0

Zaten insanlar eşit değil ki? Niye ayrımcılık olsun?

Hiç Kimseyle Tartışmaz 8 yıl önce 0
0

Benzer çalışmalar 1800\'lü yıllarda yapıldı. Uzantıları 1945\'lere kadar sürdü. Hala da ardılları var. İnsanları ten rengine, kafatası yapısına, vücut yapısına göre sınıflandırmaya çalıştılar. Kökeninde bilimsel meraklar olsa da (insan türü nereden geliyor, gelişti, niye farklı ırklar var, vs.vs.) emperyalist batı girişimciliğinin ve sömürgeciliğinin haklı gerekeçesi olarak kullanılmaya çalışıldı. Daha doğrusu yapılanları, bilimsellik altına saklamak için, bilimsel merak ve araştırmalar suistimal edildi. Böylece Kızılderili topraklarından kovulurken, öldürülürken, Afrikalı köle oldu. Çinli, Hintli sömürüldü. Tek medeniyet olarak Batı Medeniyeti ve bireyleri yüceltildi. Diğer kültürler ve medeniyetlere aynı saygı gösterilmedi. Temelinde, milliyetçilik akımları ile keskinleşen toplumsal aidiyet duygusu ve sanayileşme ile artan kaynak ihtiyacı vardı. Şirketlerin yüksek kâr hırsı ile alde edilen kârlar artarken, batı medeniyetinin toplumsal refah düzeyi arttı. Bu refah, haklılıklarına ve doğruluklarına olan inancı körükledi.Bilimsel verileri özellikle Darwin\'inkileri çarpıtarak, farklı ideolojileri, eğilimleri bilim altına gizlediler. 1945\'de bu eğilimin acı sonuçları tüm dünyaya ağır bir bedel ödetti. (40\'ı savaş nedeniyle toplamda 80 milyon civarı insan kaybı) . Bu tür eğilimlere karşı sert şiddetli önlemler yasalara, uluslararası anlaşmalara girdi. Ancak 200 yıllık bir yaklaşım, toplumsal zihinlerden kolayca kaybolmuyor. Üstelik insanoğlu, acımasız bir varlıktır. Özellikle kaynakların azaldığı, daraldığı dönemlerde hemcinsine karşı da çok acımasızdır. Öncelikle hemcinsini dışlar. Sonra onu kendisiyle eşit görmemeye başlar. Çeşitli sıfatlar yakıştırıp, onunda bunu kabullenmesini (gerekirse zorla, iktidar gücü varsa yasayla) ister. Sonra bazı haklarını kısıtlar. İnsanlar kaynakları daha az kişiyle paylaşamk için, mücadelelerini gruplar içinde sürdürme eğilimi gösterir. Bu kullanılır. İttifaklar kurulur, düşmanlıklar ilan edilir. Birbirilerini, dini ve köken veya ırk gibi nedenlerle tamamen farklı olmakla nitelerler. Bu bir ara amaçtır. Asıl hedef, karşısındaki kişi ya da kişileri \"insan olarak kabul etmemek\", insanımsı haline getirmektir. İnsan bir kere karşısındaki ile empati kurma yollarını ve nedenlerini kaybederse, iş tamamdır. Onun için karşısındaki kişinin, bir tavuktan, koyundan, bitkiden daha fazla anlamı kalmaz. Eğer toplu katliam yapılan yakın geçmiş olaylarını incelerseniz, 20 yıllık komşusunu sırf Boşnak diye nasıl katlettiğini anlamaya çalışırsanız, bunları görürsünüz. Bu yüzden böyle bir çalışma daha önce yapıldı ve sonuçları vardır internette. Olnaın üzerine başka şeyler eklemeyin. Yoksa bu iş Homo imani ve homo atei\'ye kadar devam eder. Sonra homo imani\'lerde kendi aralarında Homo imani suni, Homo imani şi gibi ayrılır. Bu da yetmez bir de bunlara homo imani suni hani gibi eklerde eklenir. Bu iş bitmez... Taa ki tek bir alt tür kalana olsun.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
0

