Ses dalgaları, havayı titreştirerek ilerler. Titreşen hava frekansına uygun kulak zarını titreştirir. Kulaklarımızın evrimsel gelişiminde titreşim, iç kulaktaki sıvıyı titreştirir. Gelen ses frekansına uygun titreşen sıvı sinir uçlarını uyararak kupula denilen iç kulaktaki tüycükleri titreştir. Bu tüycük çeşitleri farklı frekanslara duyarlıdır.Yaşlandıkça veya ses kirliliği ortamında kupula denilen bu tüycüklerin dejenere olması duyma kayıplarına, algılanan frekansların azalmasına neden olmaktadır. Kulağımıza gelen ses dalgalarının etkilerinin sinir uçlarının uyarılmasıyla düzen oluşan haliyle, sinirleri uyardığı düzende beyne doğru ilerler.Kulaktan nöron uyartıları beynin alt yapıları olan collikulus inferior dallanmaları vede talamusun corpusgeniculatium mediale bölgesinden sistemle etkileşim halinde vede çaprazlaşarak beynimizin temporal duyma alanlarına ulaşırlar. Sistemle organize bir bütünlük içinde konuşma alanı olan buroca alanıyla yoğun etkileşim içindedirler. Ayrıca duyuların yoğun olarak organize etkileşim içinde olduğu wernike alanıylada. Görüldüğü gibi duyular tüm sistemle etkileşim içindedirler.Kulaktaki ses titreşimleriyle düzen alan nöronlar beynin hypocampus bölgesi etkisiyle tekrarla hatırlanacağı anlamlara bağlanıp sinaptik bağlantıları daha uzun süreli hale gelirse, hafıza edilirse aynı düzenle ses tellerini uyarıp ses yeniden oluşuyor, hatırlanıp söyleniyor görünmekte. Yani ses hafızası ve oluşumuda nöronların düzenleniş şeklinde saklanıyor görünmektedir.Belki sesin şiddetiyse kaydolmuyordur. Sistemde eş zamana yakın, birlikte ateşlenen, hafızadaki nöronların düzeni benzer etkileşimle ağız, gırtlak,ses tellerini nöronların ateşleme sırasıyla uyarıp, geri etkileşimli organize bir zamanlamayla ciğerlerimizden boşalan havanın katılımıyla ses tellerini titreştirip benzer sesi oluşturup çevre havayı titreştirmiş oluyoruz izlenimi vardır. Tabiiki sistemimiz zamandaki etkileşimleriyle evrilmiş organize ağlar yapısındadır.Beynimizde wernike alanı denilen bölge. Neredeyse tüm duyuruların yoğunlaşmış nöron ağlarını içermektedir. Bu bölgeye gelen ses, görüntü ve diğer duyulardan gelen ve organize halde etkileşen nöron ağları kısa zamanda duyuların etkileşimini eşzamanlamaya yakın uyararak, zaman aralığı sürecinde yaklaştırmaktadır.Yani şöyle diyebiliriz. Duyular yoğrulup harmanlaşmaktadır. Aynı zamanlamayla bağlanan ağlar birlikte uyarılmakta vede birbirlerinin uyarıcıları olmaktadırlar. Nasıl ki, anıyı oluşturan sesler bizleri şekilsel görüntülere, düşüncelere götürürken, yine anının görsel hatıralarıda birbirleriyle bağlanan sesli hatıralara taşımaktaysa; aynı durum koku, tat, sıcak, soğuk ve tabii zamanda bağlanan tüm duyu hafızamız içinde geçerli olduğu görülmektedir. Dalga sesleri kumsaldaki hafizamlarımızı canlandırmamıza neden olurken,hafif bir esinti, yaprak hışırtısının dolaşmaya çıktığımız parklardaki hafızamızla bağlantı kurup hatırlatması, izlediğimiz güzel bir filmin hafızamızı oradan oraya taşıması, aldığımız güzel kokuların hafızamızla bağlantı oluşturması, benzer hafıza uyaranlarıyla bağlantı kurması, benzer frekansların bağlantılarıyla yeniden oluşturulup hatırlanması gibidir ve o hafıza ağına yeni bağlantılar eklenmesi gibi görünmektedir. Bilinç duyuların duyusu daha çoklu etkileşen organize bir duyu görünümündedir. Yoğun etkileşimle, uyartıyla beynimizdeki nöronal sinaptik bağlantıların yoğunluğu artmışsa beraberinde düşünce yoğunluğuda artıyor. Olayları birbirine bağlayıp anlamlandırırken nöronlarda birbirine bağlanmaktadır. Düşüncenin bileşenlerinden sinir sisteminin işleyişi veya sinir sisteminin işleyişinden düşüncenin, bilincin nasıl oluştuğu anlaşılabilir. İçerde nasıl oluşuyorsa dışarıyada öyle yansımakta, olayları düşüncemizde nasıl birleştirip anlamlandırmaya çalışıyorsak sinir sistemindede o oluyor görünmektedir. Yaşantımız boyunca nöron ağlarını karşılaştığımız kavram, anlam, isim, yer gibi birbirlerine bağlıyoruz. Yeni öğrendiklerimizin bir kısmı hızlıca anlaşılır. Var olan bağlantılarda yaşantı boyunca benzeri deneyimlenmiş olacağından (Çoğuda böyledir) işleyiş değişir ve zamanla dahada şekillenir gözükmektedir. Daha özümsenmesi gereken bilgilerse daha yeni bilgilerdir ve nöron ağlarındaki bağlantısal etkileşimde kapsanmaz veya kısmi kapsanırlar. Daha fazla yeni sinaptik bağlantıların kurulup güçlenmesi, sistemle, nöron ağlarıyla etkileşip sistemin yeni bilgiyle şekillenmesi zaman alıyor görünmektedir. Örnek olarak çocuklukta okuma-yazma öğrenme, toplama, bölme öğrenme gibi yeni öğrenilenler. Ve öğrendiklerimizin üzerine öğrenilecek benzerleri. Bilinç; Bedeni komple duyu organı olarak alırsak ki almalıyız,duyular yoluyla parçalar halinde alınanın birleşmesi ve çevresiyle etkileşip değişebilmesidir.
Bilinç durumumuzun duyuların duyusu, organize bağlantılı zamanlama olduğunu, tüm sistemimizin çevremizlebirlikte organize döngüsel bir etkileşim alanı olduğu anlaşılmaktadır. Etkileşim ne kadar eşzamanlı ise bağlantılarının işleyişteki yoğunluğu ne derece çoksa, bilince etkisi o derece belirginleşir.İşte çağın ruhuna uygun ortamlarda var olmak, yaşam enerjimizi ve yaşam bağlantılarımızı yoğunlaştırıp motive edeceği anlaşılmaktadır.Genişleyen ortak bilincin yeni kaotik düzenlemelerle süreceği, döngüsel etkileşimlerle yeniden şekillenip, renklenip yeni bilinç parıldamalarına evrileceği gözükmektedir.