0

Yeni evren modelim

laniakea 10 yıl önce 6
0

ne gibi?

laniakea 10 yıl önce 0
0

Öncelikle bu güzel düşünce deneyi için tebrik ederim. Eleştirmek işin kolay yanı olduğu için mümkün olduğunca bu şekilde bir şeyler yazmaktan kaçınacağım. Çünkü çakma bir fizikçi olarak, yazılanları doğrulayabilecek ya da yanlışlayabilecek ehliyette ve bilgi de değilim. Diğer yandan bu deneyin daha da gelişmesi için, hem de anlayamadığım kısımları için bazı düşüncelerimi ve sorularımı ortaya koyacağım. Sorulara vereceğiniz çoğu cevabı ben göremeyebilirim ama tamamladığınızda çok daha etkili bir varsayımınız olacaktır. • Özet kısmından başlayarak; evrenin okyanus gibi dingin ve mutlak dengeye sahip olabilmesi için en az 2 kuvvetin olması gerektiğini belirtmişsiniz. Oysa şu an 4 temel kuvvet olduğunu (ispatlı olarak) biliyoruz: Güçlü nükleer kuvvet, Zayıf nükleer kuvvet, Elektromanyetik Kuvvet ve Kütle çekimi Bunları 2 gruba nasıl indirgediniz? • Eğer evrenin var oluşunda 2 temel kuvvet olduğunu kast ediyorsanız; pozitif enerji, negatif enerji ve sonradan eklediğiniz nötr enerji olarak nitelediğiniz kuvvetler arasında nasıl bir etkileşim ve denge durumu vardı? nötr enerji bunların birleşimi ise şayet ve salt bu iki enerji var ise; aralarındaki ilişki nasıl oluyorsa, “sıfır” ile sonuçlanmıyordu? Ayrıca “Enerji, bir sistemin iş yapma kapasitesi” olduğuna göre, nötr ve negatif enerjilerin yaptıkları ve yapabilecekleri iş nedir? Literatür kısmından: “Enerjinin karesinin= kütlenin karesi x ışık hızının 4ncü kuvveti” denkleminin köklerinden negatif enerjinin de çıktığını belirtmişsiniz. Formül kinetic enerji hesaplarından türetilmiştir. Burada aslında 2 tane kök çıktığı halde, ilk varsayımınıza uygun olabilmesi için, işaret yer değiştirme oyunları ile 4 sonuç çıkarmışsınız. Bu konuda size katılmıyorum. Ama şunu kabul edebilirim. Pozitif veya negatif kütlenin, ışık hızının karesi ile çarpımı her zaman enerjiyi işaret ediyor ve enerjinin bir işareti yok. Enerjiye çevirdiğimiz kütle pozitif ya da negatif de olsa, eşdeğer mutlaktaki kütlelerden, eşdeğer miktarda enerjiler elde edilir. Yine de tüm bunlardan karanlık maddeyi de işaret eden negatif enerji kısmını anlamadım… Giriş kısmından; Kaos kuramı, hakkında benzer düşüncelerimiz var. Ancak kaosun evrenin var oluşundaki rolü hakkındaki bakış açılarımız farklı. Büyük kaos nasıl başladı? Simetri kırılması veya kuantum dalgalanması ile dengenin bozulması kısmını bir kenara koyarsak ( bu konu, büyük patlamanın nasıl olduğu sorusu cevaplanmadığı sürece boş bir tartışma çünkü) tamamen homojen ve dingin bir sistemde nasıl kaosa girer? Burada evrenin büyük patlama öncesi nasıl bir düzende olduğunu ve patlama sonrasında bu düzenin hangi sistemler ve olasılık değişimleri ile dengeyi bozduğunu açıklamanıza eklemeniz gerektiğini düşünüyorum. (Yazınızda bu daha çok şans eseri ve belirsizmiş gibi gözüküyor. Bu noktada farklı düşündüğümden, bakış açınızı daha geniş aktarmalısınız.) “Zamanın çok kısa bir anında “denge” çok büyük bir alan yayılmıştı. Zaman geçtikçe kaos çalışmaya başladı ve eksi ile pozitif enerjiler birleşmeye ve yeniden dengeyi sağlamaya çalıştı.” Yazmışsınız. En başta zaten denge var ise, daha sonra zaman oluşunca bu denge tekrar nasıl çok büyük bir alana yayılabiliyor? Ve kaos nasıl bir etki ederek çalışıyor? Yazının devamında negatif ve pozitif enerjinin toplamı ile kütlenin oluştuğunu ifade etmişsiniz. Birbirlerini nötrleyince, sıfır olmaz mıydı? Yoksa kütleler mi sıfır değerinde… Anlayamadım. Başlangıçtaki mutlak denge konusunda hemfikirim. Oluşan parçacıkların tekrar bu dengeye kavuşmak için birleştiği, bileşikler yaptığı konusunda da hem fikirim. Dengenin bozulmasının düzensizliğe doğru evreni kaydırdığı konusunda da hem fikirim. Ama sistemin düzene doğru gittikçe, büyüyeceği konusuna katılmıyorum. (Büyüdükçe düzene gidebilir).Hatta düzen artıkça, sistemleri genleşmeye/büyümeye iten