Görünüşe göre çeşitli duyguları oluşturan sinir ağları, beynin anatomik yapıları ve bedenle etkileşimleri zamanda evrimleşiyor olup doğuşta temel anatomik nöral oluşum halleriyle var izlenimi vermekteler.Zamanda evrimleşmiş davranış modellerimiz görünümündeler. Örneğin korku duygusunu oluşturan limbik sistemdeki amigdala nöral anatomik oluşumun doğuşta varlığı gibi. Ve temel anatomik nöral oluşumlarının doğumdan sonraki çevresel etkileşimlerle bağlantıları gelişiyordur. Uzun evrim sürecinde çevresel etkileşimle yaşanıp deneyimlenerek oluşan nöronal anatomik yapılar organize örülmüş bağlantısallık olduğundan uyarımları bağlantıları takip edip etkiler oluşturacağından canlı içgüdüsel olarak davranmış olur. Çünkü evrimin öğrettiği, evrim sürecinde oluşturulmuş kimya, öğrenilmiş bilgilerin, davranışların oluşturduğu anatomik nöronal bağlantılar aktifleşerek, etkinliği artarak etkileşime geçmiştir. Duygularda böyledir. Yaşantımız boyunca oluşturduğumuz bağlantılarda duygularla olan iletişim şeklimiz gibi görünüyor. Ceylan gibi tehlikeli ortamlarda doğan canlıların öğrenecek çok şeyleri olmasına rağmen hayata neredeyse hazır doğarlar. Bu durum evrimle gelen nöronal anatomik yapılar, kimyası ve bağlantılarıyla olabilir gözükmektedir. Doğum sürecin bir parçası olup çok ayrık bişeymiş gibi görülmemeli. Bizlerde duygularımızın, iç güdülerimizin yani temel nöronal anatomik yapılarımızın bağlantılarını, kimyasını ve bedenle oluşturacakları etkileşimlere evrimsel oluşumlar olarak hazır doğuyoruz görünmektedir. Duyguları oluşturacak ve beynimizin temelini oluşturacak nöronal anatomik evrimsel oluşumlar ve birbirleri arasındaki etkileşimlere temel olarak hazır gelip, bunlara dış dünya bilgileri ile kuracağımız yaşantıda öğreneceğimiz bağlantılar eklenmelidir. Bunlar dış dünya ve tüm sistemimiz ile etkileşimde şekillenen bağlantılardır. Limbik sistem cortexin gövdesi olduğundan cortexin dış dünya ve sistem ile şekillenmesi limbik sistem içinde öğrendiklerimizle bağlantı oluşturmaktadır. Hem bedenden hem dış dünyadan bilgiler etkileşir. Bu şekilde uzun evrim sürecinde yeni dünyanın etkileşimleri eski yapılarıda evrimleştirip değiştirir. Etkileşim her şeyde bütünsel gözükmektedir. Sadece bütün parçayı yada parça bütünü deyil herikisi, dahası bütünsel. Mesela bütünümüzün hücre evrimini ve bedeni etkilemesi gibi hücrede bütünün evrimini etkilemekte.
Yaşama içgüdüsü canlıyı oluşturan yapılarının bütünlüğü korumaya evrilmiş olmasından kaynaklanıyor görünmektedir. Ve canlıyı oluşturanların, sistemin etkileşiminin toplam etkisi yaşama içgüdüsünü oluşturuyor görünmektedir. Canlı varlığın her şeyinde var gözükmekte ve bilinçliliğinde çok önemli etmeni, bileşeni olarak gözükmektedir. Diğer güdülerse sağ kalma güdüsünün bileşenleri görünümündedir. Canlı bütün olarak, bütün bağlantılarıyla yaşama içgüdüsüdür, yaşamak için evrilmiştir. Canlı her şeyiyle, beynindeki, bedenindeki her oluşumuyla yaşamaya evrilmiş olup canlı bütün olarak yaşama içgüdüsü olup diğer güdüler o bedende onun içinde, yaşama içgüdüsünde bileşen görünümdedir. Duygularımız limbik sistem denen beynin daha eski nöron oluşumları olup sistemin çekirdeği görünümündeler. Beyin organize etkileşim halinde olup duyguların denetimi beynin üst bölgelerinden, ön beyin etkileşiminde yapılmaktadır. Limbik sistem, duygularımız evrimsel süreçte duyu organlarından köken alıp haliyle duyu organlarıyla birlikte çevreyle etkileşimde evrilmiş olmalılar. Evrilme devam ediyor. Çok çok küçükte olsa her canlı ve oluşturdukları