Gürültü, desibel (dB) ile ölçülür. Sıfır desibel mutlak sessizliktir. Sağlıklı bir kulağa sahip birey mutlak sessizlik üstündeki sesleri duyabilir (bu da -9dB dir). Tipik bir sohbet yaklaşık 60 dB civarındadır. Herhangi bir şeyin duyulması için sesinizi muhtemelen 87 dB seviyesinin üstüne çıkarmanız gerekir. 85 dB üstündeki seslere kulaklarınızı korumadan uzun süreli maruz kalınması durumunda muhtemelen kulaklarınız zarar görecektir.
İnsanlar çalışırken de gürültüye maruz kalabilirler. Mesela inşaat alanında çalışan işçiler 96 dB sese maruz kalıyorlar. İnsanlar müzik festivalinde ya da gece kulüplerinde 110 dB sese maruz kalıyorlar. Gün boyu yüksek sese maruz kalmanıza rağmen ortamın gürültü olduğunun farkında olmayabilirsiniz. Mesela insanlar, yol çalışmasından 75-100 dB arası gürültüye maruz kalıyorlar ya da gürültülü bir kulüpten 90dB gürültüye maruz kalıyorlar.
Kendi Kendine Zarar Vermek
Birçok ülke, halkın işitme zararını önlemek için gerekli sağlık ve güvenlik yönetmeliğe sahiptir. Örnek vermek gerekirse İngiltere’de 85 dB gürültü seviyesine ulaşan herhangi bir işçi için kulak koruması verilmekte ve kulak sağlıkları izlenmekte. Fakat mp3 çalarlar ve cep telefonları bizi 85dB’den daha fazla bir gürültüye maruz bırakıyor.
Tipik bir kişisel ses cihazı 100dB ses üretir ve uzmanlara göre kulaklıkların ürettiği ses bu değerden daha fazla. Eğer kişi gürültü seviyesi 100 dB’e ulaşan bir yerde çalışıyorsa, her vardiyada beş dakikadan fazla gürültüye maruz kalmaması sağlanmalıdır. 15 dakikadan sonra, çalışanların ciddi işitme sorunları yaşaması olasıdır.
85 dB üstündeki gürültülü alanlarda çalışanlar, işitme kaybı için sağlık kontrollerini düzenli olarak izlemelidir. Marbury/Shutterstock
Gizli İşitme Kaybı
Son zamanlara kadar, gürültüye bağlı işitme kaybının kokleadaki (titreşimi elektrik uyarılara çeviren iç kulaktaki kısım) ses algılama hücrelerinin hasar alması sonucu oluştuğuna inanılıyordu. Fakat hayvanlardaki çalışmalar gösteriyor ki orta dereceli gürültüye maruz kalmak işitme sinirlerine zarar verebiliyor. Çünkü işitme sinirleri iç kulaktan beyine bağlıdır.
İşitme kaybında sıkıntı yaşayan insanların bir odyometriste danışmaları gerekmektedir. Odyometrist sağlıklı bir insanın duyabileceği en sessiz seviyeyi bulur ve sizin kulağınızı test eder. Ses yalıtımlı bir odada hasta kulaklık giyer ve odyometrist farklı frekanstaki bip seslerini kişinin duyabileceği ses eşiğini belirlemek için dinletir.
Bu test beyninizin sesleri duyması, anlaması ya da cevap vermesi için herhangi bir uğraşa gerek olmayan kolay bir testtir. Bu test kaliteli ekipmanlarla duyma yeteneğinizi ölçer. Ancak belirtilen hasar sadece düşük sesleri sessiz ortamda duymanızı engellemez ayrıca gürültülü bir ortamda ince değişiklikleri algılamanızı da etkiler – buna “üst sınır” (işitme eşiğinin üstü) deniyor. İşitme üst sınırınızı gürültülü bir ortamda sohbeti anlamak için ya da gürültülü bir televizyonun sesi varken birini duymak için kullanıyorsunuz. Bu tarz işitme kayıpları sessiz bir ortamda düşük sesleri duyma kabiliyetini ölçerek saptanamaz. Bu yüzden genellikle buna “gizli işitme kaybı” denir.
Odyometristler bu hastalığı ölçmek için; bir konuşma kaydı oynatırlar ve bu kayıtta arka plandaki bazı sesleri gizlerler. Ondan sonra hastaya kayıtta söylenenleri tekrar etmesini isterler. Bu işitme kabiliyetini ölçmek için iyi bir yol değildir çünkü hastanın testi anlamasına ve iş birliği yapmasına dayanıyor. İyi bir ölçüm yapmak için hastadan alınacak veriye ihtiyaç duyulmayan ve dil yeteneğinden bağımsız “objektif” bir test olması daha iyi olurdu.
Araştırmacılar verdikleri demeçte “Nottingham Üniversite’sinde MRI taramasını kullanarak objektif bir test oluşturmak için çalışıyoruz. İşitme sisteminde kulakları beyne bağlayan kısmını tarayarak gizli işitme kaybını tespit edebilmeyi umuyoruz. Bu alanlar bütün sesleri işlemekle sorumlu (sadece konuşmalar değil) ve bu işlem birisi gürültüye maruz kaldığında hasar almış olabilir. Eğer biz bu değişiklikleri tespit edebilirsek, işitme problemlerinin tanısını koymada büyük bir yol kat etmiş olacağız ve uzmanların hastaların kulak sağlığını koruması için tavsiyelerde bulunmasına olanak sağlayacağız.” diyorlar.
Nottingham Üniversitesi bilim adamları beynin sesleri işleme sürecini anlamak için yeni yollar keşfediyor. Rebecca S Dewey
İşitme kaybından daha fazlası
İşitme kaybı olan birçok insan (gizli ya da başka türde) ayrıca hayali sesler duyma (çınlama gibi) deneyimini de yaşıyor. Bu semptoma tinnitus (kulak çınlaması) denir. Başka bir olası semptom ise sıradan seslere karşı toleransın düşmesidir (“hyperacusis - hiperaküs”). Bu iki durum da acı çeken kişiyi güçsüzleştirir, depresyon ve kendini hayattan soyutlama gibi durumlara yol açabilir.
Gizli işitme kaybı, kulak çınlaması ve seslere aşırı duyarlı olma yaşam kalitesinde düşüşe sebep olur ve genellikle yaşlılık döneminde kişinin işitme kaybına uğrama olasılığı daha yüksektir. Bu da gürültüye bağlı işitme kaybını büyük bir halk sağlığı sorunu haline getiriyor ama MRI taraması ile birlikte kimin daha çok risk altında olduğunun anlaşılması ve işitme kaybını önlemek için erkenden önlem alınması umuluyor. Bu durum, zamanla sağlık hizmetleri kaynaklarına olan talebi azaltacak ve yaşlı nüfusta daha uzun süreli işitme sağlığına yol açacaktır.
Rebecca S.Dewey, Neuroimaging’de Araştırma Görevlisi, Nottingham Üniversitesi
Bu makale ilk olarak The Conversation’da yayınlandı.
İleri Okuma
https://theconversation.com/modern-life-is-damaging-our-ears-probably-more-than-we-realise-74331
0 yorum