Sayın Gazi Alumur... Evet, haklısınız yanlış kelimeler kullanmışım, kavram karışıklığına neden olmuş.
"100 yıl evvelki bir deneye dayanarak evrenin salt boşluktan oluştuğunu düşünüyor." yerine "100 yıl evvelki bir deneye dayanarak uzayın salt vakumdan oluştuğunu düşünüyor. " olmalıydı.
İkincisi uzay'ın her tarafında 3-4 kelvin düzeyinde enerji içeren bir ısı yoğunluğu vardır. Parçacıklara göre evreni alan bakış açısı, enerjiyi varlık olarak kabul etmekte zorlanıyor.
Yani gerçekte boşluk yoktur. Gerçekten boşluk istiyorsanız, bir sıfır modülü geliştirip (yaygın adını unuttum), uzay-zaman'ın bile olmadığı bir boşluk oluşturmanız gerekiyor. (Karadelik içlerinde belki solucan deliklerin in iç yapısında bu tür bir yapı olabilir.) Bu boşluğun ortalama sıcaklığı 0 kelvin civarında olmalı.
Bakışımda ek olarak bu yapıyı titreştiren ek bir dalgalanma hareketi de var. Bu dalgalanma hareketi ile bu enerji yoğunluğu, süper akışkan dinamiğine sahip oluyor.
Bu nedenle evredeki her yer de doku vardır.
Parçacık olmasına gerek yok. (Bence, yani enerji yoğunlaşması olan parçacık olunca doku, enerjinin kendisi olunca doku olmaz mı diyeceğiz?)
Uzay vakumu dediğimiz alan, sadece bizimkinden 1 atmosfer düşük bir basınç alanı.
Kanıt mı? Evrenin arka plan ışıması enerji yoğunluğuna ve homojenliği bir kanıt. Vakum boş değil. Bir şeyler var. Hem de ısısı olan.
Sanal kütle kavramını Necmi bey farklı bir anlatım için kullandı ve anladım. Ama onu nasıl size anlatırım bilemiyorum.
Biraz farklı olsa da temel ilkesi aynı olan başka bir örnekle anlatayım.
Einstein kütle ile ivme arasında direk bir ilişki olduğunu farketmişti. Kütleçekimi ile hız arasındaki bu ilişki nedeniyle, artan kütleçekimi ile artan hızın nesne üzerindeki etkilerinin aynı olacağını bildirmişti.
Şimdiye kadar da yanıldığını kanıtlayabilen olmadı.
Şimdi vücudunuzun 70 kilogram karşılığı bir kütleye sahip olduğunu düşünelim.
Bunun klasik fizikten kuvvetin; kütle x hız olduğunu biliyoruz. Buna momentum da diyoruz.
Yani vücudunuz dünya ya ( ya da tersi ) 70 newtonluk bir kuvvet uyguluyorlar ( birbirlerine) ...
Peki dünya sabit iken siz aksi yönde hızlansaydınız ? Üzerinizdeki kuvvet 1G, 2G, 3G... gibi artacaktı. Yani kütleniz 140 N uygulayıp, 140 kilo ölçülürken bunun tamamı aslında gerçek kütleniz değil, bir kısmı sanal kütleniz olacaktı...
Not: Sadece dünyanın, güneşin ve samanyolunun hareketlerinden değil ayrıca evrenin genişlemesinden de etkileniyoruz.
Çünkü kütle, momentumu içinde enerji taşıyan bir sistemdir aynı zamanda.
Necmi Bey fotonun da momentumu ile etki-basınç yapabilmesini, kütle sahibiymiş gibi hareket etmesini ele alıyordu. Bu konuda bazı ufak bakış açısı farklılıklarımız var. Fotonun hareket ve momentum enerjilerinin durumu hakkında. (Fotonun hareket şeklinden, taşıdığı enerjiyi aktarmasından, filan...) Yazdığını anlayamamış olmanız doğal bu nedenle.
Şimdi yazıyı cep telefonundan yazdığınızı düşünüyorum. Harf - sıralama hataları kabul edilebilir ama imla ve noktalama önemli. Kavramları anlamaya/anlatmaya çalışırken lazım oluyor.
Öğretmeninizin sizi yanlışladığı konuyu nasıl sundunuz? Nasıl ele aldınız ve savundunuz?
Kanıt elbette önemli ve şart. Eğer bir düşünceniz olursa, onu bizimle paylaşın. Olumlu-olumsuz kanıt olarak kullanabileceğiniz verileri bu şekilde sağlayabilirsiniz. Ya da düşüncenizi değiştirir daha güçlü hale getirirsiniz.
"...nedensellige uygun teori atın momentumun dağılıp gitmemesi için sabit hızda diye bişe olamaz sonuç başlangıcı etkileyemez itiraz etmeden soyleyim sonucun başlangıcı etkilediği birkaç teorik parçacık var ama kanıt yok.ve çelişkileri var..." kısmını hiç anlamadım.
Yardımcı olursanız seviniriz.