Varlık kavramını ispatlamamız mümkün değil gibi gözüküyor. Varlığa dair tüm bilgimiz 5 duyumuzla sınırlı. Bu 5 duyumuz ile algıladığımız tüm dünyamız duyu organlarımızdan gelen elektrik sinyallerinden ibarettir. Örneğin ışık gözümüzden girip retinaya düştüğünde retina üzerindeki sinirler bu bilgileri elektrik sinyallerine dönüştürerek beyine iletir ve beyin bu bilgilerle bir görüntü oluşturur. İşte bütün dünyamızı böyle görürüz. Gördüğümüz her şey elektrik sinyallerinden oluşmaktadır. Yani güneşe baktığımızda beynimizin içinde ne aydınlanma ne de ısınma olur, beynimiz her zaman karanlıktır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; dış dünya hakkında tüm bilgilerimiz ve bağlantılarımız elektrik sinyalleri ile oluşmaktadır. Beynimiz dış dünyayı beynimizin içinde yaratır. Örneğin rüyalarımızda beynimiz bir dünya yaratır ve uyanana kadar bu dünyayı gerçek dünyadan ayırmamız imkansızdır. Demek ki 5 duyumuza fazla güvenmemeliymişiz, yani dış dünyayı 5 duyumuz ile aldılamak dışarıda gerçekten bir dünya olduğu anlamına gelmiyormuş. Matrix filmindeki dünya da böyle bir dünyaydı. Filmde kafalarının arkasından soktukları cihaz beyine yapay sinyaller göndererek insanlara farklı bir dünyada yaşıyormuş izlenimi yaratıyordu. İnsanlar dünyada yaşadıklarını düşünürken aslında kapsüllerin içinde uyuyorlardı ve robotlar insanların ürettiği ısı enerjisini kullanıyordu. Bu çok fantastik bir şeymiş gibi gözükse de gerçek olma ihtimali de yok değil.
Yani işin açıkçası, varlığın var olduğunu ispatlayacak hiç bir delilimiz olmadığı gibi, varlığın olmadığını düşündüren bazı deneyler vardır ki bunlara henüz bir açıklama getirilmiş değildir.