Mars'ta su bulunması başka bir gezegende hayatın mümkün olduğu fikrini akla getirse de Gama ışınları buna engel değil midir? Ya da böyle bir durumda canlılar hep koruyucu bir katmanla mı yaşayacak?
Öncelikle, su ile ilgili sorunuza cevaplamak istiyorum:
öncelikle, su ile ilgili sorunuzu cevaplamak istiyorum: Mars'ta su bulunması ve Mars'ın bize yakın bir gezegen olması, orada yaşama fikrini güçlendiriyor ancak çoğu insanın gözden kaçırdığı birtakım şeyler var: Mars'taki ortalama hava basıncı 600 pascal. Dünya'daki ise 101.300 pascal. Yani Mars'ın atmosferi Dünya'nın atmosferinin %0,06'sı yoğunluğunda, ki bu da Güneş'ten gelen ışığın çok daha az katmandan geçerek doğrudan yeryüzüne ulaşması anlamına gelir. Mars'ta su bulunmasının en güzel yanı artık bitki yetiştirebileceğimizi düşünebilmemizdi. Ancak bu sıcaklık, yetiştireceğimiz bitkilerin (su kaynağının içinde olsa bile) saatler içinde kuruyarak yok olacağını gösteriyor.
Ayrıca, atmosferin inceliğinin yanında çok büyük bir sorunla daha karşılaşmaktayız: Dünya'nın sıvı demir-nikel dış çekirdeği, döndükçe elektrik akımı üretmektedir. Ve bu da çok güçlü bir akı olduğundan Dünya'nın çevresinde bizi "güneş rüzgarları" ve "ultraviyole ışınları" ndan korumaktadır. Mars da milyarlarca yıl önce böyleydi. Hatta bazı büyük okyanuslar bile barındırıyordu! Ancak, uzayda her şeyin bir sonu vardır. Mars'ın çekirdeği yavaşlamaya ve soğumaya başladı. Ki bu da manyetik alan etkisini çok önemli bir oranda azalttı. Mars'ın kızıl görünümünün nedeni bu süreçte maruz kaldığı güneş fırtınalarıdır. Bilim insanları, yapay bir manyetik alan oluşturmayı düşünseler de günümüz koşulları için bu bir hayalden öteye gidememiştir. Sonuç olarak, Dünya gerçekten çok özel bir gezegen ve güneş sistemimizdeki başka bir gezegende bu denli kaliteli bir yaşam süremeyeceğimiz kanaatindeyim. Eğer Dünya hakkında meraklıysanız "SIRA DIŞI BİR KAYA" belgeselini izlemeniz öneririm.
![Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]](https://fizikist.com/uploads/img/uzay-calismalarinin-onemi.jpg "Uzay Çalışmalarının Önemi - Süleyman Fişek [Röportaj]")