Evet...
Bir ufak toparlayalım...
Ve yeni bir tez daha...
Zaman ve madde, üç boyutlu uzayda/mekânda herhangi bir noktadan, başka bir noktaya hareketin gerçekleşmesini sağlayan, birbirine bağlı ve aynı frekanslarda titreşen sicimlerden oluşan bütünleşik bir yapının unsurlarıdır.
Bu yapı bir MADDE-ZAMAN boyutudur.
Sicimler hem atomu hem de "uzay-zaman dokusunu" oluşturmaktadır.
"Uzay-zaman" doğru bir ifade değildir. Bu üç boyutlu bütünleşik yapı, maddeyi ve zamanı oluşturmaktadır ve MADDE-ZAMAN olarak adlandırılmalıdır.
Yani "boş uzayın", "uzay-zaman" veya "uzay-zaman dokusu" olarak değil, MADDE-ZAMAN veya MADDE-ZAMAN DOKUSU olarak ifade edilmesi gerekir.
Evet, şimdi kaldığımız yerden devam edebiliriz...
"14 milyar yıl önce o noktadan patlayan evren patlamaya devam etmektedir".
Yani MADDE-ZAMAN'ı oluşturan ve aynı frekansta titreşen sicimler, o noktadan uzayın/mekânın her yönüne doğru bütünleşik bir şekilde yayılmaya başlamışlardır ve hâlâ o noktadan her yöne sicim(enerji) girişi devam etmektedir.
Bu sicim girişi, sicimlerden oluşan bu 3 boyutlu bütünleşik yapının "şişmesine, genişlemesine" sebep olmaktadır.
O halde sıradaki tezimi lanse edebilirim:
"Karanlık bir enerji" yok.
"Evren" genişliyor çünkü 14 milyar yıl önce o noktadan, uzayın/mekânın her yönüne yayılan madde ve zamanı oluşturan sicimler, aynı ve sabit bir hız ile o noktadan yayılmaya devam ediyorlar. Ve bu sicimlerden oluşan 3 boyutlu bütünleşik yapı bu nedenle genişliyor/şişiyor.
Evet, bu bütünleşik yapı her yöne sabit bir hızla genişliyor. Her yöne sabit bir hızla genişliyor olması, birbirine uzak gökcisimlerinin, birbirine yakın gökcisimlerine göre daha hızlı uzaklaşmalarına neden oluyor.
Yani "evren" hızlanarak genişlemiyor.
O hâlde karanlık enerji tezinin ileri sürülmesine neden olan diğer gerekçelere bakalım.
"Evren o noktadan patladıktan bir süre sonra kütleçekim kuvveti sebebiyle geri çökmeliydi".
Kütleçekim kuvveti diye bir kuvvetin bilimsel bir gerçek olmadığını açıkladım ve kütlelerin birbirini çekmediğini ve duruma sebep olanın "bükülme" olduğu tezlerim arasındadır.
"Gözlemlenebilen evrenin şekli düzgün".
Her yöne genişliyor çünkü.
O hâlde karanlık enerji yoksa evrendeki enerji/kütle dağılımını tekrar ele alalım.
Evrendeki toplam enerjinin/kütlenin yaklaşık olarak %20'si maddeye(atoma), %80'i ise karanlık maddeye karşılık gelmektedir.
Evrende "karanlık bir enerji" olmasada, karanlık madde kesin olarak vardır. Çünkü kayıp bir kütle var ve bu bilimsel olarak gözlemlenmektedir.
Bir sonraki yazımda boyutlar ve karanlık maddeyi birlikte ele almaya çalışacağım.