Bu açıklama size şunu düşündürebilir: Herşey büyüklük olarak, örneğin iki katına çıksaydı; gökadalar, evler, insanlar, cetveller gibi bütün herşey iki kat büyüseydi, bunun farkına varılamazdı. Siz bir gökdelen büyüklüğüne ulaşırken, bulunduğunuz oda ve diğer herşey de aynı ölçüde büyüseydi, bunu fark edebilir miydiniz? Biz ancakboyutlardaki göreli değişiklikleri fark edebiliriz.
Bilimciler evrenin genişlediğini belirttiklerinde, onun içinde bulunanların da onunla birlikte genişlediğini kastetmiyorlar. Yani üzümler, kekle beraber şişmiyor. Kek hamurunun üzümlerle öylesine dolu olduğunu hayal edin ki, keki fırına verirken üzümler birbirlerinin üstüne istiflenmiş gibi olsun. Fakat kek pişerken zamanla kabaracağı için, keki yerken muhtemelen her kaşıkta birkaç üzüm tanesi gelecektir. İşte bu daha iyi bir benzetme oldu. Ama bu sefer de bir başka soru akla geliyor: Ya kek şişmeyip, üzümler küçüldüyse?
Bunu başka bir şekilde soralım: Ya gökadalar arasındaki uzaklık sabitse, ama bu uzaklıklar dışındaki herşey küçülmekteyse? Belki de evren birazcık büyürken, biz de birazcık küçülüyoruzdur. Bu açıdan bakıldığında, küçülen ölçekler ile onlara göre büyüyen ölçekler arasındaki sınır çizgisini nereye koymalı?
En temelde, evrenin genişlemesi bir oran ile tanımlanır. Bu oran, uzaydaki uzaklıkları zamandaki sürelerle ilişkilendirir ve “kozmik ölçek çarpanı” olarak adlandırılır. Bu çarpan zaman içinde değişmektedir: Uzay ölçeği her saniye azalır. Ancak bu oran bir hız olduğundan (uzunluk bölü zaman), uzayın sabit olduğunu ve tüm hızların yavaşlamakta olduğunu varsayın.
Parçacıklardan gezegenlere kadar her nesne birden yavaşlamaya başlasa ne olurdu? Gezegenler güneşe yaklaşırdı, çünkü açısal momentumları azalırdı. Benzer biçimde elektronlar atom çekirdeklerine yaklaşırdı. Moleküler bağlar kısalırdı. Bir kuvvetle bağlı olan her sistem büzüşürdü; fakat bağlantısız sistemler arası uzaklıklar aynı kalırdı.
Peki ya parçacık hızları aynı kalırken, her şey düzgün biçimde genişleseydi; tıpkı mikrodalga fırına atılan bir tabak hatmi lokumu (İng. marshmallow) gibi. Elektron ve gezegen yörüngeleri, miktodalgadan çıkarılan hatmi lokumları gibi doğal boyutlarına büzüşürdü; ama aralarındaki uzaklıklar bunu yapamazdı.
Temelde yatan kuramı nasıl yorumlarsak yorumlayalım, elimizde hep aynı tablo oluyor: Bağlı sistemler arası uzaklıklar, bu sistemlerin boyutlarına kıyasla artıyor. Tabi bunda şaşıracak birşey yok. Sonuçta aynı fizik kuramından farklı bakış açılarıyla söz ettik.
Kaynak
*Bilimfili - "Evren Büyüyor mu, Küçülüyor mu?"
http://bilimfili.com/evren-buyuyor-mu-kuculuyor-mu/
0 yorum