Sorgunuzda haklı bir gerekçe var.
(Sadece fikir yürütüyorum. Kafamda oluşan soruları yansıtıyorum, belki siz içlerinden işe yarar bir şey çıkartırsınız. Kendi kendime düşünüyorum ve notlar alıyorum.)
Eğer bir elektronu ışık hızına çok yaklaştırabilirseniz, karadeliğe dönüşeceğine eminim. Ama titreşiminin de sınırlanması şartıyla...
Küçük bir partikül içinde, titreşim yapan kuanta sayısı sınırlıdır. Bu da birbirleri ile girişim yapmalarının zor sokabilir.
Oysa büyük kütlelerde, çoğu kuanta arasında etkileşim kendi aralalarında oluyor ve birbirlerini sınırlıyorlar. Serbestçe titreşim yapabilen kuanta sayısı az. (Dış yüzeylere yakın belki)
Titreşimli toplar gibi düşünürsek.
1 metreküp içinde 1 milyon topluk alan vardı ama hepsi doğal titreşimde ancak 800 bin tanesi giriyordu. Birbirlerini sınırladıkları zaman ancak 970 bin giriyordu aynı alana. Bu da çökme sınırı gibi bir şey.
Ama aynı alana 1 metre titreşim çapı olan kaç top koyabiliriz ?
Hız artıkça, sisteme enerji yükleniyor, yani topların titreşim alanları genişliyor. Buna karşılık sayısı artmıyor. Aynı alana çok daha az top sığacak ve daha az yoğunlaşabilecekler.
(Bu kısmı sanırım elektron açısından... )
Fakat "Yogun enerjinin ayni alanda olmasinin bence bir onemi olmamali." kısmında sürümcemedeyim. Enerji yoğunluğundaki artış, önemli olmalı.
Bence, Einstein ilk yaklaşımında evrenin genişlediğini de göz ardı etmişti. Kanıtlanana kadar...
Onun döneminde madde ve enerji hala tamamen farklı iki objeydi, o birleştirmiş olsa da, yine de bizim kadar bunu kabullenmiş olacağını sanmıyorum. Bu yüzden momentumu ayrı olarak ele almış (göz ardı etmiş) olması muhtemel.
Şimdi olsaydı ikna ederdik bence...
Yaklaşımımda, hareketin, parçacığın titreşim genlikleri ile yakın bağlantısı olduğunu iddia ediyorum. Yani titreşim genliği ne kadar yükselirse, hız o kadar artıyor.
(Denizde paletlerin/pervanelerin çırpılma hızı ve genişliği gibi... Aslında daha çok yılanbalığının kıvrılma hızındaki artış gibi. Kıvrılma genliği artıkça, suyun basıncı artıyor ve düşük basınçlı alana itiyor. Kütle çekim kuvvetini de aynı şekilde, düşük basınç alanına itilme olarak ele alıyorum...)
Burada belirleyici olan gene Zaman (dalgasal).
Suda (bol miktarda) yüzen parçacık arasından geçecek şekilde düzenli ardışık dalgalar düşünelim. Dalganın bu parçacıklar arasından geçişinde, basınç düşecektir. Parçacıklar birbirine yaklaşacaktır. Kümelenecekler.
Diğer yandan bu parçacıklar arasındaki mesafe fazla ise, bu sefer dalganın enerjisi bu parçacıkları veya kümeleri birbirinden ayıracaktır. (Kara enerji için olan yaklaşım gibi)
Ya parçacıklar çok fazla titreşiyorsa?
Birbirleri ile yeterli sayıda yıkıcı girişim yapmadıkları sürece, birbirlerine toplu halde yaklaşamazlar. Yoğunlaşma olmaz. Çökme, kümelenme (tekilleşme) olmaz.
Sadece küçük bir grup bir parçacığı aşırı titreştirerek (hızını artırarak) bu dalgalara maruz bırakırsak? Sanırım sorgunuzun cevabı, bu soruda yatıyor ama ben de bilemiyorum şu an...