birimleri(Kuvvet bilgisi taşıyan bozonlar)Güneş'ten Plüton'a en az 5 saat sonra ulaşabilir. Çünkü bilgi en fazla ışık hızıyla iletilebilir(!). O hâlde soru şu: Plüton henüz Güneş'in yörüngesine oturmamış ve Güneş'in 5 milyar km uzağından geçerken, Güneş'in kütleçekim kuvvetini taşıyan bozonları, Plüton'a ulaşıp ki en az 5 saat sürecek yolculukları, O'nun bir yörüngeye oturmasını sağlayabilirler mi? Kütleçekim kuvveti olduğunu düşünenler için zor sorular...

gokhan deveci 5 yıl önce 0
-1

Ek olarak: Güneş'ten ayrılıp Plüton'a doğru yola çıkan ve  Güneş'in kütleçekim kuvvetinin bilgisini taşıyan/ileten bozonlarla ilgili olarak: Bu bozonlar(Graviton olarak isimlendirilmektedirler) Güneş'i meydana getiren hangi atomların altından/içinden yola çıktılar? Bu soruya iki şekilde cevap verilebilir: 1) "Graviton'un atomaltı bir parçacık olması sebebi ile"; Güneş'i meydana getiren tüm atomların her birinin içınden yola çıkmaktadırlar, 2) Güneş'i oluşturan tüm atomların altındaki Gravitonlar, birbirleriyle záten bir şekilde etkileşim hâlindedirler ve Plüton'a daha önceden seçtikleri "lider Graviton'u" göndermektedirler. İkinci seçenek daha mákul çünkü Güneş, Plüton'a toplam kütlesi itibariyle bir kuvvet uygulayacak. Bu nedenle "lider bir Graviton" olması seçeneğini dışarlasak bile, en azından Güneş'i meydana getiren tüm atomların içlerindeki Gravitonlar'ın bir şekilde birbirleriyle etkileşime girmiş olmaları ve yine bir şekilde toplam kütle bilgisini oluşturmuş olmaları bir şarttır(!). Pekâlâ Güneş'in toplam kütle bilgisine sáhip ve bu bağlamda uygulayacağı "kütleçekim kuvvetinin miktarını" bilen bir Graviton veya Gravitonlar'dan oluşan bir grup, Plüton'a doğru yola çıktılar ve Plüton'a ulaşmak üzereler: Pekâlâ Plüton adına Onlar'ı kim karşılayacak? Aynı mantık ile Plüton'un toplam kütle bilgisini taşıyan gravitonlarla karşılaşmalılar ve aralarında bir etkileşim olmalı yáni bilgi alışverişi ki şöyle birşey olabilir, "Beyler, bunlar bizden çok daha kalabalık bir grup, bizi çekecekler yapacak birşey yok, dönüp fermiyonlarımıza haber verelim" ve Güneş bu prosesin ardından ancak Plüton'u kütleçekim etkisi altına alacaktır(?). Evet... Kütleçekim kuvveti olduğunu düşünenler proses hakkında daha fazla ayrıntı verebileceklerdir(?).

