2

Yeni bir teorim var!

Vahid Mammadov 5 yıl önce 34
1

Bugün benim için özel bir gün. Çünkü yeni bir teorim var. İlk çağrımı buradan vermeye karar verdim. Daha sonra YouTube kanalımda daha ayrıntılı bilgiyi görsel formatta yayınlayacağım. Teorim evrenin nasıl yok olacağı ile ilgili. Evrenin sonu ile ilgili bugüne kadar onlarca teori mevcut fakat bu teorilerin çoğunluğu spekülasyondan ileri gitmiyor başka deyişle, benim teorimin yanında diğerleri pek mantıklı değil. Konu "evrenin sonu" ile ilgili ortaya atılan teorilerle ilgili. Biliyoruz ki "Büyük patlama" evrenin oluşması süreci hakkında bir teoridir. Mahiyet itibariyle bu teori, evrenin ilk noktadan yahut singulyarlıktan başladığını ileri sürüyor, bu nokta şimdi bildiğimiz evreni oluşturmak için milyarlarca yıl genişlemiştir. Birde bu teorinin tersi var ki o da "Büyük çöküş" teorisidir. Yani Büyük patlamadan sonra genişleyen evren, gittikçe hızlanarak içine çökeceğini öne süren bir teoridir. Büyük patlamadan günümüze kadar hala evrenimiz genişlemeye devam ediyor. Benim Ebola adını verdiğim bu teorime göre evrenimizin sonu genişlemenin belli bir sınıra ulaştıktan sonra içe doğru çökmesi sonucunda gerçekleşmeyecek. (Ebola adın neden verdiğimi yazımın sonunda belirttim). Biliyoruz ki uzayda her saniye milyonlarca yıldız doğar ve ölür ama doğan yıldız sayısı ölen yıldız sayısından 5 kat daha fazladır ve her milyon yılda bir bu oran daha da azalmaya devam ediyor. Bu kanaate gelebiliriz ki bir süre sonra ölen yıldızlar doğan yıldızlardan çok olacak. Bunu sepetteki bir çürük meyvenin diğer sağlıklı meyveleride mahvettiği örneğine benzetebiliriz. Yani evren birdenbire yok olmayacak. Evrenin yok oluşu "uzayın çeşitli yerlerinde" yavaş yavaş gerçekleşecek ama bu yok olma süreci Büyük çöküş teorisindeki gibi bir noktada birleşmeyecek, çeşitli yerlerde gerçekleşecek. Bu da uzaydaki tüm yıldızların ömürlerinin son aşamalarına gelip enerjilerini tamamen tüketmesine kadar devam edecek. Teorime Ebola adını koymamın nedeni doğrudan Ebola virüsü ile ilişkili. Biri teori diğeri hastalık. Bu ikisinin benzer yönü ise yok etme taktiklerinin benzer olmasından dolayı. Yani benim teorimde evrenin yok olma süreci gibi ebola virüsü da sağlıklı bir insanı yavaş yavaş tedricen mahveden hastalıktır ve virüsü önlemek için hiçbir aşı mevcut değil. Yani 24 saat sonra mutlak ölüm, mutlak gerçekleşir. Belki de artık evrenin yok olma süreci uzaklarda bir yerde 24 milyon yıldır başladı ve devam ediyor. Sadece heyecan olsun diye 24 yazdım, bunu milyonlarca yıla değişe biliriz. Bilemeyiz. Şimdi kaldı bu teoriyi daha da geliştirip ve kanıtlamak. Eğer siz bu teoride benim görmediğim boşlukları görüyorsanız bunu bana söylemekten çekinmeyin. Çünkü görülen boşluklar sayesinde teorimi daha da geliştirebilirim.

Vahid Mammadov 5 yıl önce 0
1

Öncelikle ellerinize ve zihninize sağlık.... Ancak evrenin yok oluş sürecini tam tanımladığınızı söyleyemem. "Yani evren birdenbire yok olmayacak. Evrenin yok oluşu "uzayın çeşitli yerlerinde" yavaş yavaş gerçekleşecek ama bu yok olma süreci Büyük çöküş teorisindeki gibi bir noktada birleşmeyecek, çeşitli yerlerde gerçekleşecek. Bu da uzaydaki tüm yıldızların ömürlerinin son aşamalarına gelip enerjilerini tamamen tüketmesine kadar devam edecek." Paragrafı, Entropi'ye işaret ediyor. Entropi durduğu zaman, ki artık enerji her yerde eşitlenmiş olacağı için, hareket olmayacak ve ölen yıldızların kalıntıları, yeni yıldızlar için kaynağa dönüşmeyecek. Fakat evrenin bazı noktalarında entropinin durması, (bölgesel ölümlerin gerçekleşmesi) aynı zamanda diğer aktif bölgelerden bu bölgelere doğru madde ve enerji yayılımına sebep olacaktır. Çünkü ölü bölgelerde, hareket olmadığı için (diğer bir deyişle, parçacıkların veya enerji birilerinin gidebileceği tüm olasılıklar tükendiği için), basınçta olmayacaktır. Uzay-Zaman evreninin diğer kısımları için bir vakum bölgesi görevi görecek ve süreci çok uzatacaktır. Nihai de, ana fikrinize katılıyorum. Evrendeki tüm yıldızlar artık toza (mecazi anlamda kullanıyorum) dönüştüğünde, evrenin de sonu gelmiş olacaktır. (Çünkü evren dokusunun tüü enerji değeri ve basınç olarak eşitlenmiş olacak)

