Öncelikle bu güzel düşünce deneyi için tebrik ederim.
Eleştirmek işin kolay yanı olduğu için mümkün olduğunca bu şekilde bir şeyler yazmaktan kaçınacağım. Çünkü çakma bir fizikçi olarak, yazılanları doğrulayabilecek ya da yanlışlayabilecek ehliyette ve bilgi de değilim.
Diğer yandan bu deneyin daha da gelişmesi için, hem de anlayamadığım kısımları için bazı düşüncelerimi ve sorularımı ortaya koyacağım. Sorulara vereceğiniz çoğu cevabı ben göremeyebilirim ama tamamladığınızda çok daha etkili bir varsayımınız olacaktır.
Özet kısmından başlayarak; evrenin okyanus gibi dingin ve mutlak dengeye sahip olabilmesi için en az 2 kuvvetin olması gerektiğini belirtmişsiniz.
Oysa şu an 4 temel kuvvet olduğunu (ispatlı olarak) biliyoruz: Güçlü nükleer kuvvet, Zayıf nükleer kuvvet, Elektromanyetik Kuvvet ve Kütle çekimi
Bunları 2 gruba nasıl indirgediniz?
Eğer evrenin var oluşunda 2 temel kuvvet olduğunu kast ediyorsanız; pozitif enerji, negatif enerji ve sonradan eklediğiniz nötr enerji olarak nitelediğiniz kuvvetler arasında nasıl bir etkileşim ve denge durumu vardı?
nötr enerji bunların birleşimi ise şayet ve salt bu iki enerji var ise; aralarındaki ilişki nasıl oluyorsa, sıfır ile sonuçlanmıyordu?
Ayrıca Enerji, bir sistemin iş yapma kapasitesi olduğuna göre, nötr ve negatif enerjilerin yaptıkları ve yapabilecekleri iş nedir?
Literatür kısmından:
Enerjinin karesinin= kütlenin karesi x ışık hızının 4ncü kuvveti denkleminin köklerinden negatif enerjinin de çıktığını belirtmişsiniz. Formül kinetic enerji hesaplarından türetilmiştir.
Burada aslında 2 tane kök çıktığı halde, ilk varsayımınıza uygun olabilmesi için, işaret yer değiştirme oyunları ile 4 sonuç çıkarmışsınız. Bu konuda size katılmıyorum.
Ama şunu kabul edebilirim. Pozitif veya negatif kütlenin, ışık hızının karesi ile çarpımı her zaman enerjiyi işaret ediyor ve enerjinin bir işareti yok. Enerjiye çevirdiğimiz kütle pozitif ya da negatif de olsa, eşdeğer mutlaktaki kütlelerden, eşdeğer miktarda enerjiler elde edilir.
Yine de tüm bunlardan karanlık maddeyi de işaret eden negatif enerji kısmını anlamadım
Giriş kısmından;
Kaos kuramı, hakkında benzer düşüncelerimiz var. Ancak kaosun evrenin var oluşundaki rolü hakkındaki bakış açılarımız farklı. Büyük kaos nasıl başladı? Simetri kırılması veya kuantum dalgalanması ile dengenin bozulması kısmını bir kenara koyarsak ( bu konu, büyük patlamanın nasıl olduğu sorusu cevaplanmadığı sürece boş bir tartışma çünkü) tamamen homojen ve dingin bir sistemde nasıl kaosa girer?
Burada evrenin büyük patlama öncesi nasıl bir düzende olduğunu ve patlama sonrasında bu düzenin hangi sistemler ve olasılık değişimleri ile dengeyi bozduğunu açıklamanıza eklemeniz gerektiğini düşünüyorum.
(Yazınızda bu daha çok şans eseri ve belirsizmiş gibi gözüküyor. Bu noktada farklı düşündüğümden, bakış açınızı daha geniş aktarmalısınız.)
Zamanın çok kısa bir anında denge çok büyük bir alan yayılmıştı. Zaman geçtikçe kaos çalışmaya başladı ve eksi ile pozitif enerjiler birleşmeye ve yeniden dengeyi sağlamaya çalıştı. Yazmışsınız. En başta zaten denge var ise, daha sonra zaman oluşunca bu denge tekrar nasıl çok büyük bir alana yayılabiliyor? Ve kaos nasıl bir etki ederek çalışıyor?
Yazının devamında negatif ve pozitif enerjinin toplamı ile kütlenin oluştuğunu ifade etmişsiniz. Birbirlerini nötrleyince, sıfır olmaz mıydı? Yoksa kütleler mi sıfır değerinde
Anlayamadım.
Başlangıçtaki mutlak denge konusunda hemfikirim. Oluşan parçacıkların tekrar bu dengeye kavuşmak için birleştiği, bileşikler yaptığı konusunda da hem fikirim. Dengenin bozulmasının düzensizliğe doğru evreni kaydırdığı konusunda da hem fikirim.
Ama sistemin düzene doğru gittikçe, büyüyeceği konusuna katılmıyorum. (Büyüdükçe düzene gidebilir).Hatta düzen artıkça, sistemleri genleşmeye/büyümeye iten sebeplerin azalacağı kanaatindeyim.