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

"Kütleçekimsel" merceklenme "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için bir sebeptir. Ve fakat "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için daha önemli sebepler vardır. Öncelikle "karanlık bir maddenin" olmasını gerektiren veyá olduğunu düşündürten bu sebeplere bir göz atalım. 1) Galaksilerin içlerinde bulunan çok sıcak gaz bulutlarının, çok sıcak olmaları sebebi ile çok daha hızlı bir şekilde birbirlerinden ayrılmaları yáni dağılmaları gerekirdi. "Bu sıcak gaz bulutları birarada kalıyorlar çünkü görünmeyen bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi altında olmalılar". 2) Galaksilerdeki "görünen" toplam kütlenin büyük çoğunluğunun merkezdeki şişkin bölgede toplanması sebebi ile merkezden uzak yıldızların, merkeze yakın yıldızlara göre daha yavaş hareket etmeleri gerekirdi. Ve fakat merkezden uzaktaki yıldızların daha yavaş hareket etmedikleri ve özellikle halo bölgesindeki yıldızların sabit bir hız ile hareket ettikleri tespit edilmektedir. Merkezden uzaklaştıkça yıldızların hızlarında bir azalma olmayışını tek birşey açıklayabilir: "Galaksinin her bölgesinde eşit miktarda kütle olmalı. Ve fakat görünen madde/kütle galaksiye eşit miktarda dağılmadığına göre o hâlde görünmeyen bir madde/kütle olmalı ki özellikle halo bölgesinde "bu maddeden" oldukça fazla olmalı". 3) Galaksiler uzayda, olması gerekenden daha hızlı hareket etmektedirler. "Galaksilerin bu hızlarda hareket etmelerini sağlayan ışımayan bir madde/kütle olmalı". [Işımayan bir madde olmalı çünkü galaksilerin toplam ışımaları ve hızları arasında, Hubble Yasası'da(Kırmızıya kayma) kullanılarak bir bağlantı kurulabilmektedir.] Bunlar, "karanlık bir maddenin/kütlenin" olmasını gerektiren başlıca sebeplerdir. Yáni evrende görünmeyen bir kütle olduğu kesindir. Görünmemektedir, gözlemlenememektedir çünkü bu madde/kütle elektromanyetik radyasyon ile etkileşime girmemektedir. ["Karanlık maddenin" sadece elektromanyetik radyasyon ile değil, görünen evrene áit herhangi bir unsur ile veyá görünen evreni oluşturan herhangi bir parçacık ile de etkileşime girdiği test veyá tespit edilmemiştir.] Ve düşünülmektedir ki galaksi içindeki gaz bulutları dağılmamaktadır çünkü "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altındadırlar ve yine düşünülmektedir ki halodaki yıldızların o hızlarda hareket edebilmesinin nedeni de "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altında olmalarıdır. Yanlış düşünmektedirler çünkü bunlara sebep olan "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim kuvveti" değil, "karanlık bir maddenin/kütlenin" tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büküyor" olmasıdır. [Daha önce belirttiğim gibi karanlık bir maddenin/kütlenin olduğunu düşündürten sebeplerden biri olan "kütleçekimsel" merceklenme" de kütleçekimsel değildir. Merceklenme etkisinin oluşmasına neden olan "uzay-zaman dokusunun karanlık bir madde/kütle tarafından bükülmüş olmasıdır".] Yáni bilinen görünen evrene áit hiçbir unsurla etkileşime girmeyen ve "uzay-zaman dokusunu büken bir "kütle" vardır. Bu noktada bilimcilerin "karanlık madde/kütle" adaylarına bir göz atalım. Baryonik olan karanlık made ve baryonik olmayan karanlık madde olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır ki şu anlama gelmektedir: Kuarkların oluşturduğu karanlık madde ve kuarkların oluşturmadığı karanlık madde. Öncelikle baryonik "karanlık madde" adaylarına göz atalım. 1) Macho'lar yáni bir sebepten ötürü ışıma yapmayan gökcisimleri. Örnek olarak beyaz cüceler, kahverengi cüceler, karadelikler gibi. 2) Işıma yapmayan gaz ve toz bulutları. 3) Bir şekilde kararlı kalmayı başaran bir grup kuarkın kümelenmesiyle meydana gelen kuark külçeleri. Baryonik olmayan "karanlık madde" adayları: 1) Işık hızına yakın hızlarda hareket eden parçacıklar. Nötrinolar aday bu kategoriden. 2) Daha düşük hızlarda hareket eden daha büyük kütleli parçacıklar. Fotinolar örneğin. Varolup olmadıkları bilinmiyor.

