Esâsen bu tezat, tevhîd inancına karşı olan bütün felsefî ekollerin ortak zaafıdır. İmâm-ı Rabbânî Hazretleri, feylesofların ilâhî hakîkatler karşısında içine düştükleri bu tenâkuzu şöyle ifâde eder:
“Ne şaşılacak şeydir ki bu kimseler, düşünürken insan zihninin hata yapmasını engelleyen mantık ilmini öğrenmek için bir ömür tüketir, bu konuyu en ince ayrıntılarına kadar öğrenirler. Fakat Allâhʼın Zâtʼı, sıfatları ve fiilleri gibi en önemli konulara geldikleri zaman, kendilerini kaybeder, mantık ilmini unutur, saçma sapan şeyler söylemeye başlarlar. Bunların hâli, yıllarca harp aletlerini hazırlamakla meşgul olup da harp vakti geldiğinde kendini kaybedip silâhları kullanmayı unutan kimsenin hâline benzemektedir.