0
Işık hızına ulaştığımızda neden zaman duracak kadar yavaşlar ? Bundan ne kadar eminiz ? Zaman , ışık hızında akan bir olgu olmadığı halde neden ışık hızında durması gerekir ?
#ışık hızı
Mr . Nobody 30 Ağustos 2016
0
Peki ya karanlığın hızı ? ( Anti-foton . Zıt Spinli Foton ) Karanlık hıza ulaştığımızda zamana ne olurdu ?
Mr . Nobody 30 Ağustos 2016
0
Tin foil\'in sorusu zaten genel görelilik ve zamanın neden yavaşladığı ile ilgili. Konu güzel cevaplar da aldı neden oradan devam etmiyoruz?
Cemaleddin karakaş 30 Ağustos 2016
0
Bu çok farklı bir soru ondan .
Mr . Nobody 30 Ağustos 2016
0
Şimdi karanlığın hızı kavramını bilmiyorum. Anti foton\'u da ... Zıt spinli foton hakkında bir iki şey okudum ama açıkçası, yazılanları kavrayamadım , bu nedenle yorum üretemiyorum.
Cevaba gelince, daha önce bir diğer arkaşa verdiğim yorum açıklaması ile benzer ama bu sefer daha farklı ve biraz daha derinden...
Zamanı eğer dalgaların arasındaki mesafeye göre tanımılıyorsak, bu dalgaların daha yoğun bir ortama girmesi durumunda kırılması, hızlarının dış gözlemciye göre yavaşlaması gerekiyor.
Bence her kütleli nesneyi bir enerji yığını ola ele alırsak, her nesne kendi başına bir tür evrendir. Daha doğrusu, 2 boyutlu bir zar sicimle (ki zar sicimde bir enerjidir.) kuşatılmıştır. (Bunu bilikurgu flimlerde gördüğümüz, kişisel enerji kalkanları ile oluşan alan gibi tasavvur edebilrsiniz. )
Nesnelerin hızlanması için, onları ivmelendirmek gerekir. Bunun diğer anlamı, onlara enerji yükleriz. Şöyleki , uzay boşluğunda herhangi bir nesneyi mesela 100 kg.lik , ivmelendirdiğimizi düşünelim. Diyelim ki saatte 1000 km hıza kadar ivmelendirdik ve sonra ivmeyi kestik. Şimdi madde miktarına bakarsak bir artış yok. Diğer yandan bu hıza kadar verilen tüm enerji ise hala bu kütle dokusu içinde duruyor. Bu potansiyel ile evrende , herhangi bir şeye çarpmadığı, sürtmediği sürece, sonsuza kadar gider. Bunun anlamı, kütlenin enerji taşımak -aktarmak için mükemmel bir araç da olduğu.
Sicimler açısından bakarsak, Sicimler, onları destekleyen enerji artışı ile sonsuza kadar esneyebilecek ve çok yüksek kuvvetleri barındırabilecek gerilimleri taşıyabilecek yapıdalar.
Şimdi, hareket verdiğimiz bu nesne, yüklendiği bu enerji sayesinde, enerji yoğunluğunu arttırıyor. Bu yoğunluğu artan alanı da, bu nesnenin etrafındaki zar sicim sağlıyor.
Şimdi enerji yoğunluğu artan bu kütlenin, evren dokusu ile olan ilişkisi bize kütle artışı olarak yansıyacak.
Diğer yandan evren dokusunu dalgalandıran ve zaman algısına neden olan dalgalarda, bu kütleden geçecekler. Ancak bu sefer mevcut bulundukları doğal ortamdan daha yoğun bir ortamdan geçtikleri için, sıradan dalgalar gibi unlarda tepki verecek. Yani dalga hızı yavaşlayacak.
https://youtu.be/47bB-ZhGzPY Ancak bu yavaşlama göreceli. Sadece bir dış gözlemci, kendi ortamıyla kıyaslama imkanına sahip olduğu için, kendi ortamındaki dalga hızlarına göre kıyaslayacak.
Böylece kendi ortamında, bir noktadan 2-3 dalga sırasının geçtiğini görürken, gözlemlenen ortamda sadece 1 dalganın aynı mesafeyi aldığını görecek.
https://2.bp.blogspot.com/-7fZgObyxME4/VrSBTU658GI/AAAAAAAADow/XYKSk8dFPJI/s1600/08_08b.jpg (Burada 1.5 kat yavaşlamayı tanımlamaya çalıştım)
İç gözlemci ise, gene dalga aralıklarına göre zamanı ölçtüğü için, bu değişimin farkında olmayacak.
https://3.bp.blogspot.com/-TXOh94Xljx4/VrSBScJjaSI/AAAAAAAADoY/GZK2d8WoPDE/s320/08_04.png
Bu, hızlanan nesne için zamanın yavaşlaması idi.
