Yav...Bir tatilde bile rahat yok ...
Mehmet Ali Bey, benimle mücadelenizde yalnız değilsiniz, merak etmeyin! Fizik dünyasının kabul edilmiş ve saygın bilimcilerinin %95'i seninle aynı fikirde...
Bu yüzden benim sizlerle olan mücadelem, çok daha büyük ve zorlu...
Arada gerçek kimliği ile yazmaya cesareti olmayan, başkalarının yazdıklarını gene kendisinden başka kişileri ve kitaplarını anan, ama ileri sürülen savı çürütmek için gerekli fizik bilgisine ve matematik donanımını da ortaya koyamayanlar ise yazdıklarının fizik eleştirisi olduğunu sanıyor.
Yaş olarak bu ortamdaki ortalamnın üstünde olmanın yanında, ismimin de gelecekte bir saçmalıkla anılmasını isteyecek birisi değilim.
Mevcut fizik yaklaşımının artık yetersiz kaldığını ve ileri gitmek için farklı bakış açılarına gereği olduğunu düşünüyorum.
Ortaya koyduğum varsayımlar, sizlere öğretilenlerden ve benimsediklerinizden farklı bir bakış açısı altında... Bir kısmı (eğer) “kapasitesi olanlar için” sınanabilir.
Mesela, kısıtlı fizik ve matematik bilgimle, ortaya koyduğum kütle oluşumu, ivme ve eylemsizlik yaklaşımını anlayıp, ele alıp matematik olarak yanlışlayabilirsiniz.
Ya da Zaman'ın dalgasal hareket ettiği ve hızlanan ortamlarda enerji yoğunluğu ile kırıldığı kısmını... Bunların matematiksel dayanaklarını da koydum.
Kimse Fiziğin sadece fizikçilerin tekelinde olduğunu düşünmesin.
Kimse hasta tedavisini sadece doktorların eline bırakmıyor veya gazeteciliği, ekonomistliği, hukukçuluğu, iş idaresini...
Hiç bir alan, sadece o alanda eğitim almış kişilerin tekelinde değil.
Cep telefonu ile sosyal medyada yazanda gazeteci oluyor, mühendislik eğitimi alan da iş idarecisi oluyor... Örnekleme yapılacak alanlar çok.
Fizik uzun yıllar, kendisine has özel terminolojisi ile dil geliştirdiği için, bir grup bilimsel elitin sadece aralarında anlaşabildiği zaten çok anlaşılmamış ve pek sevilmemiş ülkemizde. Fizikçilere- Matematikçilere, yabancı gözüyle bakılmış.
Kimilerinin yaklaşımlarını da bu elit pozisyonu koruma, sürdürme kaygısının da bir parçası olarak değerlendiriyorum.
Ama bu alanda üç-beş balçık ve yardakçısının desteğiyle, fiziğin eğitimini aldıkları ama anlamadıkları için, kişi ve kitap adından öteye bir şey ortaya koyamayanların “şahsa yönelik eleştiri” leri, “bilimsel eleştirinin” yerini almış durumda. Sanırım bazı gençlerin hevesini kırıyor. Ben bu işi yapamam dedirtiyor.
İnsanların fikrine, ne olursa olsun değer vermek, o insana da değer vermektir. Eleştirilerde bu çerçevede yapıcı şekilde olmalı. Ki fizik bilimimizde insan kazansın. Ufku açılsın.
Bu yüzden o %95'lik ortak dil ve karşı çıkışa rağmen, ileri sürdüğüm savların doğruluk paylarına inandığım sürece yoluma devam edeceğim. Bu kişilere örnek olmak, bence en önemli kazanınımdır.
Farklı düşünce ve bakış açılarını anlayamamayı kapasite yetersizliğine bağlıyorum. Onlara engizisyonvari yaklaşımla, hele kişi bazında şahısları eleştirmeye çalışmayı ise haddini ve kendini bilmezlik olarak...
Buradaki hiç kimse benden veya bir diğerinden üstün değil. Ben de kimseden ... Özgüvenimin kaynağı da bu...