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

@MuhammedTalhaOBUZ Merhaba güzel insan. "Görülen boşluklarla" ilgili yazdığın yorumu gerçekten yanlış anlamamak için kendimi çok zorluyorum. İyi niyetinden dolayı öyle yazdığını umuyorum :) Yıldızların doğup yok olma oranını basit bir şekilde verdiğimi yazmışsınız. Evet bu konuda kesinlikle size katılıyorum. :) Şuan teorimi geliştirme aşamasındayım. Özellikle evrenin sonunun yıldızların yok olmasıyla bağlamam büyük bir boşluk. Bunu bende sonradan fark ettim. Ama teorimin asıl ana fikrinde kalmakta devam ediyorum. Çünki evrende karanlık enerjiden kara deliklere ve diğer tüm gök cisimlerine kadar herşeyi oluşturan yıldızlardır. Eğer bir şekilde yıldızlar tüm enerjilerini tüketip yok olursa, özellikle orta kütleli yıldız, o zaman evren gerçek anlamda parçalana bilir. Neden orta kütleli? Çünki kütlesi büyük yıldızlar ömürlerinin son aşamalarında yok olmazlar, çoğu kara deliğe dönüşür. Şimdi bana şöyle bir soru sorabilirsiniz; yıldızlar öldüğünde kara deliklere ne olacak? Güzel insan gel biraz düşünelim. Eğer yıldızlar varsa kara deliklerde var. Yıldızlar yoksa kara deliklerde yok olur. Nasılmı? Kütlesi büyük bir yıldız ömrünün son aşamasında içe doğru çökerek kara delik olur. Bu kara delik başı boş şekilde evrende gezir ve gezinirkende karşısına ne çıkarsa yutur. Bu bilgiden böyle bir kanaate gele biliriz ki, kara delikler enerjilerini diğer yaşayan yıldızlardan alır ve evrende kaba bir hesabla söylesem milyarlarca yıl sonra ölen yıldızlar doğulan yıldızlardan çok olacağına göre artık kara delikler hiçbir şey yutamayacak ve bu da onların enerjilerini kaybedib buharalaşacağı ve sonda yok olacağı anlamına gelir. Yukarıdakı bilgileri bir-biri ile eşleştirdiğimizde böyle bir sonuca vara biliriz ki evrenimizin sonu son yıldız da yok olduktan sonra sonlanmayacak, en son inatçı kara deliklerinde yok olmasıyla evren yok olacak. Yani kara delikler bile dahil evrende hiç bir şey sonsuza kadar varlığını sürdüremez. Bunu ben demiyorum güzel insan, evrende herşey termodinamiğin 2. yasasın yerine getirmek zorunda. Bundan başka sizin "bir yıldız ne kadar uzaksa o kadar çok yıldız doğar" düşüncenize katılmıyorum. Çünki bizim geceler gökyüzünde gördüğümüz o muhteşem yıldızlar belki de şu an yerinde değil. Belki de milyonlarla yıl önce yok oldu ama biz onu görmeye devam ediyoruz. Çünki sizinde belirttiğiniz gibi o yıldızdan bizim gözümüze gelen ışık milyonlarla yıllık yoldan geliyor ve biz o yıldızın geçmişin görüyoruz. Astronomi konularında çok hassas olduğum için hiçbir zaman kesin konuşmamaya gayret ediyorum bu yüzden "bir yıldız ne kadar uzaksa o kadar çok yıldız doğar" diye ortaya attığınız fikir eğer doğruysa bunu bana daha detaylı açıklayarak yazsanız çok sevinirim. Bilimi daha da güzelleştirelim derken istemeden bilme zarar vermeyelim. Evrenin başlangıç ve oluşum dönemlerinde yıldızların oluşumu daha fazlaydı yazmışsınız. Evet katılıyorum amma bu demek değil ki sonsuza kadar yıldızların oluşumu daha fazla olacak. Nedenin biliyormusunuz bilmem ama evrenin genişlemesi iyi bir şey değil aslında çünki evren genişledikce evrenin şekli değişiyor ve bu değişimler yıldızlarda çok az enerji kaybına neden oluyor. Belki de bu yüzden milyonlarla yıl sonra ölen yıldızlar doğan yıldızlardan çok olacak. Şu an evrenin başlangıc aşamasında olmadığını biliyoruz. Artık milyarlarca yıl geçti. Bu yüzden evrenin başlagıcında olan ısı sıcaklığı şu an olmadığı için artık yıldız oluşumu ilk gün ki gibi daha fazla değil. Benim teorime dönecek olursak, boşluklar olduğuna katılıyorum bu yüzden görülen boşlukları bana bildirmenizi istedim. İstedim ki teorimi daha da geliştire bileyim. Ebola teorisini birlikte geliştire biliriz. Teorimin geliştirilmesine isteyen herkes katıla biler. Tek isteyim motivasyonu düşüren kişiler çıkmasın karşımıza. Ya destek olsunlar, ya da kenara çekilsinler. Çünki yıldızlar, gözden ırak bir çiçek yüzünden güzeldirler. Kendine çok iyi davran güzel insan, başka konularda beyinlerimizin yine savaşmasını dilerim. :)

