Bu nedenle çok sert ve kesin kurallar ile çerçeveleri belirlenmiş her ta zamanla köhner... Bu kadar çeşitlilik içinde de çeşitli efsaneleri kanıtları ile ileri sürmek her zaman mümkündür. ______________ İkinci dyurum ise; kanıtların mantığı ile oluşturulan kurgulardır. Her kurgu kendi içinde kanıtları çok mantıklı bir şekilde birbirine bağlayıp, kendi gerçekliğini oluşturabilir. Bu mantık içinde şekillenmiş beyinler de , olguları ve udurmları bu mantık süzgeci ile ele alabilir. Oysa, matematiğin sonsuz sınırsız mantık yeteneği burada işlev görmektedir. Örneğin, eğer "2+2= 5 doğru"şeklinde bir önerme ile bir problemi ele alırsak ve buna göre formüller kullanırsak, kendi içinde gene tutarlı ve mantıklı bir çok ilişki (formül, fonksiyon, vs) tanımlayabiliriz. Ve bunların hepsi 2+2=5 çerçevesinde mantıklıdır. Sözün özü bir düşüncenin yanlış olması için temelde tek bir hatalı bilgi yeterlidir. İlk temel mantık -bilgi hatalı ise kalanı ne olursa olsun, farketmez. Bu işlemlerin güzel yanı mantık sistemini, farklı olasılıklar için çalıştırdığından, hayal gücünü de genişletmesi ve belki de daha önce farkedilmeyen bir ayrıntının farkedilmesini sağlamasıdır. Üçüncü duruma gelirsek, insan topluluklarının ilk amacı: varlıklarını sürdürebilmektir. Bunun için ellerindeki tüm kaynakları ve imkanları kullanırlar. Sanayi çağı, özellikle toplu üretim teknolojisi ile toplumların yapısını ve ihtiyaçlarını değiştirmiştir. Öncelikle en azından temel talimatları okuyup anlayacak ve uygulayacak düzeyde bol işçiye ve teknisyene ihtiyaç olmuştur. Bu amaçla toplumun en azından temel eğitimden geçirilmesine başlanmıştır. Özellikle 1870'ler de (Von Bismarck dönemi) Almanya'sında (Prusya önderliğinde) ve aynı dönemde İtalya'nın ulusal birliğinin tamamalnması ile bu süreç halen günümüzde de etkin olan temel eğitim sistemini oluşturmuştur. ( İngiltere ve Fransa daha önce harekete geçiyor. Fransa Napolyon yüzünden gecikiyor. Rusya 1840'larda serflik sistemini (Avrupa içinde en son bitiren) sona erdirip, sanayileşmeye başlıyor (Ancak 1880'lerde ABD Perry yüzünden dışa açılmak zorunda kalan ve hızla sanayileşen Japonya'ya 1905'de deniz savaşında yenilince, sürecin tamamlanmadığı açığa çıkıyor) . Ve hızlı bir sömürge edinme , sömürme çağı başlıyor. Bu dönemde bu sanayileşen ülkelerin felsefecileri, yapılan insanlık dışı devlet politikalarını kabul edilebilir hale getirmek için Darwin'in Evrim görüşünü alıp, pullayıp, değiştirip, "-bilim bunu söylüyor!" diye de Batı toplumlarına yutturuyorlar ve eğitime sistemlerine alıp, beyinleri yıkıyorlar. Bu kadar çok üretim olunca, kaynaklarda sömürgelerden en ekonomik şekilde gelince geriye tek bir şey kalıyor? Bu üretilenler ne olacak?