sebeplerin azalacağı kanaatindeyim. Ancak evren genleşip büyüdükçe, içindeki madde ve enerji birbirinden uzaklaştıkça; etkileşimleri azalıp sonunda biteceği için, yani evrendeki tüm madde ve enerjinin evrene dağılması durumunda (ki bu bana göre tüm madde enerjiye dönüşmeden imkansız) yeni bir dengenin oluşacağı fikrine katılıyorum. Ama bu denge durumu, yeni bir düzensizliğe ve var oluşa kaynaklık edecek bir denge olmayacaktır. Daha çok bir ölünün durgunluğu olacaktır. Evrenin ortalama 2.7 den 0’a düşeceğine katılmıyorum. Limiti 0 olan bir fonksiyon olabilir. Mümkün olduğunca sıfıra yakın ama asla sıfır değil. Sürekli genleşen evrenin dinamiği buna izin vermez. İzin veriyorsa, genleşme durmuş demektir, bence… Gelişme Kısmından; Kaos ile zaman bağlantısını ve ilişkilerini açmanız gerekiyor. Tanımlamadığınız kaos ve zaman nedir? Neyi ifade ediyor? (sizin algılamanıza göre)… Entropi ve zaman ilişkisi çok belirsiz kalmış. Sistemlerin dengeye ulaşması ve zaman ilişkisi çok belirsiz bir tanımlama… Açmalısınız. Örneklemelerle olursa daha iyi olur. Sistemlerin dengeye kavuşması ile zamanın yavaşlayacağı fikrine katılıyorum. Ama gerekçelerim çok farklı. Dengesizliğin (kaos’un) zamanı yaratması konusunda tamamen farklı düşünceler taşıyorum. Verdiğiniz “zaman” tanımlamaları, “4ncü boyut olarak zaman”ı ele almayı nasıl sağlayacak? Bu konuyu açıklığa kavuşturmalısınız. Deneysel Kanıtlardan listeledikleriniz için bir lafım yok. Ancak bir şey ekleyeyim. Madde 4’de “evrenin başlangıçta ışıktan hızlı büyümesi” var… Tam hızı vereyim size; ışığın karesi kadar. Çünkü en baştaki formülde olan “Enerji= kütle x ışık hızının karesi” denklemine göre, enerjinin kütleye dönüşmesi için bu hız gerekiyor  Kuantum ve kütle çekim kısmına gelince: Gök cisimlerinin taşıdığı bu gizemli pozitif ve negatif enerji olayı tutarlı gelmedi. Sonuçta güneşimiz de dahil tüm güneş sistemi, daha önceki bir ya da birkaç yıldızın artıklarından oluşmuş bir sistem. Yani eski bir bütünün, sonraki dönemde parçalara ayrılmış hali. Nasıl farklı enerjiler içerirler? Diyelim ki güneş içindeki pozitif ya da negatif enerjiler, dünyayı çekecek kuvveti nasıl bulsun? Sonuçta güneş, hidrojen, helyum ve bunların birleşmesi ile oluşmuş eser miktarda daha ağır elementlerden oluşuyor. Tüm bu elementlerinde pozitif ve negatif elektrik yüklü parçacıkları da atom içinde birbirini dengeleyecek şekilde. Zaten bu nedenle de elektron kaybedip, iyonlaşan elementler hemen bileşik moleküllere yöneliyor. Bu nedenle pozitif, negatif ilişkisini kavrayamadım. Kuantum olayı ise çok daha farklı… Atom altı parçacıkların, uzay-zaman ile olan etkileşimin bir sonucu diye düşünüyorum. Karadelik, Galaksi ve süper galaksiler konusunda yazabileceğim fazla bir şey yok. Sonuçlara göre nedenlerimiz çok farklı çünkü. Sormak isteyebileceğim, ilgimi çeken bir bakış açısı yok. Sizin açıklamalarınızda, bu bakış açınızla desteklendiği için “sistemin kendi içinde mantıklı”. Sonuç kısmına gelince; Katıldığım tek nokta; büyük sistemlerin küçük sistemlerin tekrarı olduğudur. Diğer eklediğiniz yazılar, sizin sonucunuzdan ziyade bu konuda daha önce ifade edilenlerin bir özeti olmuş. Sizin kendi sonucunuzu görmeyi tercih ederim. Doğa ve Denge kısmına gelince; altına imza atarım.  Kaynaklara Gelince: 1983-2008 arasında Bilim ve Tekniği düzenli takip ettim. Ama çaptan ciddi anlamda düştüklerini düşünüyorum ve kaynak olarak güvenirlikleri düşük benim için. Çünkü tarafsız, bilimsel bakışlarını kaybettiler. Başka kaynaklara da göz atmanızı tavsiye ederim. Saygılarımla Not: Çakma fizikçi olarak yazdıklarımı sadece bir bakış açısı olarak ele alın. Hatalı olma ihtimalim, sizinkinden ne çok, ne de az… Kendi bakışınızı geliştirin ve paylaşın. Eksiklerinizi tamamlayın. Başkalarının düşüncelerini değerlendirin ama değerini siz belirleyin. Doğruyu bulmanız önemli değil, doğruya doğru giden yola bir taş da sizin koymanız önemli.