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

"Kütleçekimsel" merceklenme "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için bir sebeptir. Ve fakat "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için daha önemli sebepler vardır. Öncelikle "karanlık bir maddenin" olmasını gerektiren veyá olduğunu düşündürten bu sebeplere bir göz atalım. 1) Galaksilerin içlerinde bulunan çok sıcak gaz bulutlarının, çok sıcak olmaları sebebi ile çok daha hızlı bir şekilde birbirlerinden ayrılmaları yáni dağılmaları gerekirdi. "Bu sıcak gaz bulutları birarada kalıyorlar çünkü görünmeyen bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi altında olmalılar". 2) Galaksilerdeki "görünen" toplam kütlenin büyük çoğunluğunun merkezdeki şişkin bölgede toplanması sebebi ile merkezden uzak yıldızların, merkeze yakın yıldızlara göre daha yavaş hareket etmeleri gerekirdi. Ve fakat merkezden uzaktaki yıldızların daha yavaş hareket etmedikleri ve özellikle halo bölgesindeki yıldızların sabit bir hız ile hareket ettikleri tespit edilmektedir. Merkezden uzaklaştıkça yıldızların hızlarında bir azalma olmayışını tek birşey açıklayabilir: "Galaksinin her bölgesinde eşit miktarda kütle olmalı. Ve fakat görünen madde/kütle galaksiye eşit miktarda dağılmadığına göre o hâlde görünmeyen bir madde/kütle olmalı ki özellikle halo bölgesinde "bu maddeden" oldukça fazla olmalı". 3) Galaksiler uzayda, olması gerekenden daha hızlı hareket etmektedirler. "Galaksilerin bu hızlarda hareket etmelerini sağlayan ışımayan bir madde/kütle olmalı". [Işımayan bir madde olmalı çünkü galaksilerin toplam ışımaları ve hızları arasında, Hubble Yasası'da(Kırmızıya kayma) kullanılarak bir bağlantı kurulabilmektedir.] Bunlar, "karanlık bir maddenin/kütlenin" olmasını gerektiren başlıca sebeplerdir. Yáni evrende görünmeyen bir kütle olduğu kesindir. Görünmemektedir, gözlemlenememektedir çünkü bu madde/kütle elektromanyetik radyasyon ile etkileşime girmemektedir. ["Karanlık maddenin" sadece elektromanyetik radyasyon ile değil, görünen evrene áit herhangi bir unsur ile veyá görünen evreni oluşturan herhangi bir parçacık ile de etkileşime girdiği test veyá tespit edilmemiştir.] Ve düşünülmektedir ki galaksi içindeki gaz bulutları dağılmamaktadır çünkü "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altındadırlar ve yine düşünülmektedir ki halodaki yıldızların o hızlarda hareket edebilmesinin nedeni de "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altında olmalarıdır. Yanlış düşünmektedirler çünkü bunlara sebep olan "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim kuvveti" değil, "karanlık bir maddenin/kütlenin" tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büküyor" olmasıdır. [Daha önce belirttiğim gibi karanlık bir maddenin/kütlenin olduğunu düşündürten sebeplerden biri olan "kütleçekimsel" merceklenme" de kütleçekimsel değildir. Merceklenme etkisinin oluşmasına neden olan "uzay-zaman dokusunun karanlık bir madde/kütle tarafından bükülmüş olmasıdır".] Yáni bilinen görünen evrene áit hiçbir unsurla etkileşime girmeyen ve "uzay-zaman dokusunu büken bir "kütle" vardır. Bu noktada bilimcilerin "karanlık madde/kütle" adaylarına bir göz atalım. Baryonik olan karanlık made ve baryonik olmayan karanlık madde olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır ki şu anlama gelmektedir: Kuarkların oluşturduğu karanlık madde ve kuarkların oluşturmadığı karanlık madde. Öncelikle baryonik "karanlık madde" adaylarına göz atalım. 1) Macho'lar yáni bir sebepten ötürü ışıma yapmayan gökcisimleri. Örnek olarak beyaz cüceler, kahverengi cüceler, karadelikler gibi. 2) Işıma yapmayan gaz ve toz bulutları. 3) Bir şekilde kararlı kalmayı başaran bir grup kuarkın kümelenmesiyle meydana gelen kuark külçeleri. Baryonik olmayan "karanlık madde" adayları: 1) Işık hızına yakın hızlarda hareket eden parçacıklar. Nötrinolar aday bu kategoriden. 2) Daha düşük hızlarda hareket eden daha büyük kütleli parçacıklar. Fotinolar örneğin. Varolup olmadıkları bilinmiyor. Görüldüğü üzere bilimcilerin ileri sürdüğü "karanlık" yáni görünmeyen madde adayları yine görünen evrene ait tespit edilen veyá edilemeyen parçacıklardır veyá görünen evren içindeki gökcisimleridir. Yáni cevabı yanlış yerde aramaktadırlar. "Karanlık madde" tanımını tekrar yapıp yeni bir karanlık madde adayı ileri süreceğim. Evrende tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büken" görünmeyen bir kütle vardır. Bu kütle görünen evrene àit hiçbir unsur ile etkileşime girmemektedir. Başka bir ifade ile algılanamamaktadır. Yáni "karanlık madde" algılanamayan maddedir/kütledir. Hâlböyleyken "karanlık madde" kütlesi olan ama bir sebepten algılanamayan bir madde olmalıdır. Takyonlar Işık hızından daha yüksek hızlarda hareket edebilen ve bu sebeple "sanal" bir kütleye sáhip olan teorik parçacıklardır. Bir başka ifade ile Einstein tarafından oluşturulan o sansasyonel formülde cismin hızı(v), ışık hızından(c) büyük olduğunda cismin kütlesi aynı formül kapsamında "sanal" olmaktadır veyá "sanal" bir sayı ile ifade edilmektedir. Pekâlâ "sanal" ne demek? Matematikte "sanal sayılar" var ama bu sayıların ne anlama geldiği yorumlanabildi mi? En azından bu sayıları somut/gözlemlenebilir/görülebilir/algılanabilir varlıkları/maddeleri sayarken kullanmıyoruz değil mi? Pekâlâ bu sayılar soyut/gözlemlenemeyen/görülemeyen/algılanamayan varlıkları/maddeleri işaret ediyor olabilirler mi? "Karanlık madde" algılanamıyor yáni görünen madde ile etkileşime girmiyor çünkü "karanlık madde" takyonlardan oluşmaktadır. "Karanlık madde" algılanamıyor çünkü bu maddeyi/kütleyi meydana getiren takyonlar ışık hızı üstündeki hızlarda hareket etmektedirler. Bilimciler... Gerekçeleriyle beraber "karanlık maddenin" takyonlardan oluştuğunu iddia etmiş bulunuyorum. Bilimsel olarak yanlışlayabilecek misiniz? Yavaş yavaş yeni bir farkındalık oluşuyor gibi...

