http://www.fizikist.com/evren-bir-hologram-olabilir-mi http://www.fizikist.com/evrenin-olusumuna-ait-ilk-simulasyon/ http://www.fizikist.com/profil/6729303325/

ben daha çok sizlerin düşüncenizi merak ediyorum

ben daha çok sizlerin düşüncenizi merak ediyorum internette araştırdım zaten konuyu

Holografik evren konusunda bir şey diyemeyeceğim fakat simülasyon evrende yaşıyor olmamız ihtimali oldukça yüksek. Hepimiz rüya görüyoruz. Rüyalar beynimizin bize yaratmış olduğu simülasyonlardır. Rüyalarımızı gerçekten ayırt etmek imkansızsa eğer şu anda bir gerçeklikte yaşıyor olduğumuzdan nasıl emin olabiliriz? Görme, duyma, koklama, tat alma ve dokunma hisleri yani 5 duyumuzla algıladığımız her şey tamamen elektrik sinyallerinin beynimizde oluşturduğu gerçeklik hissinden ibaret. Güneşe doğru baktığımızı farzedelim, çok yüksek bir ışık kaynağına bakıyoruz. fakat beynimizin içindeki görme merkezi kapkara. Sesleri duyuyoruz fakat beynimizin içi çok sessiz. Beynimizi çıkarıp bir bilgisayara bağlasalar ve bu sinyalleri beynimize elektronik olarak gönderselerdi biz bu farkı algılayabilir miydik?

Çok fazla ayrıntı ve veri var işlenmesi gereken... Tüm evreni ele alırsak daha da büyük bir rakam. Üstelik sadece gözle görülebiir düzeyde değil, atom altı düzeyde de ayrıntıların düzenlenmesi lazım. ................ Belki gözlemci, gözlem yapana kadar o ayrıntılar düzenlenmiyor olabilir. Yani gökyüzünde gördüğümüz tüm yıldızlar, biz onlara bakıp inceleyene kadar orada olmayabilirler. Ya da biz onları incelerken, ayrıntılar bizim bireysel yazılımızdaki atıl kapasiteden faydalanıyor da olabilir. Olasılıklar ve varyasyonlar çok fazla... Ama mantık olarak, evrendeki her şey sürekli denge halinde, kritik denge-mükemmel denge ile kaos yan yana, bu sürekli değişimin anahtarı, oluşturucusu... Ve tamamı optimum verimlilik düzeyine göre yapılanmış. İster canlı olsun (en iyi fizyolojik verime optimum düzeyde, beslenme, üreme, hareket ,vs ile sağlarken)ister cansız olsun (sürekli en verimli noktada dengede olan yörüngeler, atomlar arası ilişkiler, bileişkler, moleküller, vs) oluyor.... _________________.... Tüm kaynakların en optimum düzeyde kullanılmasına dayalı koca bir sistemi holografik olarak kurmak , pek de optimum bir verimliliği ifade etmiyor bana..... Kaynak, veri ve enerji kaybı... Aynı sonuçları daha az kaynakla almak mümkün olduğu halde... Yani holografik bir evren, ciddi bir kaynak kaybı ve evrenin varoluş doğasına hiç uygun gelmeyen bir mantık bana göre...

Bazı fizikçiler, holografik evreni daha üst boyutların 3 boyuta yansıması olarak ele alıyor. Yani bizler mesela 5,6ncı boyutlardaki bir yaşamı , 3+1 boyutlu olarak algılayan varlıklarız. Bu biraz daha makul, boyutlar sadece enerjinin titreşim -hareket alanı olması nedeniyle mümkün. Üstelik hepsi aynı evrende içiçe... Yani 3+1 boyutlu olarak algıladığımız evren aynı zamanda 10+1 boyutlu evrenle aynı, sadce alt küme, üst küme hikayesi... Algılarımıza rağmen aslında 10 boytlu varlıklarda olabiliriz. Ama bu holograma girmiyor. Sadece bilincin algıyabileceği bilgiyi işleyebilme düzeyi ile ilgili... Yine de bana makul gelmiyor.

Çünkü evren çok basit ve sade bir yapıdan, çok basit ve sade kurallarla oluşmuş... Boyutlar konusunun da çok sade ve basit olması gerekiyor. Evren bir şibumi'dir. (Trevanian'ın kitabını değil, kitabın tanımlamak istediği kavramı kast ediyorum) Holograik evren ise çok karmaşık ve ayarlamalı... Evrenin özüne uymuyor, bence...

Rüyaların, beynin günlük olarak aldığı verileri; işleme, sınıflandırma ve gereksizleri ayıklandırma süreci olarak biliyorum. .......................................Yani gün içinde bir kadın ayakkabısında gördüğümüz yapay deri ile akşam seyretiğimiz flimdeki uzay gemisi birleşerek, rüyanızda godzilla olabilir. .......................................................Günlük verileri işleme süreci, düşünme ve algı yolları ile aynı yolları ve sinir hücelerini kullandıkları için, rüya ile gerçek arasındaki ayrım, bilinç için çoğu zaman sorunlu olabiliyor. Çünkü duygu merkezleri aldığı verilere göre çalışıyor, rüya mı gerçek mi olduğuna bakmıyor ve hormonları salgılatıyor. ................. Bence, kişinin rüya da mı yoksa gerçek mi olduğunu algılayabilmesi için yüksek bir bilinç ve algılama gerekiyor. Yani gördüğümüz şeyin mantıklı olmadığını kavrayacak kadar bilgiyi, hafıza depolarından çıkartıp işlemek gerekiyor. Oysa rüyalarda günlük derlenen bilgiler depolanmaya da alınıyor, hazırlanıyor. Yani süreç ters yönlü... Bu nedenle gerçeklikle bağı kuramıyoruz...

Gerçeklik algısı gerçekten tartışılması gereken bir konu. Bir şeyin gerçek olduğunu ya da yaşıyor olduğumuzu ispatlamamız mümkün değil. Karadeliklerin olay ufkunda geçmişimizin şimdimizin ve geleceğimizin yazılı olabileceği (alınyazımız gibi bişey) hakkında bir yazı okumuştum. Zaman kavramı zaten tartışmalı ve içinde bir çok paradoksu barındıran bir konu. Zamanın aslında var olmadığı ve karadeliğin olay ufkunda üst üste yazılı olan bu "anları" beynimiz birleştirerek zaman kavramını oluşturuyor olabilir. Holografik evren ya da similasyon olasılıklarının yüksek olduğunu düşünüyorum ama bir similasyonda yaşıyorsak bile bu similasyonu oluşturan kimler ve onlar da bir similasyonda yaşayıp yaşamadıklarını nasıl bilebilirler. Bunlar çok uç ve anlaşılması imkansız konular ama yaşadığım dünyanın gerçek olup olmadığını bilmemem, kendimin gerçekliğimden emin olmamam herşeyi anlamsız kılıyor.

Evet bana göre gerçek diye bir şey yoktur. Matrix film buna kanıt niteliğindedir.

Atomların çok büyük kısmının boşluk olduğunu düşünürsek aslında tüm evrenin koca bi boşluk olduğunu anlayabiliriz. Yani evren dediğimiz şey aslında beynimizdeki ışık kırılmalarından ibaret olduğunu düşünüyorum.

Tam olarak anlayamadım neden ışık kırılmalarından ibaret olsun ki?

Allah yaratmış .

ciddiye almayın :D şaka olsun diye yazdım. dinde teoridir aslında. herkes öldüğünde bu teorinin gerçek olup olmadığını görücek .