Burtay Mutlu 10 yıl önce 0
0

Öncelikle teşekkür ederim. Varsayımımı açıklama nedenim eksikliklerimi görmek içindi. Sorularınız son derece tutarlı ve anlamaya yönelik. Ayrıca diğer yazılarınıza bakarak birçok kişiden daha önemli yazdıklarınız. Sorularınızı cevaplamaya çalışacağım Bahsettiğim denge için gerekli en az iki kuvvet gerekir sözü. Sadece bir benzetme yani denge için eğer sizin X kadar pozitif enerjiniz varsa eşit kolu terazi gibi düşünürsek pozitif enerjiden farklı ve zıt denge ulaşmasını sağlayacak bir X kadar negatif enerji. Nötr enerji ise kararlı durum enerjisidir. Örnekleme yapmak gerekirse pozitif enerji alkali metal; negatif enerji ise halojenler ve nötr enerjiyi soy gazlara benzetelim. Alkali ve halojenin ulaşmak istediği durum kararlı durum olan soy gazlara benzemektir. Burada bu iki enerjinin pozitif ve negatif olması sadece birbirlerine zıt olduklarını vurgulamak için yapılan bir benzetmeden ibarettir. Yani birleşmeleri birbirlerini yok etmez; sadece tamamlar. Etkileşimleri ise mıknatıslara benzetebilir. Zıt enerjiler birbirini çekerken aynı enerji türleri birbirini iterler. Negatif enerjini iş yapabilme kapasitesi pozitif enerjiyi dengelemektir. Evrenin bigbang den önceki denge durumu içinse bina örneğini verebilirim. Nötr enerji temelken; pozitif enerji kum, negatif enerji ise çimentodur. Bahsettiğim mutlak denge durumu evrenin kavuşmak istediği denge durumudur. Evrenin bigbang den önceki durumu sıfıra yakınsama değeri olarak alınması gerekirdi. Ama sıfır değil. Enerjiler belirli bir alanda toplanmak yerine belirli alan işgal ederek yayılmışlardır. Bilindiği üzere enerjiler durağan değildir. Bigbang ’in oluşumu enerjinin kendi alanından diğer alana sıçraması olarak çok küçük bir olayın geri besleme ile dengenin bozulup dengesizliğin yayılmasıdır. Dengesizlik büyürken yeniden denge kurmaya çalışır evren. Fakat denge küçük sistemlere bölünür. Yani denge kurulmaya çalışırken küçük sistemler arasında ki sürtüşme dengesizliğe yol açar. Sistemler yok olmaya karşı çıkmak için birleşerek büyürler. Her denge oluşumunda evrenin başlangıç durumundaki gibi bozulur. Böylece dengeyi sağlamak için sistemler büyür. Sistemler büyürken hepsi doğal bir seçilime uğrayarak dengesi büyük olan dengesi küçük olanı yapısına katar. Sistemler aslında büyüyerek diğer sistemlerden bağımsız olmak ister. Böylece kaosa karşı koyar. Şöyle düşünmenizi istiyorum büyük sistemler küçük sistemlerin tekrarlı büyümesi olduğu için küçük sistemlerin çok küçük olan açığı; büyük sistemde belirgin olacaktır. Büyük sistemde yeni bir denge elemanı olanı kuvvet doğurur. Zaman hakkında düşüncelerim Einstein in bahsettiği gibi bir boyut olarak düşünmektense sistemin denge açıklığında doğan düzensizlik birimi olarak düşünüyorum. Sistemlerin denge açıklığı ne kadar büyükse düzensizliğe o kadar çabuk kayar bu yüzden zaman bu sistem için daha hızlı akar. Sistem ne kadar dengeli ise sistem için zaman o kadar yavaş akar. Yani her sistem kendi zamanına sahip. Ve sistemi oluşturan küçük parçalarında kendi zamanlarına sahip. Pozitif ve negatif enerji durumları elektromanyetizmayla aynı şeyler degildir. Yukarıda bahsettiğim olguda bahsettiğim gibi sistemler büyüdükçe küçük sistemlerin ufak olan denge açıklığı büyük sistem için koca bir deliğe dönüşür. Yani sistem açıklığı kapatmak istedikçe büyüdüğü için aynı zamanda yeni denge açıklıkları ortaya çıkar. Benim sonucuma gelince bence Einstein uzay zamanı açıklayabildi ama yapısını neyin oluşturduğu kısmı boşluk bırakılmıştır. Yani neydi uzay zamanın kökeni. Sistemlerin neden dengeye ulaşmak istediği? Neden kaotik davrandığı açıklamak için matematiksel denklemlerde ortaya çıkan evrenlerin fiziksel açıdan geçerliliğini sorgulamaktı. Kaynaklara gelince Brian Greene, Gordon Kane,Stephen Hawking,Leonard Suskind ,Alan Guth, Andrei Linde,Sean M. Carroll,Poincare gibi bilim adamlarının kitaplarını ve makalelerini okumakla beraber 2 yıldır Bilim Teknik, Popular Science ,Nature,New Scientist,Scientific American,Arxiv gibi siteleri okumakla beraber var olan tüm belgeselleri izledim diyebilirim. Ve düşüncelerim geliştirmekteyim. İşin sadece matematik denklem kısmını bilmemekteyim diyebilirim. Görüşlerini bekliyor ve düşüncelerinize önem verdiğimi tekrar dile getirmek istiyorum.