nesiller bunun parçası, etkilenip etki edenidir. Temelinde evrimsel geçmişe ait duyguları, hisleri yaşıyoruz aslında. Evrimsel korku hissini, öfke, sevgi, kıskançlık, inat, korku, tiksinti, …..vb diyer duyguları evrimin, atalarımızın bize getirdiklerini deneyimlerimizle etkileştirip birleştirerek temel üzerinden yaşıyor görünüyoruz. (Duyguların evrimsel yapısal oluşumlarıyla ve sistemik, bedensel etkileriyle, ) Tat yolları yani dil ile, koku yolları, cinsel duyular kısacası vücudumuz duyular bileşiminden oluşuyor gözükmektedir. Ve vücudumuzdan beyne giren duyu yolları çevreyle ve ortak etkileşimsel davranışlarlada evrilmiş, şekillenip beynimizdeki limbik yapıları oluşturmuş olmalıdır. Yaşantı sürecimizdede limbik sistem yeni bilgilerle, deneyimlerle bağlantılar kurar. Düşüncelerimizle, anılarımızla duygular arasında oluşturduğumuz bağlantılarla duygusal anlamlar oluştururuz. Ve belkide temel duygulardan ve onların daha beynin üst bölgesi olan cortex’e yakın bağlantılar oluşturulan bölgelerde yeni duygu bağlantıları şekillendiriyoruz. Belkide evrim yeni duyguları oluşturuyor, seçiyordur.Ve var olan duygularımızın evrimi devam ediyor. Belkide evrimsel yolculuğumuzda bazıları kaybolurken, silinirken yenileride evrilmeye devam ediyordur.
Yaşantımız boyunca duygu bölgeleriyle, duygularla beynimizin diğer bölgeleri, düşünceler arasında bağlantılar kurup şekillendiriyoruz. Genelde iyi, kötü temel ayrım yapıyor onlarada başka şeyler bağlıyor gibiyiz. Mesela seviyorum, sevmiyorum, iyi, kötü vs gibi görünüyor. Sonuç olarak bütün etkileşimimiz duyularladır. Ve göz, kulak, dil, burun, deri, cinsel organlar, tüm duyular duygulara köken gözüküyor. Düşüncelerde duyu yollarıyla (Daha çok duyma ve görme) oluşturulmuşlardır. Bedenden veya dışarıdan uyaranın enerjisiyle etkinliği artan limbik sistemdeki duyguları oluşturan nöron ağları devrelerinin enerjisi ve etkinliği yükselip cortex üzerinde, bilinçte daha fazla yer tutarlar. Ve duyu yollarının kendi bağlantı etkileşimleriyle oluşmuş olan hypotalamu-hypofizer sistemide etkileyip duygu möleküllerinin bedene salınıp yaptıkları etkilerin sistem tarafından yeniden algılanması duygu oluşum evreleridir. Duygular evrimsel süreçte ördüğümüz ve bazılarını silip yenilerini örmeye devam ettiğimiz sistemik oluşumlardır.Zamandaki bütünlerimizdirler.Bizi zamanda oluşturan, zamanda var edenlerdendir duygularımız. Herşey benzerleriyle birleşip bir üst düzeyde daha büyük,daha fazla enerji içeren, haliyle zamandaki etkinliği artmış üst benzerini oluşturuyor gözükmektedir. Görünen oki duyular evrimsel süreçte genişleyerek duygularıda oluşturuyorlar. Belkide korku ve sevgi,haz gibi ana iki duygudan diyer duygular evrilmiştir. Dilimiz birçok duyguya tadını katmaktadır. Farklı duyguları oluşturan limbik nöronal oluşumlar kendilerine has etkiler oluştururlar ve bedene kimyasal möleküller salarlar. Farklı duyguları oluşturan limbik sistem alanları birbirleriyle etkileşim içinde olup duygu birleşimleri, etkileşimleri oluşuyor algısı vermektedir. Duygusal etkilere neden olan limbik alanların yoğunluklu uyarımı beynin işleyişine ve bedene salınan kimyasallar ve tüm sisteme olan etkinin, hissin zaman sürekliliğinde yine sistem tarafından algılanması duygu durumunu oluşturuyor izlenimi vermektedir. Duygu, bilinç aynı temelle çalışan işleyiş farklılıkları görünümündedir.Bilinçte özellikle bilgi yoğunluğu ve zamanda sistemin bütünlüğüyle etkileşim olmalıdır. Bilinç zaman sürecinde bütünü içerir. Bilinç bileşenlerinden oluşup kapsayıcıdır.