Vahid Mammadov 5 yıl önce 0
0

Eğer boşluklar ve farklı yaklaşımlar, var olarak değil de, karşı tez'i ile sunarsa tartışma faydalı oluyor. Diğer yandan yeni bir teorinin içindeki boşluklar ne yazık ki hemen dolmuyor. Acımasız eleştiriler ve yaklaşımlar, eğer ders alınabilirse ve onların daha işe yarar olduğuna ikna olursanız, teoriyi daha da geliştirmeyi sağlıyor. Bunlar, destekleyen yazılardan ve övgülerden daha değerliler ve üretkenler... Teoriniz henüz ham. Doğru ya da yanlışlığını sorgulamak bana düşmez... Bunu bilimsel verilerin ve keşiflerin bu konu açısından yorumlanmasıyla zaman gösteriri. Bu yüzden, önemli olan bu süreci sürdürmeniz ve teoriyi geliştirmeniz. Bir teori geliştirdiğim için (deneyiml-edim/iyorum) aşamalarını kısaca özetleyeyim. İşinize yarayacak. 1) İlk olarak yapılan eleştirileri, haklı kabul edip o gözle konuyu ele almaya çalışın. Bu farketmediğiniz eksiklikleri farketmenizi asğlayacak. 2) Bir sonraki aşamaya geçmeden önce, var olan fikrinizi tamamen özümsemiş olmalısınız. Yani karşınıza çıkan her ilgili konuyu, bu bakış altında değerlendirmeye çalışın. Bunun faydası, bir sonraki gelişim aşaması için veri toplamanız ve detay ana dallarını belirlemeniz olacaktır. 3) Elinizdeki veri ve bakış açıları ile görüşünüz arasındaki uyumlu ve farklı noktaları ele alın. Farklılıklar üzerinde durun. (Örneğin, bu sitedeki yeni sorulardan biri, itki mekanizması. Etki -tepki mekanizması ile EM Drive açıklamak gibi... Ama etki tepki mekanizması açıklayamıyor. Bu durumda etki tepki mekanizmasında hareket için olan bakış açısı ile EM Drive da hareket için olan bakış açısını ortak bir bakış altına almak için, kendi yaklaşımızla konuyu ele almalısınız. Eğer cevap yok ise, ya teoriniz tamamen hatalıdır. Ya da farketmediğiniz gedikleri vardır. 4) Bir fikir olgunlaşıp, o acıdan konular ele alınmayı başladıkça, farklı sorulara verdiğiniz cevapların bazıları birbiriyle çelişecek. Bu iki yaklaşımın da eksik veya hatalı olduğunu gösterecek. Bu yüzden, eğer daha önce doğru olduğu düşündüğünüz bir şey'in artık yanlış olduğunu kabul ediyorsanız. Bunu ifade ve kabul etmekten çekinmeyin. Böylece bunlara tutunmayı bırakıp, farklı bir cepheden konuyu ve tabloyu görebilirsiniz.... Varsayımınız, bir tablo gibi bölümlerin bölge bölge ve aşamalı boyanması ile oluşacak. Renkler karışacak veya tamamen değişecek. Bu esneklik ile bir gün tüm tabloya bakabileceksiniz. Şu an daha ilk fırça darbesi bu. Geliştirin, farklılaştırın. İlk başta, size ilham olan fikirlere ve varsayımlara benzer olsa da zamanla değişecek...

