Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışmaya göre; kanser mutasyonlarının yaklaşık %66’sı DNA eşlenmesindeki hatalardan meydana geliyor ve maalesef bu tip kanserlerin önlenmesi mümkün değil.
Araştırmacılardan Cristian Tomasetti, “yaşam şeklimizi değiştirmenin kanser riskini azaltmadaki etkisini biliyoruz, örneğin sigara içmeyerek kanser riskini azaltabiliyoruz, fakat vücudumuzda yeni hücreler oluşurken DNA eşlenmesinden doğan hataların meydana getirdiği kanser riskinin önüne geçemiyoruz.”
DNA eşlenmesi sırasında meydana gelen hataların kanser mutasyonlarına neden olduğu eskiden beri biliniyordu, fakat bu önemsenecek bir oran olarak düşünülmüyordu. Yapılan bu yeni çalışma ile bu hataların oldukça önemli bir oranda olduğu ve kanserin nedenleri arasında öncelikle dikkat edilmesi gerektiği ortaya çıktı.
Eskiden yapılan çalışmanın kapsamı genişletilerek, 68 ülkeden 32 farklı kanser tipi üzerinde çalışıldı, bu kanser tipleri içinde prostat ve meme kanseri de yer alıyor. Çalışmanın amacı, DNA eşlenmesi sırasında oluşan rastlantısal hataların kanser mutasyonlarının oluşumu üzerindeki etkisini belirlemek.
Araştırma ekibi; farklı kanser tipleri üzerinde rastlantısal hataların farklı oranlarda etkili olduğunu, fakat kesinlikle önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Örneğin; pankreatik kanseri meydana getiren etkenler incelendiğinde; %77 oranında DNA eşlenmesinden doğan hatalardan meydana geldiği, %18 oranında çevresel faktörlerin etkili olduğu ve %5 oranında genetik faktörlerin etkisinin olduğu görülmüştür. Prostat, beyin ve kemik kanseri gibi diğer kanser türleri incelendiğinde; kanser mutasyonlarının %95 oranında DNA eşlenmesinden doğan hatalardan meydana geldiği görülmüştür.
Akciğer kanseri gibi bazı kanser türlerinde ise; kötü şansın etkisinin yalnızca %35 olduğu, sigara kullanımı gibi çevresel etmenlerin etkisinin %65 olduğu görülmüştür. Akciğer kanserinde genetik alt yapının etkisinin neredeyse hiç olmadığı belirtilmektedir.
Yapılan araştırmalar sonucunda; kanser mutasyonlarının %66’sının DNA eşlenmesinden doğan hatalardan meydana geldiği, %29’unun çevresel etmenler nedeniyle olduğu, %5’inin ise genetik faktörlerin etkisiyle meydana geldiği görülmüştür. Amerika Ulusal Kanser Araştırmaları Merkezi’nden Paul Meltzer, kanserin nedenlerinin aydınlatılması, gelecekte kanserin önceden teşhis edilmesi ve bu faktörlerin modifiye edilebilmesi açısından önem taşıdığını belirtmektedir.Araştırmanın sonuçları Science dergisinde yayınlanmıştır.
İleri Okuma
http://science.sciencemag.org/content/355/6331/1330
0 yorum