1

Irkçılık, tribalizm eğilimin bir sonucudur. Yani bir gruba dahil olma ve grup ihtiyaçlarını (dolaylı yoldan kendi) diğer grupların ihtiyaçlarından üstün ve öncelikli tutarak, grubuna (dolayısı ile kendisine) fayda sağlama eğilimidir. Tabii yukarıdaki kadar karışık bir kavram yerine, basit ve net olanlar seçilir. İnanç, köken, ideoloji, futbol takımından başlayıp, yeşil gözlü 5 dil bilen bombacı meksikalı cücelere karar işi sürdürebiliriz... Kaynakların adil paylaşılmadığı, (eşit değil, adil ) her ortam da ismi ne olursda olsun, ırkçılık olur. Sadece köken ileri sürmek değil, inanç ileri sürmekte ırkçılık türüdür. İdeolojilerde, siyasi parti ya da futbol takımı hooliganlığı da farklı türleridir. Çünkü bir gruba ait olma, kendini güvende hissetme güdüsü kadar temel ve doğal bir güdüdür. Burada sorun; bu güdüyü tatmin ederken kullanılan gerekçelerin çıkar çatışmalarına yol açmış olmasıdır. Çok büyük ve güçlü gruplar cazip gözükse de birey başına düşen pay azaldığı için, daha küçük ama daha girişken-aktif gruplar cazip gelir. Aslında yapılan son genetik araştırmalara göre, ırkçılık tamamen benimsenen kültür ve değerlerle alakalı... Yani ırkçılık tamamen kültürel ve sonradan öğrenilen/benimsenen bir durum. Yoksa insanların hangi ırka ait olduğunu bakarsanız, çok karışmış olduğu ortaya çıkıyor. http://www.genomturkiye.com/blog/15-turk-musunuz.html https://onedio.com/haber/dna-larina-gore-irk-testi-yapilan-insanlar-cikan-sonuclar-karsindan-sok-oldular-714806 Şimdi dünyadaki milliyetçilik ve millet konusuna bakarsak; millet oluşumu ile üretim ve ticaret modellemelerinin etkileşimi olduğunu görüyoruz. Vergiye ve yağmaya dayalı ekonomik modellerde, imparatorluklar yaygınken, endüstrileşme ile milletlerin oluşumu ön plana çıkıyor. Burada hangi grubun, diğer gruplardan nasıl fayda sağladığı ve hangi yöntemleri takip ettiği , ticarette ne tür yollar izlediği ön plana çıkıyor. Bu dönemde yüksek çıkar gruplarına karşı kendilerini korumaya yönelenlerin oluşturduğu toplumların çoğu, birer millet olarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar çok millet olmasının ana nedeni bence bu; Çatışan çıkarlardan dolayı avantaj sağlamak isteyen saldırgan toplumlar ile bunlara karşı korunma ortamı oluşturmak isteyen toplumlar. Aslında bu durumu mikro düzeylere kadar (aile, sülale, klan, aşiret) indirmek mümkün... Türk toplumu olarak, bizler balık hafızalı, kısa görüşlü ve dolayısıyla hedefli bir toplumuz. Türk toplumunu oluşturan kültürel alt unsurlara baktığımızda, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Rum, Yahudi, Süryani, vs. aslında aramızda çok da fark yok. Çoğu değerlerimiz ve bakış açılarımız benzer olduğu için, aynı üst grup altında toplanabilmişiz. Ancak nüfus artıkça, ekonomik imkanlar daraldıkça, alt gruplar arasında da çıkar çatışmaları çıkıyor. Bu ırkçılık olarak gözükse de, temelinde pastadan daha fazla pay alma kaygısı var. Anadolu Türkleri, Orta Asya Türklerinden farklı. Orta Asya Türkleri daha homojen ve Türklük tarih bilinci daha yüksek. Anadolu Türkleri ise sadece genetik olarak değil, kültürel olarak da çok karışık bir toplum. Çünkü Anadolu\'ya gelen 300 bin Türk, 100 yıl içinde 1 milyon 800 bin Anadolu yaşayanı Rum\'u (Romalı\'dan türemedir, devlet dili Yunanca\'dır) bünyesine katmıştır. Anadolu sadece Yunan kökenli değil, farklı kökenden gelen yüzlerce topluma analık etmiş topraklardır. Bu nedenle çok zengin ve çeşitli kültürel birikimi vardır. Bundan faydalanmıyor oluşumuz ayrı bir konu… Özellikle Türk toplumunu, Arap kültürüne yakınlaştırarak bu eksikliği giderme çabaları , ateşe benzin dökmekten başka bir şey değil bence. Bazıları için bu kadar çeşitlilik olumsuz gözükebilir. Özünü kaybetme, kimliksizleşme gibi… Ancak eğer saf ırkların oluşumuna bakarsanız, belli koşullara uyum sağlamada başarılı olanların özellikle gen aktarması ile oluşan yapılar olduklarınız görürsünüz. Yani örneğin günümüzdeki 400 köpek türü, 10 bin yılda Kurt\'tan türetilirken, doğa yerine insan eliyle seçile seçile bu hale gelmiştir. Şimdi safkan ırk olarak karşımıza gelen köpekler aslında, Kurt atalarının bazı özellikleri üzerine yoğunlaşılması ile türetilmiş eksik varlıklar. Yani bu tür bir seçilim, ırkı saflaştırmamış tam tersi uyum yeteneğini azaltarak, zayıflatmıştır. Aynı şey insanlar içinde geçerli olmalı. Sonuçta biyolojik varlıklarız. Bu nedenle bence, ne kadar çok ırk kaynaşırsa, o kadar sağlıklı ve orijinale yakın ırklar gelişir. Bunun anlamı şudur. Bu topraklardaki tüm topluluklara ve kültürlere saygı ve sevgi ile yanaşacağız. Hepsini içinde bulunduğumuz bir toplumun (doğal olarak bizim de) parçası sayacağız. Yani \"benim, bizim\" diyeceğiz. Bu topluma dışarıdan empoze edilen değerleri ise elemeli olarak ele almalıyız. Şu anki koşullara uygun olarak faydası olanları bünyemize katabiliriz. Çünkü ne kadar şu anki durum hoşumuza gitse de, eğer kendisini yok etmezse, insanlığın kaderinde tekrar özünde dönüş, \"tek bir dünya toplumu olmak\" olmalı. Ama bu çok uzun bir ekonomik süreç, tüm gelir ve refah seviyeleri dengelenmeden, nüfus azalıp, kaynak kontrolü sağlanmadan şimdilik imkansız.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
0

Rica ederim... ( Evet) İshak Sezer Bey :-)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0