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

"Kütleçekimsel" merceklenme "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için bir sebeptir. Ve fakat "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için daha önemli sebepler vardır. Öncelikle "karanlık bir maddenin" olmasını gerektiren veyá olduğunu düşündürten bu sebeplere bir göz atalım. 1) Galaksilerin içlerinde bulunan çok sıcak gaz bulutlarının, çok sıcak olmaları sebebi ile çok daha hızlı bir şekilde birbirlerinden ayrılmaları yáni dağılmaları gerekirdi. "Bu sıcak gaz bulutları birarada kalıyorlar çünkü görünmeyen bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi altında olmalılar". 2) Galaksilerdeki "görünen" toplam kütlenin büyük çoğunluğunun merkezdeki şişkin bölgede toplanması sebebi ile merkezden uzak yıldızların, merkeze yakın yıldızlara göre daha yavaş hareket etmeleri gerekirdi. Ve fakat merkezden uzaktaki yıldızların daha yavaş hareket etmedikleri ve özellikle halo bölgesindeki yıldızların sabit bir hız ile hareket ettikleri tespit edilmektedir. Merkezden uzaklaştıkça yıldızların hızlarında bir azalma olmayışını tek birşey açıklayabilir: "Galaksinin her bölgesinde eşit miktarda kütle olmalı. Ve fakat görünen madde/kütle galaksiye eşit miktarda dağılmadığına göre o hâlde görünmeyen bir madde/kütle olmalı ki özellikle halo bölgesinde bu maddeden oldukça fazla olmalı". 3) Galaksiler uzayda, olması gerekenden daha hızlı hareket etmektedirler. "Galaksilerin bu hızlarda hareket etmelerini sağlayan ışımayan bir madde/kütle olmalı". [Işımayan bir madde olmalı çünkü galaksilerin toplam ışımaları ve hızları arasında, Hubble Yasası'da(Kırmızıya kayma) kullanılarak bir bağlantı kurulabilmektedir.] Bunlar, "karanlık bir maddenin/kütlenin" olmasını gerektiren başlıca sebeplerdir. Yáni evrende görünmeyen bir kütle olduğu kesindir. Görünmemektedir, gözlemlenememektedir çünkü bu madde/kütle elektromanyetik radyasyon ile etkileşime girmemektedir. ["Karanlık maddenin" sadece elektromanyetik radyasyon ile değil, görünen evrene áit herhangi bir unsur ile veyá görünen evreni oluşturan herhangi bir parçacık ile de etkileşime girdiği test veyá tespit edilmemiştir.] Ve düşünülmektedir ki galaksi içindeki gaz bulutları dağılmamaktadır çünkü "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altındadırlar ve yine düşünülmektedir ki halodaki yıldızların o hızlarda hareket edebilmesinin nedeni de "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altında olmalarıdır. Yanlış düşünmektedirler çünkü bunlara sebep olan "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim kuvveti" değil, "karanlık bir maddenin/kütlenin" tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büküyor" olmasıdır. [Daha önce belirttiğim gibi karanlık bir maddenin/kütlenin olduğunu düşündürten sebeplerden biri olan "kütleçekimsel" merceklenme" de kütleçekimsel değildir. Merceklenme etkisinin oluşmasına neden olan "uzay-zaman dokusunun karanlık bir madde/kütle tarafından bükülmüş olmasıdır".] Yáni bilinen görünen evrene áit hiçbir unsurla etkileşime girmeyen ve "uzay-zaman dokusunu büken bir "kütle" vardır. Bu noktada bilimcilerin "karanlık madde/kütle" adaylarına bir göz atalım. Baryonik olan karanlık made ve baryonik olmayan karanlık madde olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır ki şu anlama gelmektedir: Kuarkların oluşturduğu karanlık madde ve kuarkların oluşturmadığı karanlık madde. Öncelikle baryonik "karanlık madde" adaylarına göz atalım. 1) Macho'lar yáni bir sebepten ötürü ışıma yapmayan gökcisimleri. Örnek olarak beyaz cüceler, kahverengi cüceler, karadelikler gibi. 2) Işıma yapmayan gaz ve toz bulutları. 3) Bir şekilde kararlı kalmayı başaran bir grup kuarkın kümelenmesiyle meydana gelen kuark külçeleri. Baryonik olmayan "karanlık madde" adayları: 1) Işık hızına yakın hızlarda hareket eden parçacıklar. Nötrinolar aday bu kategoriden. 2) Daha düşük hızlarda hareket eden daha büyük kütleli parçacıklar. Fotinolar örneğin. Varolup olmadıkları bilinmiyor. Görüldüğü üzere bilimcilerin ileri sürdüğü "karanlık" yáni görünmeyen madde adayları yine görünen evrene ait tespit edilen veyá edilemeyen parçacıklardır veyá görünen evren içindeki gökcisimleridir. Yáni cevabı yanlış yerde aramaktadırlar. "Karanlık madde" tanımını tekrar yapıp yeni bir karanlık madde adayı ileri süreceğim. Evrende tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büken" görünmeyen bir kütle vardır. Bu kütle görünen evrene àit hiçbir unsur ile etkileşime girmemektedir. Başka bir ifade ile algılanamamaktadır. Yáni "karanlık madde" algılanamayan maddedir/kütledir. Hâlböyleyken "karanlık madde" kütlesi olan ama bir sebepten algılanamayan bir madde olmalıdır. Takyonlar Işık hızından daha yüksek hızlarda hareket edebilen ve bu sebeple "sanal" bir kütleye sáhip olan teorik parçacıklardır. Bir başka ifade ile Einstein tarafından oluşturulan o sansasyonel formülde cismin hızı(v), ışık hızından(c) büyük olduğunda cismin kütlesi aynı formül kapsamında "sanal" olmaktadır veyá "sanal" bir sayı ile ifade edilmektedir. Pekâlâ "sanal" ne demek? Matematikte "sanal sayılar" var ama bu sayıların ne anlama geldiği yorumlanabildi mi? En azından bu sayıları somut, gözlemlenebilir, görülebilir veyá algılanabilir varlıkları/maddeleri sayarken kullanmıyoruz değil mi? Pekâlâ bu sayılar soyut, gözlemlenemeyen, görülemeyen veyá algılanamayan varlıkları/maddeleri işaret ediyor olabilirler mi? "Karanlık madde" algılanamıyor yáni görünen madde ile etkileşime girmiyor çünkü "karanlık madde" takyonlardan oluşmaktadır. "Karanlık madde" algılanamıyor çünkü bu maddeyi/kütleyi meydana getiren takyonlar ışık hızı üstündeki hızlarda hareket etmektedirler. Bilimciler... Gerekçeleriyle beraber "karanlık maddenin" takyonlardan oluştuğunu iddia etmiş bulunuyorum. Bilimsel olarak yanlışlayabilecek misiniz? Yavaş yavaş yeni bir farkındalık oluşuyor gibi...