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0
0

@BurtayMutlu Öncelikle tebrikleriniz için çok teşekkür ederim güzel insan. Eleştiriniz gerçekten çok iyi. :) Yazdığınız tüm fikirlere katılıyorum. Yaptığınız yorumla ilgili izninizle kendi düşüncelerimide yazmak istiyorum. Eğer hatalarım olarsa lütfen düzeltin. :) «Evrenin bazı noktalarında entropinin durması, aynı zamanda diğer aktif bölgelerden bu bölgelere doğru madde ve enerji yayılımına sebep olacağını» yazmışsınız. Bu konuda haklısınız ama bunun üzerinde biraz daha düşünmeye devam edersek aslında olayın farklı boyuta girdiğini görürüz. Şimdi çok basit bir örnek vermek istiyorum. Evrende denge çok önemli. Bu yüzden eğer evrenin C noktasında enerji kaybı varsa A noktasından C noktasına termal enerji sağlamak zorunda. A noktasından çıkan enerji o kadar büyük olmalı ki o C noktasına ulaşa bilsin aksi taktdirde eğer A noktasındakı enerji çok büyük değilse B noktasına kadar gelecek ve C noktasında parçalanma çoktan olduğu için ve yıldız oluşumu için yeterli malzeme olmadığı için artık C noktası sonsuzadek ölü bir bölge olacak. Buna örnek olarak Güneş sisteminin Samanyolundakı konumunu göstere bilirim. Güneş sisteminin Samanyolunda çok ıssız bir yerde olduğunu biliyoruz. Bu bölge o kadar ıssız bir yer ki artık bu bölgede yıldız oluşumu milyarlarca yıldır oluşmuyor. Ama bu bölgeni ölü bir bölge gibi sayamayız. Çünki değil. Çünki bu bölgeni Samanyolunun diğer kollarıyla kıyasladığımızda azda olsa yıldız var. Bu yıldızların sayı milyondan fazlada olsa diğer bölgelere kıyasla az. Gerçekten fikirleriniz harika, hatta bana farklı bakış açısı kazandırdı diye bilirim. Ebola teorisi benim hikayem, ama evren hepimizin hikayesi. Bu hikayeye yaptığınız yorum için çok teşekkür ederim. Başka hikayelerde yine buluşacağımıza içtenlikle inanıyorum :)

Vahid Mammadov 5 yıl önce 0
0

Rica ederim... :-) "Evrende denge çok önemli. Bu yüzden eğer evrenin C noktasında enerji kaybı varsa A noktasından C noktasına termal enerji sağlamak zorunda. A noktasından çıkan enerji o kadar büyük olmalı ki o C noktasına ulaşa bilsin aksi taktirde eğer A noktasındaki enerji çok büyük değilse B noktasına kadar gelecek ve C noktasında parçalanma çoktan olduğu için ve yıldız oluşumu için yeterli malzeme olmadığı için artık C noktası sonsuza dek ölü bir bölge olacak. " yazınızın kısmını ele alırsak; enerji dağılımı her durumda dalgasal olacak. Ve evrenin şu an ortala bir enerji yoğunuğu var, arka plan ışıması olarak neredeyse her yerde aynı (bazı bölgeler binde, onbinde/ bir rakamlarında farklı olabiliyor) . Hiç yıldızların olmadığı bölgelerde de bu durum değişmiyor. Eğer bir bölgede bir yıldız oluşunu sağlayacak kadar malzeme kalmamış ise, bu sefer bunlar zaman içinde birleşerek göktaşları gibi katı malzemeleri oluşturuyor. Sizin anlattığınız evre de ise artık bu göktaşlarının da toza dönüşmüş ve hatta kütleli yapının bozularak, saf enerji formuna geri dönmüş olması gerektiğini düşünüyorum. Bu ise gerçekten çok uzun bir sürecin sonu. Çünkü bence, teorinizde hesaba katmanız gereken kütle çekimi ile zaman içinde birleşecek parçaların durumu da olmalı. ama en önemlisi, sürekli genişleyen bir evrende olduğumuz ve bu genişleme hareketinin de evrene bir dinamizm kattığı. Varsayımınız, daha çok sabit bir evren açısından ele alınınca net sonuçlar veriyor. Oysa genişleme kaynaklı, hareket ve kütleçekimi de var (kütleçekim kuvveti bence, bu hareket sonucu=serbest düşme, oluşan düşük basınç alanından kaynaklanıyor). Güneş sistemimiz daha önce patlayan daha büyük bir yıldızın kalıntılarından oluşmuş. Gezegenlerde... Bizim güneşimiz kızıl dev olup patladığında bile geriye epey kalıntı bırakacak. Tekrar bir yıldız oluşamayacak ama Samanyolu , Andromeda ile çarpıştığında, durum değişebilir. Teorinizi bu (genişleme ve kütleli parçacıklar) açısından ele alıp, ilerletmeniz faydalı olabilir bu aşamada... İyi çalışmalar dilerim.

Burtay Mutlu (shibumi_tr) 5 yıl önce 0