0

Çok güzel bir soru... Cevabı da çok zor. Mevcut varsayımlar ile verilen cevapları bilmiyorum. Kendime göre bir şeyler karalayacağım. Evrenimizin homojen yapıda bir enerji salınımı ile sürekli olarak dalgalandığını düşünüyorum. Bu salınımın oluşturduğu alan higgs alanı da deniyor. (Tanımlarımız farklı olabilir). Bu dalgalnam 3 boyut üzerinden ele aldığımızda bir yöne doğru olmak zorunda iken ( dalga kaynağından uzaklaşmak) daha üst boyutlardan ele alınınca aynı anda her yöne ve kendi kendisini takip eden bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Dalgalanmanın bu şekilde hareketine izin veren 3 boyutlu geometrik şekilde bir torus. Bu torus her genişleme aşamasında yeni bir salınım oluşturarak bu dalgalanmayı sürekli besliyor. Genişleme aşaması da evrenin spininden (enerjisinden) besleniyor. Ana tablo bu. Bu dalgalanma da her dalganın hızının "C"", ışık hızı olduğunu varsayıyorum. Böylece evrenimizde "C"hızında tüm evrenimizi tarayan dalgalar silsilesi var olmuş oluyor. Foton tek boyutta titreşen bir enerji alanı bana göre. Ve kendisine ait bir hızı yok. Gözlemlediğimiz hız, saptayamadığımız dalga ile sürüklenen saptanabilen foton. Yani foton bir sörfçü. Üstelik varlığınıda dalgaya borçlu. Dalga olmasa, yapısını koruyamacak ve enerjisi uzay'a dağılacak. (Kütle sorusununda dolaylı cevabı bu :-) Bir dalgadan bir önceki ya da sonraki dalgaya atlaması mümkün değil. (Hangi sörfçü yapabiliyorsa mucize dir bence). Dalgaların çok yoğun ve sık olması bu durumu değiştirmiyor. Diğer bir noktada, bu dalgalarımız tüm diğer dalgalar gibi aynı fizik kurallarına bağımlı. Yani ortam yoğunluğuna ögre hızı, genliği, frekansı değişiyor ama ihtiva ettiği enerji toplamı değişmiyor. Şimdi sorunuz için bir kabataslak ortam tasviri oluştu. Işık kaynağımız bir el feneri olsun. El fenerinden çıkan fotonlar gözlemci ile zıt yönde giderken, doğal kendi hızında gdidiyor. Yani "C" hızında. Gözlemci ise zıt yönlü hareket içindeyken, kütlesi nedeniyle aldığı hız ile lokal anlamda bir zaman (ortam yoğunluğundan dolayı) yavaşlaması yaşıyor. (Gözlemcinin maddi ortamından geçen dalgalanım üzerindeki doppler etkisi) . Ama bu gözlemcinin dış uzaya göre yavaşladığı anlamına gelmiyor. Sadece dış uzaydan aldığı verileri, kendi ortamına girdiği anda aynı şekilde yavaşlayarak ona ulaşıyor. (Aynı yönlü olsalardı, fotonda geriye bir bilgi iletseydi, bu ışığın hızının gözlemci için değişmediği olarak saptamasını sağlayacaktı) . Hareket zıt yönlü olduğu için fotonun gönderdiği bilginin, gözlemciye ulaşma hızı gene "C" düzeyinde olacaktı. Giden bri fenerin arkasından yakılan bir fener gibi. Burada bilginin salındığı an (fenerin yakılıdğı) önemli. Çünkü bilginin salındığı an, artık bilgi için sabit bir başlangıç noktası olacaktı. Yani hızı "C" olmak üzere yönü, gözlemciyle (arada gözlemeci yazıyorum varsa kusura bakmayın :-) aynı olacaktı. Bu durumda gözlemcinin hızının ne olduğuna bağlı olarak, bilgi ona hesaplanabilir bir sürede ulaşacaktı. Eğer gözlemci de ışık hızında ise bu bilgi asla ulaşmayacaktı. Ancak pratikte bir birleri ile zıt yönlü 2 kaynağın bir birlerine bilgi aktarması zaten mümkün değil. böyle bir aktarım için en azından bilgi hedefiyle aynı yönde olmak zorunda. Günümüzde bu tür bir durumu evrenin genişlemesi nedeniyle yaşıyoruz. Evrende bize ışıkları asla ulaşmayacak olan binlerce uzaklaşan galaksi olabilir. Tabii bu göreliliği sarsmıyor. Çünkü göreliliğin bağımlı olduğu şey, dalgaların yayılmas, dalgaların kendisi... Bu dalgalanım üzerinde cereyan ediyor her şey. Kendimce cevapladım. İnşallah işinize yarar, benden daha basit ve işe yarar bir şey üretirsiniz.

Burtay Mutlu 9 yıl önce 0