Işık hızına ulaşan için zamanın durması ise biraz daha karışık. Aynı durumun devam ettiğini ve nesnenin bir şekilde ışı hızına ulaştığını düşünelim. Gerçekte asla olmayacağını bildiğimiz için bu konuda daha hayal gücüne dayalı iki farklı bakışım var.
İlki dopler etkisi...
Nesnemiz gelen dalgaların bir kısmını geçirirken bir kısmınıda yansıtacaktır.
https://3.bp.blogspot.com/-hPV1hdpKVkY/VyhNAYjMgTI/AAAAAAAAD5c/Epl-8w8x5F4C64i-v5MYdYhF_D42TMDcACLcB/s320/Dopplerradar.gif (Her nekadar kaynak dalgalar radardan çıkıyor olsa da, siz bunları EGD -Evrensel Genişleme Dalgaları olarak ve ters kavisli olarak hayal edin. Burada nesnenin maruz kadığı dalgaları yansıtması amaçlanıyor. Bunun için gif yapmaya uğraşamadım).
Hızı artıkça, bu dalgaları sıkıştıracaktır. Sonunda öyle bir hıza ulacaktır ki, artık dalgalar önünde bir bariyer oluşturacaktır. Bu bizim ışık hızı limitimiz, (ya da tam açılmış şemsiyemiz).
https://3.bp.blogspot.com/-T10tscWoEkU/VRFhkmGoenI/AAAAAAAAATc/R0FPsu6yo58/s1600/1503_time_ISIKHIZININYUZDEYETMISBESI.JPG
https://3.bp.blogspot.com/-xWmWhnKCwHQ/VRFhkO1JOvI/AAAAAAAAATY/fM021bYD0xY/s1600/1503_time_ISIKHIZININYUZDEDOKSANSEKIZ-YETMISBES.jpg
https://2.bp.blogspot.com/-lQo1AC7VUEo/VRFhjBtJmBI/AAAAAAAAATM/Wor7GDNspgM/s1600/1503_time_ISIKHIZINDA.JPG
(Canlandırmalar ses dalgaları için olan bir animasyondan ama dalga, dalgadır her durumda.)
Bu durumda yoğunluk o kadar artıyor ki, zamanı tanımlayan dalgalar artık nesnenin ortamından geçemiyor. Hepsi hareket yönünde birikip kalıyor. Çünkü bu yöndeki enerji yoğunluğu geçilemeyek kadar yüksek.
İkinci olası düşüncem ise, (bu biraz daha olası gibi) nesnenin bu basınç ile bu yöndeki uzamsal boyutunu koruyan zar sicim alanının varlığını tamamen kaybetmesi. 2 boyutlu hale dönüşen nesnemiz (bu arada karadeliklerde 2 boyutlu diye biliyorum ama mekanizma farklı) için zaman dalgalarının geçeceği bir alan kalmayışı. 2 boyutlu kütle etkisi ile kalıyor.
https://1.bp.blogspot.com/-cru7QPPX6S4/VrSBSlasWhI/AAAAAAAADoc/qVpZMrR2RQY/s1600/08_06b.png
Her iki bakışta da nesne, ortam dışındaki gözlemciye göre sonsuz kütle olarak algılanıyor. Ancak ilk bakışta nesne kendi varlığını korumayı sürdürme ihtimali var. ikinci bakışta bir karadelik gibi tüm madde enerjiye dönüşüyor. Artık geriye dönüş yok. Ancak bilgisi kaybolmuyor. 3 boyutludan 2 boyutluya dönüşürken, izdüşümleri, bu 2 boyutlu alana kazınıyor. (Sanki 3 boyutlu bir nesnenin 2 boyutlu yazılımı gibi) .
(Bence varsayım yerine tam ve doğru bir sonuç üretebilmek için, önce bir şeyin ışık hızına ulaşması sonra bu hızdan düşmesi lazım. O zaman doğruya yakın olan bakış belki bulunur)
Bu konularda bu sitede daha öncede yazıştık. Onlara da bakmanız faydalı olacaktır.
(Şu arama motoru faydalı olurdu ama, anahtar kelime uygulaması geç geldi.)
(Özellikle katılımcılardan, Mehmet Ali ile Necmi Tüfek\'in cevapları, benimkiler gibi verileri farklı açıdan yorumlayan varsayımlar yerine, bilimsel olarak kabul edilmiş verilere dayanıyordu. Onların ve Emir Karamekik\'in, İhsan karataylı, İshak Sezer Dede\'nin görüşlerinden de faydalandım. )