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

"Kütleçekimsel" merceklenme "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için bir sebeptir. Ve fakat "karanlık bir maddenin" olduğunu düşünmek için daha önemli sebepler vardır. Öncelikle "karanlık bir maddenin" olmasını gerektiren veyá olduğunu düşündürten bu sebeplere bir göz atalım. 1) Galaksilerin içlerinde bulunan çok sıcak gaz bulutlarının, çok sıcak olmaları sebebi ile çok daha hızlı bir şekilde birbirlerinden ayrılmaları yáni dağılmaları gerekirdi. "Bu sıcak gaz bulutları birarada kalıyorlar çünkü görünmeyen bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi altında olmalılar". 2) Galaksilerdeki "görünen" toplam kütlenin büyük çoğunluğunun merkezdeki şişkin bölgede toplanması sebebi ile merkezden uzak yıldızların, merkeze yakın yıldızlara göre daha yavaş hareket etmeleri gerekirdi. Ve fakat merkezden uzaktaki yıldızların daha yavaş hareket etmedikleri ve özellikle halo bölgesindeki yıldızların sabit bir hız ile hareket ettikleri tespit edilmektedir. Merkezden uzaklaştıkça yıldızların hızlarında bir azalma olmayışını tek birşey açıklayabilir: "Galaksinin her bölgesinde eşit miktarda kütle olmalı. Ve fakat görünen madde/kütle galaksiye eşit miktarda dağılmadığına göre o hâlde görünmeyen bir madde/kütle olmalı ki özellikle halo bölgesinde bu maddeden oldukça fazla olmalı". 3) Galaksiler uzayda, olması gerekenden daha hızlı hareket etmektedirler. "Galaksilerin bu hızlarda hareket etmelerini sağlayan ışımayan bir madde/kütle olmalı". [Işımayan bir madde olmalı çünkü galaksilerin toplam ışımaları ve hızları arasında, Hubble Yasası'da(Kırmızıya kayma) kullanılarak bir bağlantı kurulabilmektedir.] Bunlar, "karanlık bir maddenin/kütlenin" olmasını gerektiren başlıca sebeplerdir. Yáni evrende görünmeyen bir kütle olduğu kesindir. Görünmemektedir, gözlemlenememektedir çünkü bu madde/kütle elektromanyetik radyasyon ile etkileşime girmemektedir. ["Karanlık maddenin" sadece elektromanyetik radyasyon ile değil, görünen evrene áit herhangi bir unsur ile veyá görünen evreni oluşturan herhangi bir parçacık ile de etkileşime girdiği test veyá tespit edilmemiştir.] Ve düşünülmektedir ki galaksi içindeki gaz bulutları dağılmamaktadır çünkü "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altındadırlar ve yine düşünülmektedir ki halodaki yıldızların o hızlarda hareket edebilmesinin nedeni de "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim etkisi" altında olmalarıdır. Yanlış düşünmektedirler çünkü bunlara sebep olan "karanlık bir maddenin/kütlenin kütleçekim kuvveti" değil, "karanlık bir maddenin/kütlenin" tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büküyor" olmasıdır. [Daha önce belirttiğim gibi karanlık bir maddenin/kütlenin olduğunu düşündürten sebeplerden biri olan "kütleçekimsel" merceklenme" de kütleçekimsel değildir. Merceklenme etkisinin oluşmasına neden olan "uzay-zaman dokusunun