Sayın Sibel Atasoy, Tekrar merhaba...
Balıkçı serpme ağını örnekleyeyim o zaman. Anlatımımdaki ağ'dan farklı olarak bunda ağ düğümleri ve gözleri sabit.
Serpme kurşunlarını da, ağın eteklerinde değil. Rastgele ama ortalama ağda eşit olarak yayılmış gibi düşünün.
Ağı fırlattığınızda, karşılaşacağı hava direnci unsurlarını ele alalım. Ürünler aynı olmasa da, ilkeleri benzer olabilir.
a) Ağın iplerinin karşılaşacağı, hava direnci,
b) Ağ kurşunlarının yüzey alanıyla bağlantılı olarak karşılacağı hava direnci
c) Ağ gözlerinin büyüklüğüne bağlı olarak, basınçla sıkışan havanın buralarda yaptığı girişim ile oluşturacağı sanal gerilim alanları ve anaforlar.
Ağ elemanları üzerindeki dirençleri, tek tek toplayıp bulacağımız sonuç,
ağın bir bütün olarak verdiği toplam sonuçtan daha düşük olmalıdır bence.
Üstelik ağ gözleri küçük ise, bu direnç artan ve güçlenen anafor sayısından dolayı daha da artar. Denemek lazım.
Alanın katı bir parçacık gibi günlük yaşamımızda çeşitli kullanımları da var aslında. Tabii önce "Alan" kavramı üzerinde anlaşmamış gerekiyor.
BENCE-Kastım:
Tekil, nokta halindeki bir enerji biriminin 1 boyut üzerinde titreşmesi ile 1 boyutlu bir alan oluşur.
Bunlara sicim de diyebiliriz.
Eğer bu tek boyutlu sicim, ikinci bir doğrultuda daha hareket yaparsa, 2 boyutlu bir düzlem, alana dönüşür.
Bu düzlem yapı üçüncü bir doğrultuda daha titreşirse, hacimli yani 3 boyutlu bir alan dönüşür. Kütleli temel parçacıkların temeli de, bu yapıdaki enerjinin, evren dokusuyla etkileşiminden kaynaklanır.
Bu titreşimin sıklığı artıkça, bu alan bize tek-bir bütün parçacık olarak akseder.
Flimlerden ve çocukluğunuzdaki bazı oyunlardan biliriz, sadece bir ipi (ya da Thor'un Çekici) ne kadar hızla çevirirsek (frekansını artırırsak) , bize o kadar güçlü bir korunma kalkanı sağlar.
Oysa elimizdeki sadece bir ip ve ucunda ağırlıktır.
( https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/32002/ sonlarına doğru daha ayrıntılı fikir beyanında bulunmuştum)
Yani alan; belli bir aralıktaki hareketi temsil ediyor. Hareket ise enerji varlığını gösterir.
Konumuzda söz konusu olan şey ise doğrudan enerji yoğunlaşmalarının hareketi...
Günlük yaşamdan mesela "hava perdeleri" örnek olabilir. Mağazaların kapısına sinek girmesin, ısı kaçmasın diye takılan hava perdeleri, malzeme olarak, (dışarıdaki havayla, içerideki havayı ayırmak için) gene" hava" kullanır.
Tek farkla bu kullanılan hava basınçlanmış, yani üzerine enerji bindirilmiş (momentumu çok daha yüksek), daha hareketli moleküllerden, oluşmuştur.
Yani hava kendisine, üstündeki enerji miktarına (hızına) göre bir alan oluşturmuştur.
(Burada hava molekülleri, kuantum alanında var olup, yok olan sanal parçacıklar yerine de düşünülebilinir.)
Şimdi bu basınçlı havanın hızını mesela 1000 kat daha artırdığınızı düşünün, içerideki ve dışarıdaki hava molekülleri için o artık; katı, aşılamaz-geçilemez bir duvar olurdu.
Ancak içerdiği enerji miktarı daha yoğun bir başka şey için (mesela bir taş parçası) geçirgen olurdu.
Ama bu onun başka bazı şeyler (hava gibi) için, momentum yüklendiğinde katı formunda olduğu gerçeğini değiştirmezdi.