laniakea 10 yıl önce 0
0

\" birleşmeleri birbirlerini yok etmez; sadece tamamlar. \" (Enerjiler hk.daki ksımdan alıntı) BU KISIM SİZİN DÜŞÜNCENİZİ EN GÜZEL ÖZETLEYEN VE ANLATAN KISIM BENCE.. Cevabi yazınız için teşekkür ederim. Bir kaç defa daha okuyacağım. Cevap olarak yazabileceğim şey ise; sistemler konusundaki bakış açınızı hala kavrayamadığım olabilir. (Eleştirel olarak konuya değil ama tekniğe dair bir önerim var. Paragrafları kullanın. Birim konular birbiri içine geçiyor. Okurken bağlantıyı kaçırmamak için, konuyu kaçırıyorum.) Diğer yandan esas amacım eleştirmek değil, sizin bakış açınızı anlamak ve faydalanmak. Çünkü kendi evren modelimi güncellemek için sizin ve diğer arkadaşların fikir ve bilgilerinize ihtiyacım var. Bunu tartışma kısmında yapabildiğimize seviniyorum. Aslında devrim gibi bir bakış açısı ve düşünceyle dünyayı sarsmayı çok isterdim. :-) Ama egom sarsılanın daha çok kendisi olacağı için, doğruya giden yola bir taş atmayla yetinmemi tavsiye ediyor. Aslında bu tartışma panosunda en büyük eksikliğimizin, uzman bir fizikçinin ortama katılmaması. Doğru ya da yanlış hükmü vermeden, elindeki bilimsel verilere göre yazdıklarımızdaki sonuçlarla, uyuşan ve uyuşmayan kısımları bilebilsek çok daha verimli sonuçlar çıkartabilirdik. Diğer yandan sizin sistem bakış açınızla ve diğer tartışmacılarında faydalanacağını düşündüğüm bir kavram ile tanıştım. Daha önceden biliyordum ama ciddi gözle ele almamıştım. Yakında onu da sizlerin kullanımı için bir soruyla paylaşacağım. Ama önce doğru soruları bulmalıyım :-)

Burtay Mutlu 10 yıl önce 0