Benzer çalışmalar 1800\'lü yıllarda yapıldı. Uzantıları 1945\'lere kadar sürdü. Hala da ardılları var. İnsanları ten rengine, kafatası yapısına, vücut yapısına göre sınıflandırmaya çalıştılar. Kökeninde bilimsel meraklar olsa da (insan türü nereden geliyor, gelişti, niye farklı ırklar var, vs.vs.) emperyalist batı girişimciliğinin ve sömürgeciliğinin haklı gerekçesi olarak kullanılmaya çalışıldı. Daha doğrusu yapılanları, bilimsellik altına saklamak için, bilimsel merak ve araştırmalar suistimal edildi. Böylece Kızılderili topraklarından kovulurken, öldürülürken, Afrikalı köle oldu. Çinli, Hintli sömürüldü. Tek medeniyet olarak Batı Medeniyeti ve bireyleri yüceltildi. Diğer kültürler ve medeniyetlere aynı saygı gösterilmedi. Temelinde, milliyetçilik akımları ile keskinleşen toplumsal aidiyet duygusu ve sanayileşme ile artan kaynak ihtiyacı vardı. Şirketlerin yüksek kâr hırsı ile elde edilen kârlar artarken, batı medeniyetinin toplumsal refah düzeyi arttı. Bu refah, haklılıklarına ve doğruluklarına olan inancı körükledi.Bilimsel verileri özellikle Darwin\'inkileri çarpıtarak, farklı ideolojileri, eğilimleri bilim altına gizlediler. 1945\'de bu eğilimin acı sonuçları tüm dünyaya ağır bir bedel ödetti. (40\'ı savaş nedeniyle toplamda 80 milyon civarı insan kaybı) . Bu tür eğilimlere karşı sert şiddetli önlemler yasalara, uluslararası anlaşmalara girdi. Ancak 200 yıllık bir yaklaşım, toplumsal zihinlerden kolayca kaybolmuyor. Üstelik insanoğlu, acımasız bir varlıktır. Özellikle kaynakların azaldığı, daraldığı dönemlerde hemcinsine karşı da çok acımasızdır. Öncelikle hemcinsini dışlar. Sonra onu kendisiyle eşit görmemeye başlar. Çeşitli sıfatlar yakıştırıp, onunda bunu kabullenmesini (gerekirse zorla, iktidar gücü varsa yasayla) ister. Sonra bazı haklarını kısıtlar. İnsanlar kaynakları daha az kişiyle paylaşmak için, mücadelelerini gruplar içinde sürdürme eğilimi gösterir. Bu kullanılır. İttifaklar kurulur, düşmanlıklar ilan edilir. Birbirilerini, dini ve köken veya ırk gibi nedenlerle tamamen farklı olmakla nitelerler. Bu bir \"ara amaç\"tır. Asıl hedef, karşısındaki kişi ya da kişileri \"insan olarak kabul etmemek\", insanımsı haline getirmektir. İnsan bir kere karşısındaki ile empati kurma yollarını ve nedenlerini kaybederse, iş tamamdır. Onun için karşısındaki kişinin, bir tavuktan, koyundan, bitkiden daha fazla anlamı kalmaz. Eğer toplu katliam yapılan yakın geçmiş olaylarını incelerseniz, 20 yıllık komşusunu sırf Boşnak diye nasıl katlettiğini anlamaya çalışırsanız, bunları görürsünüz. Bu yüzden böyle bir çalışma daha önce yapıldı ve sonuçları vardır internette. Olanın üzerine başka şeyler eklemeyin. Yoksa bu iş Homo imani ve homo atei\'ye kadar devam eder. Sonra homo imani\'lerde kendi aralarında Homo imani suni, Homo imani şi gibi ayrılır. Bu da yetmez bir de bunlara homo imani suni hani gibi eklerde eklenir. Bu iş bitmez... Taa ki tek bir alt tür kalana olsun.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0