0-) Hayır, beyninizin içindekiler kurgu değildir. Beyninizin içinde " gerçeklikler " vardır. Bu gerçeklikler var olan fiziksel gerçekliğin milyonlarca farklı beyin tarafından yorumlanması sonucu çıkar. Var olan fiziksel gerçeğe en yakın olan bir yorum yapar beyin ve buna " gerçeklik " deriz. Her beyin farklı yorum yaptığı için her insanın evreni ve dünyayı görme,deneyimleme şekli göz ardı edilemeyecek bir şekilde farklıdır.
1-) Bahsettiğiniz anlam ve evrenin anlamı arayışının neye dayandığı konusunda bilim ve din'in farklı görüşleri vardır. Birisi bu anlamın ne olduğu sorusunu sorarken diğer nasıl sorusunu sorar. Fakat aralarındaki tek göz ardı edilemeyecek fark; birisi hakikati çoktan vaat ederken diğeri yüzyıllarca süren bir hakikat ve azıcıkta olsa anlam arayışı içindedir. İnsan beyni sürekli gelişen, yapılanan bir organ olduğu için, hali ile bu biyo-kimyasal akışa eşlik etmesi için sürekli akış içinde olan çok önemli iki şeyi yaratmıştır. Felsefeyi ve Bilimi. Bu ikisi insan zihni ile evrimleşmiş, insan zihni ile orantılı olmasa da gelişmiştir. Hayatta kalma amacımızın evrimsel bir kalıntıdır. Üreme, barınak bulma ve iletişim kurma gibi. Bunların bir kaçı bizi diğer primatlardan daha avatajlı yapmıştır. Evreni ve doğayı anlama gayemiz ise bu evrimsel yarıştan ( homo türü yarışından ) galip çıkmamızın bir hediyesidir. Daha gelişmiş bir tür oluşumuzun, düşünüyor oluşumuzun, neden sorusunu soruyor oluşmuz, %10'nu eş zamanlı kullandığımız bir beyine sahip oluyor oluşumuzun sebebi; diğer homo ve primatlardan farklı gelişen beyin anatomilerimizdir. En güzel örnek ise serebral korteks ve daha bir çok primatlarda olmayıp insanda olan bir çok beyin bölgesi. İşin biyolojik kısmı budur. Fakat felsefe kısmında verebilecek bir cevabım bu kadar mantıklı ya da akla yatan olmaz. Ama felsefi cevapların bu soruda önemli bir yer olacağı su götürmez bir gerçek.