Sayın Ogün Uyar, öncelikle yazdıklarımın bilimsel değeri olmadığını tekrar tekrar belirteyim. Sadece yorum, bakış açısı... Üstelik bu alanda eğitimli de değilim. Yani söyleyen kişinin kim olduğuda önemsiz olan yorumlar. :-) Evet... Evrendeki gök cisimlerinin birbirinden uzaklaşması, özellikle uzak cisimlerin ki ışık hızından daha yüksek oluyor. Bazılarının ışıkları belki bize hiç ulaşamayacak çünkü aramızda 80 küsur milyar ışık yılı olanlarda olabilir. Oysa evrenin yaşı 13.7 milyar (takribi) yıl... Aradaki fark büyük bir genişlemeden kaynaklanıyor. Ayrıca uzaklaşan galaksilerin ışığı enerji kaybettiği için kızılötesine ve daha da ileriye geçiyor ve artık hiç görülemezde olabilirler. Buraya kadar öğretim görevlisininin dediklerini kabul ediyorum. O haklıdır. Evren o kadar hızlı genişlemiştir ki bazı uzaktaki galaksilerin ışığı bize hiç bir zaman ulaşmayacaktır. Hatta 13 milyar yıl önceki ışıklarıda genişleme esnasında kızıla kaymayı sürdürecektir. Biz saptayamayacağız bile............. Farklı olan yaklaşımım, evrenin şeklini ele alıştan kaynaklanıyor. Yaygın ve kabul gören görüş düz, eğimli (belki konkav),esnek sonsuz bir evrendeyiz. Sürekli genişliyor. ..... Bana göre ise sonsuz bir uzay'da genişleyen bir enerji alanındayız (brane, zar sicim)... Bu enerji alanı içinde, genişlemenin enerjiye verdiği ivme de bize maddenin temel parçacıklarını sağlıyor. ......... . Bana göre evrenimiz başlangıçta küresel daha sonra torusa dönüşmüş bir şekilde. Hatta bir kaç delikli bir torus bile olabilir ama tahayyül edemiyorum. Küresel formdan, torus formuna geçiş esnasında da bildiğimiz 3 uzamsal boyut oluşmuş durumda. Zaman'ın durumu ise biraz farklı... Yani sonsuz uzay içinde, uzay+zaman şeklinde genişleyen torus biçimli bir evrendeyiz. Şimdi eğer bir torusu sabit bir hızda büüyütürseniz, şişirseniz, başlangıçta birbirine çok yakın iki noktanın hızla birbirinden uzaklaştığını görürsünüz. Aralarındaki mesafe artıkça, bu uzaklaşmanın sizin torusu şişirme büyütme hızınızdan da fazla olduğunu görürsünüz.... (Aynı şey küre içinde geçerli sayılır ama kürede simetri ve bozulması daha zor oluyor. Homojenlik ise daha zor çünkü...) .... ..... .... Bu evrenin bir de bir spini olduğunu düşünüyorum. Bu spini şu an karanlık enerji olarak tanımlıyoruz. Bu spin, evrenimizi genişleme yönünde büyütürken ve bir yandan da yoğunlaşmış enerjiyi de ivmelendiriyor. Yani kütlenin kökenlerinden biri bu. (Yazdıkça dallanıp budaklanıyor, bazı kısımları es geçiyorum) . Evrenin bu oransal genişlemesinin "C" hızında olduğunu düşünüyorum. Çünkü her oransal genişlemede arada oluşan fark ile yeni bir dalga tüm evrene yayılıyor. Bu düzenli dalgaların hızı "C"... Ve foton sadece bir sörfçü gibi bu dalga üzerinde sabit duran b,ir boyutta titreşen bir enerji paketçiği,... Hızı onu taşıyan "C" hızındaki dalga ile aynı. Tabi bu dalga da standart dalgalar gibi ortam (enerji) yoğunluğuna göre hız kaybedebiliyor. Ama enerjisini değil. Frekansı değişiyor. Bir de sudan, camdan geçen fotonun hızının düştüğünü görüyoruz. Foton bu dalgaların üzerinde hareket ettiği sürece, bizim algıladığımız şey de fotonun düz gittiğidir. (Tek boyutlu bu tüzden doğrusal harekete mahkum... ) ................ Sizin yorumunuza ek olarak sunabileceklerim bunlar...