Evrende hiçbir zamanın aynı olmayışıyla ortam etkileri vs ile evrim zamanında Dna’mızda değişmektedir. Bunun yanı sıra canlının kendiside ortam bütünlüğünde olup değişen ortam etkileriyle hızlı değişen nöronal bağlantılar sistem olarak daha farklı bir işleyişe neden oluyordur. Sistemin etkileşimi farklı olacağından, kimyası farklı olacağından salınan hormon miktarıda değişikliğe uğruyordur. Salınan farklı orantıdaki hormonal kimyasal işleyiş, Sistemin işleyiş farklılığı daha çok nedenlerle Dna’nın işleyiş orantısını etkileyecek ve uzun süreçte epigenetik etkilerlede evrimini yönlendirecektir. Belkide dna mutasyonlarının bir nedenide böyledir. Yine dna mutasyonlarına bir nedende atom ve möleküllerinin değişim sürecinde, bölünme esnasında dna elektromanyetiğinde oluşan ufak değişimlerdir. Yine bölünme esnasında ortamın kimyasındaki etkilerdir. Dna elektromanyetiği ortamın elektromanyetiğiyle bölünme esnasında etkileniyordur. Özellikle bölünme esnasında Dna’nın çekirdek bölünürken stoplazma sıvısı ortamına maruz kalıyor olabilmesiyle. Yani zamanda var oluşumuz aynı olamayacaktır. Bu iyi bir şey yoksa evrim, değişim nasıl olabilirdi? Tabii nörosnaptik değişiklikler, bunlar bizim tarafımızdan okadarda algılanmayacaktır. Sistemin yeni işleyişi kendini hatırlatacak, zamanda geriye kalanlar bizler için tam aynısı olmasa bile anı olarak düşünülecek gözükmektedir. Yani benliğin, bilincin bir parçası olarak algılanacaktır. Öyleyse zaman içindeki etkileşimimiz, yeni bilgilerle etkileşimimiz ve tüm sistemi etkilemesi kaçınılmaz gözükmektedir. Alanın, çokluğun etkileşimi evrimi yönlendiriyordur. Evrenin evrimide onu oluşturanların etkileşimiyle oluşuyordur. Aslında imkansız olan ve istenmeyecek olan aynı kalmak olurdu. Değişim kaçınılmazsa evriminde tesadüf etmeni olmasına rağmen sadece tesadüf olduğu söylenemez gözükmektedir. Evrendeki en önemli olay evrimidir. Eğer daimi bir doğru arıyorsak o evrim olarak gözükmektedir.