karanlık bir madde/kütle tarafından bükülmüş olmasıdır".] Yáni bilinen görünen evrene áit hiçbir unsurla etkileşime girmeyen ve "uzay-zaman dokusunu büken bir "kütle" vardır. Bu noktada bilimcilerin "karanlık madde/kütle" adaylarına bir göz atalım. Baryonik olan karanlık made ve baryonik olmayan karanlık madde olarak iki ayrı kategoride ele alınmaktadır ki şu anlama gelmektedir: Kuarkların oluşturduğu karanlık madde ve kuarkların oluşturmadığı karanlık madde. Öncelikle baryonik "karanlık madde" adaylarına göz atalım. 1) Macho'lar yáni bir sebepten ötürü ışıma yapmayan gökcisimleri. Örnek olarak beyaz cüceler, kahverengi cüceler, karadelikler gibi. 2) Işıma yapmayan gaz ve toz bulutları. 3) Bir şekilde kararlı kalmayı başaran bir grup kuarkın kümelenmesiyle meydana gelen kuark külçeleri. Baryonik olmayan "karanlık madde" adayları: 1) Işık hızına yakın hızlarda hareket eden parçacıklar. Nötrinolar aday bu kategoriden. 2) Daha düşük hızlarda hareket eden daha büyük kütleli parçacıklar. Fotinolar örneğin. Varolup olmadıkları bilinmiyor. Görüldüğü üzere bilimcilerin ileri sürdüğü "karanlık" yáni görünmeyen madde adayları yine görünen evrene ait tespit edilen veyá edilemeyen parçacıklardır veyá görünen evren içindeki gökcisimleridir. Yáni cevabı yanlış yerde aramaktadırlar. "Karanlık madde" tanımını tekrar yapıp yeni bir karanlık madde adayı ileri süreceğim. Evrende tıpkı görünen madde/kütle gibi "uzay-zaman dokusunu büken" görünmeyen bir kütle vardır. Bu kütle görünen evrene àit hiçbir unsur ile etkileşime girmemektedir. Başka bir ifade ile algılanamamaktadır. Yáni "karanlık madde" algılanamayan maddedir/kütledir. Hâlböyleyken "karanlık madde" kütlesi olan ama bir sebepten algılanamayan bir madde olmalıdır. Takyonlar Işık hızından daha yüksek hızlarda hareket edebilen ve bu sebeple "sanal" bir kütleye sáhip olan teorik parçacıklardır. Bir başka ifade ile Einstein tarafından oluşturulan o sansasyonel formülde cismin hızı(v), ışık hızından(c) büyük olduğunda cismin kütlesi aynı formül kapsamında "sanal" olmaktadır veyá "sanal" bir sayı ile ifade edilmektedir. Pekâlâ "sanal" ne demek? Matematikte "sanal sayılar" var ama bu sayıların ne anlama geldiği yorumlanabildi mi? En azından bu sayıları somut, gözlemlenebilir, görülebilir veyá algılanabilir varlıkları/maddeleri sayarken kullanmıyoruz değil mi? Pekâlâ bu sayılar soyut, gözlemlenemeyen, görülemeyen veyá algılanamayan varlıkları/maddeleri işaret ediyor olabilirler mi? "Karanlık madde" algılanamıyor yáni görünen madde ile etkileşime girmiyor çünkü "karanlık madde" takyonlardan oluşmaktadır. "Karanlık madde" algılanamıyor çünkü bu maddeyi/kütleyi meydana getiren takyonlar ışık hızı üstündeki hızlarda hareket etmektedirler. Bilimciler... Gerekçeleriyle beraber "karanlık maddenin" takyonlardan oluştuğunu iddia etmiş bulunuyorum. Bilimsel olarak yanlışlayabilecek misiniz? Yavaş yavaş yeni bir farkındalık oluşuyor gibi...