Ancak evren genleşip büyüdükçe, içindeki madde ve enerji birbirinden uzaklaştıkça; etkileşimleri azalıp sonunda biteceği için, yani evrendeki tüm madde ve enerjinin evrene dağılması durumunda (ki bu bana göre tüm madde enerjiye dönüşmeden imkansız) yeni bir dengenin oluşacağı fikrine katılıyorum. Ama bu denge durumu, yeni bir düzensizliğe ve var oluşa kaynaklık edecek bir denge olmayacaktır. Daha çok bir ölünün durgunluğu olacaktır.
Evrenin ortalama 2.7 den 0a düşeceğine katılmıyorum. Limiti 0 olan bir fonksiyon olabilir. Mümkün olduğunca sıfıra yakın ama asla sıfır değil. Sürekli genleşen evrenin dinamiği buna izin vermez. İzin veriyorsa, genleşme durmuş demektir, bence
Gelişme Kısmından;
Kaos ile zaman bağlantısını ve ilişkilerini açmanız gerekiyor. Tanımlamadığınız kaos ve zaman nedir? Neyi ifade ediyor? (sizin algılamanıza göre)
Entropi ve zaman ilişkisi çok belirsiz kalmış. Sistemlerin dengeye ulaşması ve zaman ilişkisi çok belirsiz bir tanımlama
Açmalısınız. Örneklemelerle olursa daha iyi olur.
Sistemlerin dengeye kavuşması ile zamanın yavaşlayacağı fikrine katılıyorum. Ama gerekçelerim çok farklı.
Dengesizliğin (kaosun) zamanı yaratması konusunda tamamen farklı düşünceler taşıyorum. Verdiğiniz zaman tanımlamaları, 4ncü boyut olarak zamanı ele almayı nasıl sağlayacak?
Bu konuyu açıklığa kavuşturmalısınız.
Deneysel Kanıtlardan listeledikleriniz için bir lafım yok. Ancak bir şey ekleyeyim.
Madde 4de evrenin başlangıçta ışıktan hızlı büyümesi var
Tam hızı vereyim size; ışığın karesi kadar. Çünkü en baştaki formülde olan
Enerji= kütle x ışık hızının karesi denklemine göre, enerjinin kütleye dönüşmesi için bu hız gerekiyor 
Kuantum ve kütle çekim kısmına gelince:
Gök cisimlerinin taşıdığı bu gizemli pozitif ve negatif enerji olayı tutarlı gelmedi. Sonuçta güneşimiz de dahil tüm güneş sistemi, daha önceki bir ya da birkaç yıldızın artıklarından oluşmuş bir sistem. Yani eski bir bütünün, sonraki dönemde parçalara ayrılmış hali. Nasıl farklı enerjiler içerirler?
Diyelim ki güneş içindeki pozitif ya da negatif enerjiler, dünyayı çekecek kuvveti nasıl bulsun? Sonuçta güneş, hidrojen, helyum ve bunların birleşmesi ile oluşmuş eser miktarda daha ağır elementlerden oluşuyor. Tüm bu elementlerinde pozitif ve negatif elektrik yüklü parçacıkları da atom içinde birbirini dengeleyecek şekilde.
Zaten bu nedenle de elektron kaybedip, iyonlaşan elementler hemen bileşik moleküllere yöneliyor.
Bu nedenle pozitif, negatif ilişkisini kavrayamadım.
Kuantum olayı ise çok daha farklı
Atom altı parçacıkların, uzay-zaman ile olan etkileşimin bir sonucu diye düşünüyorum.
Karadelik, Galaksi ve süper galaksiler konusunda yazabileceğim fazla bir şey yok.
Sonuçlara göre nedenlerimiz çok farklı çünkü. Sormak isteyebileceğim, ilgimi çeken bir bakış açısı yok.
Sizin açıklamalarınızda, bu bakış açınızla desteklendiği için sistemin kendi içinde mantıklı.
Sonuç kısmına gelince;
Katıldığım tek nokta; büyük sistemlerin küçük sistemlerin tekrarı olduğudur. Diğer eklediğiniz yazılar, sizin sonucunuzdan ziyade bu konuda daha önce ifade edilenlerin bir özeti olmuş. Sizin kendi sonucunuzu görmeyi tercih ederim.
Doğa ve Denge kısmına gelince; altına imza atarım. 
Kaynaklara Gelince: 1983-2008 arasında Bilim ve Tekniği düzenli takip ettim. Ama çaptan ciddi anlamda düştüklerini düşünüyorum ve kaynak olarak güvenirlikleri düşük benim için. Çünkü tarafsız, bilimsel bakışlarını kaybettiler.
Başka kaynaklara da göz atmanızı tavsiye ederim.
Saygılarımla
Not: Çakma fizikçi olarak yazdıklarımı sadece bir bakış açısı olarak ele alın. Hatalı olma ihtimalim, sizinkinden ne çok, ne de az
Kendi bakışınızı geliştirin ve paylaşın. Eksiklerinizi tamamlayın. Başkalarının düşüncelerini değerlendirin ama değerini siz belirleyin. Doğruyu bulmanız önemli değil, doğruya doğru giden yola bir taş da sizin koymanız önemli.