0

Eğer DNA göz oluşturmak istiyorsa,gözün oluşması için dizilmiş bazların (Adenin,Timin,Guanin,vs..) aktif olması gerekiyor. İnsan vücudunun bütün hücrelerin de kendi bilgilerini taşıyan aynı DNA var. (Bazı istisnai durumlar hariç mitokondri gibi) Yani sonuç olarak iki bölge var. Birincisi aktif olan bölge ikincisi ise aktif olmayan bölge. Konunun bununla ilgili olduğunu düşünüyorum. Benim mantığım bu yönde. Mesela gözü yaralanmış ve bu yara yüzünden alınmış bir insanın DNA sında o gözü oluşturan bilgiler duruyorken neden tekrar yerine yeni gözü oluşturamıyor. Bana kalırsa burada bu gözü oluşturan genlerin diziliminin aktif durumdan pasif duruma geçtiği görülüyor ve aktif olan DNA gen diziliminin pasif duruma geçmesi bana kalırsa iki gözün oluşumu tamamen bittikten sonra oluyor. Eğer devam etseydi belki de 3. göz veya 4. göz oluşturacaktı. Bilmiyorum benim düşüncelerim bu konuda böyle. Bir şey bir gen dizilimini aktif durumdan pasif duruma aynı şekilde pasif durumdan da aktif duruma getiriyor. Asıl merak ettiğim kısımda açıkçası orasıdır. Kan örneğine gelince de; insandan insana aktarım var zaten aynı kan gurubundasın aynı kanı aynı bileşenlerle üretiyorsun. Kanın yapımında bir sıkıntı yok. Ama bazı duygu değişikliği gözlenmiş vakalar var. Katilden kan alıp kendini kısa sürede katil gibi nefreti,hiddeti yükselen olmuş. Bu vaka bana şunu düşündürüyor. Kanı aldığı katilden gelen DNA da ki gen dizilimi katil olmayan insana aktarıldığında hücrelere gen diziliminde ki nedenden ötürü vücudun gerekli hormon mekanizmalarını uyaran bir madde salgılatıyor olabilir. Ve kısa süreli olduğu için bu aktif olan gen diziliminin katil olmayan insan da bazı salgılanan moleküller ya da başka bir şey sayesinde o katil hissini veren hormonların salgılatmayı durdurması için o DNA yı aktif durumdan pasif duruma geçirmiş olabilir. (katil gibi nefretli,hiddetli hissetmesini sağlayan moleküllerdir hormondan kastım) Biraz karışık oldu umarım düşündüklerimi aktarabilmişimdir. Dediğim gibi bunlar sadece benim teorilerim. Bu konu ile ilgili bütün bilgilere açığım. Şimdiden Teşekkürler...

Kabuto 7 yıl önce 0
0

Katilden alınan akn örneği ilginç. Ama insanların tutum ve davranışlarının önemli bir kısmının genetik değil, ortam ve uyaran bazlı olarak salgılanan hormon ve diğer salgılar sonucu olduğunu düşünüyorum. Üzerine efsaneler yazılan, insanları ölüme sürükleyen, şairleri delirten "aşk" bile kanda 4 yıl kalıyor. (Boşanma ile sonuçlanan aşk evliliklerinin ortalama süresine bakın. ) Bu süre zarfında alışkanlık ve bağımlılık hormonları yetersiz kalırsa, çiftler biribirnden hızla uzaklaşıyor. Bu hormonların kanı doldurması ise çiftler arası ilişkinin nasıl gerçekleştiğine bağlı... Yani bence, katilin kanındaki bazı hormonlar, alıcını ruh durumunu geçici olarak değiştirmiş olmalı. Geçici olmayan var ise , bu da bazı kapalı hormonların açılıp salgılanmasını başlattığı içindir bence... Mesela mükemmel, cesur askerler içinde, özel içeçecekler çok araştırılan bir konu. Veya suçların işlenme şekilne bakarsak, madde etkisinde iken çok daha fazla ve yıkıcı olduğu görülüyor. Ancak savaş ve vahşet ortamında, özellikle dönüş sonrası sendrom yaşıyanlara bakıldığında, bu durumlarından genel olarak , sürekli savaş ortamında olma sonucu düzene kavuşan bazı hormon ve salgıların, bu yeni denge durumunu normal kabul etmesi ve kayıplarının, dengesizliğe yol açtığı görülüyor. Yani adam o kadar şiddet ve tehdit altında kalıyor ki, dünya bakışını o ortama uyduracak ve hayatta kalacak şekilde duygu durum düzenleyici hormonları değişiyor. Sivil hayata dönünce bu sefer bu ortama uyumda zorluk yaşıyorlar.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

"Katilden alınan kan" örneği durumu ilginç. Ama insanların tutum ve davranışlarının önemli bir kısmının genetik değil, ortam ve uyaran bazlı olarak salgılanan hormon ve diğer salgılar sonucu olduğunu düşünüyorum. Üzerine efsaneler yazılan, insanları ölüme sürükleyen, şairleri delirten "aşk" bile kanda 4 yıl kalıyor. (Boşanma ile sonuçlanan aşk evliliklerinin ortalama süresine bakın. ) Bu süre zarfında alışkanlık ve bağımlılık hormonları yetersiz kalırsa, çiftler biribirnden hızla uzaklaşıyor. Bu hormonların kanı doldurması ise çiftler arası ilişkinin nasıl gerçekleştiğine bağlı... Yani bence, katilin kanındaki bazı hormonlar, alıcını ruh durumunu geçici olarak değiştirmiş olmalı. Geçici olmayan var ise , bu da bazı kapalı hormonların açılıp salgılanmasını başlattığı içindir bence... Mesela mükemmel, cesur askerler içinde, özel içeçecekler çok araştırılan bir konu. Veya suçların işlenme şekilne bakarsak, madde etkisinde iken çok daha fazla ve yıkıcı olduğu görülüyor. Ancak savaş ve vahşet ortamında, özellikle dönüş sonrası sendrom yaşıyanlara bakıldığında, bu durumlarından genel olarak , sürekli savaş ortamında olma sonucu düzene kavuşan bazı hormon ve salgıların, bu yeni denge durumunu normal kabul etmesi ve kayıplarının, dengesizliğe yol açtığı görülüyor. Yani adam o kadar şiddet ve tehdit altında kalıyor ki, dünya bakışını o ortama uyduracak ve hayatta kalacak şekilde duygu durum düzenleyici hormonları değişiyor. Sivil hayata dönünce bu sefer bu ortama uyumda zorluk yaşıyorlar.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Mikrokimera oluyor.

bfnzyk 7 yıl önce 0