Sayın Gökhan Deveci, en başta Einstein'ı ve özel göreliliği olduğundan farklı değerlendirdiğinizi düşünüyorum. Konuyu tekrar ele almanız faydalı olacaktır.
Einstein'ın tezleri, uygulama ve sonuçları açısından şimdiye kadar hatalı sonuç vermedi. Bu yüzden doğru olarak kabul edilebilir. (Kesin olmasa da...)
İkincisi eğer Einstein hatalı ya da eksik ise (ki ben öyle düşünüyorum) ileri sürülen varsayım onunki ile çelişmemeli. Ki bu sayede sizin varsayımınız da pratikte, onunki gibi geçerli olabilsin.
Eğer Einstein'ın varsayımı kavranabilirse, iyi bir mihmandar olacaktır çünkü.
Einstein, Zaman'ı doğrusal olarak algılamadı. Bu sayede "aynı an içine" geçmiş, şimdi ve geleceği koyabildi.
Bu mümkün mü? Evet mümkün! Eğer zamanı bir koordinat eksenindeki boyut olarak kabul edebilirseniz.
Olayı basitleştirmek adına. x,y,z koordinatlarından z'yi silin ve yerine t yapın (2 uzamsal boyut +zaman) -z geçmişi temsil etsin. 0 şimdi ve z geleceği.
Doğru bir örnekleme olmasa bile, aynı anda 3 zaman durumunu da içermesi açısından faydalı olabilir.
---000---
Sicimler konusunda, eskisinden biraz daha farklı (gelişmiş) düşünüyorum. Bence, Sicim diye bir şey yok.
Enerji birimlerinin titreşimi esnasında işgal ettikleri alanlar var.
Benzetme ile anlatırsam,
Işık veren bir led lambayı gece karanlıkta hareket ettirelim.
Eğer led lamba "sınırlı bir doğru üzerinde" ileri-geri hareket ediyorsa, frekansı artıkça biz artık led lambayı değil, ışıktan bir sicimi gözlemliyor oluruz.
Led lambanın aynı anda 2 uzamsal boyut üzerindeki hareketini gözlemlersek bu bize bir alan verir.
3 uzamsal boyut üzerinde hareketi verirsek, bu bir hacim olur ki aynı zamanda titreşimin yüksek frekansı nedeniyle bu alana dışarıdan girmek mümkün olmayacağı için, ilk parçacığınızı da elde etmiş olursunuz.
Yani kısaca her şey titreşim ve alan üzerine kurulu.
----000-----
Bu titreşim hareketini biraz daha genişletelim. Led lambayı kütle çekim dalgaları gibi tespit edilmesi çok zor, frekansı çok yüksek bir dalgalı alana bırakalım. Led lambanın dalganın tepe ve dip noktaları arasındaki hareketi (batma-çıkma da olabilir) bize, bir doğru veya alan üzerindeki hareket gibi gelecektir. Çünkü dalgaları göremiyoruz. Böylece Evrenin her yerinde olduğu düşünülen sicimleri, bu dalgalar denizindeki kuantaların durumu olarak ele alabiliriz de...
----000---
Şimdi durumu biraz daha ilerletelim ve bu dalgaları kütle çekim dalgalarına benzer yapıda ama farklı bir kaynağa bağlı dalgalar olarak varsayalım. (Bu dalgaların kaynağı ne? Ayrı bir tartışma, varsayımlar konusu olsun).
Amacım, cevabı kütle çekim dalgaları içinde aramamak.
Varsayımsal olarak:
Bu dalgalara Zaman dersek. Evrendeki her hareketin, bu dalgaların durumuna göre ele alınabileceğini görürüz.
Hız artıkça, bu dalgaların hızına yaklaşıldıkça, dalganın hızı yavaşlar. Aynı hız da iken ise durur.
Evrendeki hareketli veya sabit bir nokta açısından, bu dalgaların ulaşması, geçmiş olması ya da geliyor olması size önce-sonra-şimdi ile geçmiş-şimdi-gelecek kavramlarını da tanımlayacaktır.
Hatta bu dalgalı ortam dışına çıkarak (alt uzay- solucan deliği) bu noktaya gelen ya da çoktan geçmiş dalgalara ulaşabilirseniz, "matematiksel olarak geçmiş ya da gelecek zaman koordinatına" da ulaşmış olursunuz.
Ancak olaylar-değişim şimdi anında sadece gerçekleştiğinden, bu koordinatlarda değiştirilebilinecek bilgi (olgu-olay-değişim) yoktur. Yani filmlerdeki gibi bir zaman yolculuğu mümkün değildir.
Çünkü bilginin oluşma anında geçerli 3 uzamsal boyut+zaman,aynı değildir. Sadece Zaman aynıdır.
Burada bizim için (beşeri insan) zor olan şey, dalgaları hep doğrusal bir yönde kabul eden zihin yapımız. Yani dalgaları bir yönden girip, aksi yönden çıkan olarak kabul etmemiz.
Zaman için ise bu farklı her yönden girip, çıkıyor olması lazım ki bunu tahayyül edemiyoruz.
---000----
Şimdilik bu kadarlık kısmı yeterli... Bu kısımları kavradığımızda. özel görelilik de ele alınabilir.