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

Karmaşık Sayılar Şöyle tanımlanmaktadırlar: z = a + ib a ve b gerçel, reel veyá gerçek sayılardır veyá nesnelerdir. i ise karesi -1 olan sanal sayıdır veyá "sanal bir nesnedir" çünkü karesi -1 olan gerçel, reel veyá gerçek bir sayı olamaz. Bu bağlamda z karmaşık bir sayı olmak zorundadır çünkü bir gerçek ve bir de sanal  kısımdan oluşur. Yorumlayacağım. Öncelikle sadece (a + ib) değil (a - ib), (a × ib) ve (a ÷ ib) veyá (ib ÷ a) da karmaşık bir sayı ifade eder çünkü sayının karmaşık olmasına veyá karmaşık kalmasına neden olan gerçek kısım ile sanal kısım arasında herhangi bir matematiksel işlem yapılamamasıdır. Gerçel, reel veyá gerçek ne demek? Somut, görülebilen, gözlemlenebilen veyá algılanabilen nesnelerdir. Nesne ne demek? Madde veyá kütle. Sanal ne demek? Daha önce ifade ettiğim üzere soyut, görülemeyen, gözlemlenemeyen veyá algılanamayan nesnelerdir. Başka bir ifade ile aynı uzayda olduğumuz hâlde algılanamayan veyá algı dışı maddelerdir. Yáni gerçel, reel veyá gerçek sayılar; görülebilen evrene áit maddelere karşılık gelirken, sanal sayılar; görünemeyen evrene áit maddelere yáni "karanlık maddeye" karşılık gelmektedir. Gerçel sayılar ile sanal sayılar arasında herhangi bir işlem yapılamamaktadır çünkü görünen madde ile "karanlık madde" arasında bir etkileşim olmamaktadır. Bir örnek: Mutfağımda 4 adet kürdan var. Fakat ben 4 adet kürdan daha olduğunu hayâl ediyorum. Şimdi sadece bu kürdanların olduğu bir uzayda kürdan sayısını ifade edelim. z: Toplam kürdan sayısını ifade eden karmaşık sayı a: Gerçel sayı b: Gerçel sayı i: Hayali yáni sanal sayı z = 4 + 2i z sayısı; gerçel veyá gerçek kısmı 4 iken yáni Re(4+2i)=4, sanal kısmı 2i yáni Im(4+2i)=2i olan C(Karmaşık sayıların olduğu uzay) uzayında bir karmaşık sayıdır. Hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan 2i'ye dönüştü ve ama gerçek veyá somut 4 adet kürdan ile toplanamamaktadır. Yáni somut 4 adet kürdan ile hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan toplamda 8 etmemektedir(!). Çünkü biri gerçek varlıktır, maddedir veya kütledir, diğeri ise soyut varlıktır, maddedir veyá kütledir. C uzayı içinde yaşadığımız uzaydır. Çünkü bu uzayda hem görünen madde hemde sanal yáni "karanlık madde" biraradadır.

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

Karmaşık Sayılar Şöyle tanımlanmaktadırlar: z = a + ib a ve b gerçel, reel veyá gerçek sayılardır veyá nesnelerdir. i ise karesi -1 olan sanal sayıdır veyá "sanal bir nesnedir" çünkü karesi -1 olan gerçel, reel veyá gerçek bir sayı olamaz. Bu bağlamda z karmaşık bir sayı olmak zorundadır çünkü bir gerçek ve bir de sanal  kısımdan oluşur. Yorumlayacağım. Öncelikle sadece (a + ib) değil (a - ib), (a × ib) ve (a ÷ ib) veyá (ib ÷ a) da karmaşık bir sayı ifade eder çünkü sayının karmaşık olmasına veyá karmaşık kalmasına neden olan gerçek kısım ile sanal kısım arasında herhangi bir matematiksel işlem yapılamamasıdır. Gerçel, reel veyá gerçek ne demek? Somut, görülebilen, gözlemlenebilen veyá algılanabilen nesnelerdir. Nesne ne demek? Madde veyá kütle. Sanal ne demek? Daha önce ifade ettiğim üzere soyut, görülemeyen, gözlemlenemeyen veyá algılanamayan nesnelerdir. Başka bir ifade ile aynı uzayda olduğumuz hâlde algılanamayan veyá algı dışı maddelerdir. Yáni gerçel, reel veyá gerçek sayılar; görülebilen evrene áit maddelere karşılık gelirken, sanal sayılar; görünemeyen evrene áit maddelere yáni "karanlık maddeye" karşılık gelmektedir. Gerçel sayılar ile sanal sayılar arasında herhangi bir işlem yapılamamaktadır çünkü görünen madde ile "karanlık madde" arasında bir etkileşim olmamaktadır. Bir örnek: Mutfağımda 4 adet kürdan var. Fakat ben 4 adet kürdan daha olduğunu hayâl ediyorum. Şimdi sadece bu kürdanların olduğu bir uzayda kürdan sayısını ifade edelim. z: Toplam kürdan sayısını ifade eden karmaşık sayı a: Gerçel sayı b: Gerçel sayı i: Hayali yáni sanal sayı z = 4 + 2i z sayısı; gerçel veyá gerçek kısmı 4 iken yáni Re(4+2i)=4, sanal kısmı 2i yáni Im(4+2i)=2i olan C(Karmaşık sayıların olduğu uzay) uzayında bir karmaşık sayıdır. Hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan 2i'ye dönüştü ve ama gerçek veyá somut 4 adet kürdan ile toplanamamaktadır. Yáni somut 4 adet kürdan ile hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan toplamda 8 etmemektedir(!). Çünkü biri gerçek varlıktır, maddedir veya kütledir, diğeri ise soyut varlıktır, maddedir veyá kütledir. C uzayı içinde olduğumuz uzaydır. Çünkü bu uzayda hem görünen madde hemde sanal yáni "karanlık madde" biraradadır.

gokhan deveci 5 yıl önce 0
0

Karmaşık Sayılar Şöyle tanımlanmaktadırlar: z = a + ib a ve b gerçel, reel veyá gerçek sayılardır veyá nesnelerdir. i ise karesi -1 olan sanal sayıdır veyá "sanal bir nesnedir" çünkü karesi -1 olan gerçel, reel veyá gerçek bir sayı olamaz. Bu bağlamda z karmaşık bir sayı olmak zorundadır çünkü bir gerçek ve bir de sanal  kısımdan oluşur. Yorumlayacağım. Öncelikle sadece (a + ib) değil (a - ib), (a × ib) ve (a ÷ ib) veyá (ib ÷ a) da karmaşık bir sayı ifade eder çünkü sayının karmaşık olmasına veyá karmaşık kalmasına neden olan gerçek kısım ile sanal kısım arasında herhangi bir matematiksel işlem yapılamamasıdır. Gerçel, reel veyá gerçek ne demek? Somut, görülebilen, gözlemlenebilen veyá algılanabilen nesnelerdir. Nesne ne demek? Madde veyá kütle. Sanal ne demek? Daha önce ifade ettiğim üzere soyut, görülemeyen, gözlemlenemeyen veyá algılanamayan nesnelerdir. Başka bir ifade ile aynı uzayda olduğumuz hâlde algılanamayan veyá algı dışı maddelerdir. Yáni gerçel, reel veyá gerçek sayılar; görülebilen evrene áit maddelere karşılık gelirken, sanal sayılar; görünemeyen evrene áit maddelere yáni "karanlık maddeye" karşılık gelmektedir. Gerçel sayılar ile sanal sayılar arasında herhangi bir işlem yapılamamaktadır çünkü görünen madde ile "karanlık madde" arasında bir etkileşim olmamaktadır. Bir örnek: Mutfağımda 4 adet kürdan var. Fakat ben 4 adet kürdan daha olduğunu hayâl ediyorum. Şimdi sadece bu kürdanların olduğu bir uzayda kürdan sayısını ifade edelim. z: Toplam kürdan sayısını ifade eden karmaşık sayı a: Gerçel sayı b: Gerçel sayı i: Hayali yáni sanal sayı z = 4 + 4i z sayısı; gerçel veyá gerçek kısmı 4 iken yáni Re(4+4i)=4, sanal kısmı 4i yáni Im(4+4i)=4i olan C(Karmaşık sayıların olduğu uzay) uzayında bir karmaşık sayıdır. Hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan yáni 4i, gerçek veyá somut 4 adet kürdan ile toplanamamaktadır. Yáni somut 4 adet kürdan ile hayâlimde ürettiğim 4 adet kürdan toplamda 8 etmemektedir(!). Çünkü biri gerçek varlıktır, maddedir veya kütledir, diğeri ise soyut varlıktır, maddedir veyá kütledir. C uzayı yáni karmaşık sayıların olduğu uzay, aynı zamanda içinde olduğumuz uzaydır çünkü bu uzayda hem görünen madde hem de "karanlık madde" biraradadır.

gokhan deveci 5 yıl önce 0