Maddeyi madde yapan ışık değildir, ışık bir madde de değildir, ışık olmazsa madde yine olur fakat karanlık olacağı için göremezsin. Karanlık bir sokakta yürürken göremediğin kaldırım taşlarını ele al mesela. Ayrica daha guzel sorulara vakit ayırabilirsin ya da daha önce yazılmış beyin fırtınalarına göz gezdirebilirsin.

madde var olduğu sürece ışıkta var olur ama çünkü her madde enerjisiyle orantılı olarak ışık yayar eğer enerjisi yüksekse örneğin demiri ısıtırsak sarı ışık yayar normal halde ise kızıl ötesi yayar

Madde (Kütle)=Enerji değil mi? Foton (Işık parçacığı) enerji değil mi? Hepsi aynı şeyin değişik görünümleri.

Usta kaçırdığın bir nokta var, foton madde değil

O zaman fotonun ne olduğunu sen söyleyebilir misin? ( Durgun kütlesi olmayan .................? )

Karadeliklerinde hacmi yok ama kütlesi var ... Daha temel soru (bir koanla değil, direk bir cevap olarak) Kütle nedir? (Yoğunlaşmış enerji ise, enerji nedir?) vs.vs... Higgs bozonu için bir şey diyemem ama karanlık madde dediğimiz şey, kütle olan her yerde bolca..Olmayan yerde de tek tük var. BENCE; Aslında direk karanlık madde diye bir unsur yok. Kuantum alanlarındaki dalgalanmalar sırasında, bir kaç dalganın çakıştığı tepe noktalarında yoğunlaşmış, kısa ömürlü -sanal parçacıklar gibi gözüküyorlar. Bu kısa ömürlerinde ışık ile etkileşime girme fırsatları olmuyor. Diğer yandan toplam kütle oranları (çevresinde oluştukları kütlelere göre) değişmiyor. Çünkü burada dağılırken, orada, şurada yeni bir ane oluşuyor. Bir bakıma dolanıklık gibi bir şey. Ya da her tarafı kapalı bir kutuyu salladığınız zaman, içindeki misketlerin konumlarını bilmeye çalışmanız gibi.... :-) Foton tek yönlü ve boyutlu, evrenin temel enerji iletim-taşıma araçlarından biridir. Frekansı ile yüklenebildiği enerjiyi taşıyor ama bu fotonun taşıyıcı özelliğini değiştirmiyor. enerjiyi boşaltınca en fazla frekansı, titreşimi değişiyor. (Ama ne hikmetse, ona bu muazzam hızı veren yapının enerjisinde bir değişme olmuyor. Çünkü....???)

Zihni Ateş, sanırım foton konusunu başka bir şeyle karıştırıyorsun. Fotonların durgun kütleleri sıfır olan parçacıklar olduğunu Einstein ispatlayalı sanırım yüz yıl falan olmuştur.

Erkan bey, karadeliklerin bir olay ufku var. İçlerine yeni madde düşünce bu olay ufku genişler. Yani bir hacmi var. Karanlık maddenin ne olduğu bilinmiyor. Bu yüzden her türlü yorum yapılabilir. Sadece evrenimizdeki görünen maddenin otuz katı kadar olması gerektiği hesaplanmış durumda.

Merhaba, Olay ufku bir yüzey, bir alan. Aldığı şekil, boş uzaydan dolayı 3 boyutlu gibi. ama daha çok bir huninin iç yüzeyi. Dış yüzeyi yok. Daha doğrusu görülmüyor. Sanırım karadelikler, açık zar sicimler (brane) şeklinde, evren dokusuna tutunmuş yapılar. (Bu durumda evrenin de kapalı bir zar olması gerekiyor.) Düşen madde ile alanın genişlemesi, maddenin 3 uzamsal boyutundan birini kaybetmesiyle olabilir bu durumda. 2 boyutlu bir yapıya dönüşüp, bir alana dönüşüyor ve bilgisi de bu zara dahil oluyor. Tabii bunların hepis bence... Birer varsayım. Çıkarım. Kanıtlayacak/yanlışlayacak kadar bilgim de yok. Son ispatlanan \"kütleçekim dalgalarının varlığı\" ilgili yazılarda, incelenen 2 karadeliğin (çok kısa sürede) 3 güneş kütlesi kadar enerjiyi kütleçekim dalgaları olarak yaydıkları yazılmıştı. Bu dalgaların üstüste geldikleri noktalarda nasıl bir oluşum olabilir? Merak ediyorum.

Merhaba erkan bey. Bilinmeyen konularda elbette herkesin fikri sadece birer varsayım olmak zorunda. Ancak daha başka yan konularla elde edilmiş veriler bazen yol gösterici olabiliyor. Zar (Son sicim kuramındaki (M) Membran) teorisinde zaten gravitonlar hariç diğer tüm sicimler zara bağlı olmak zorundadırlar. Sicimler de çok fazla enerji yüklendiğinde uzayabilen yapılardır. Tamam, iki boyutludurlar ama uzayabilirler. Yani bir şekilde bilgiyi muhafaza etmek için plank boyutunda da olsa hacim gerekir. Ben de kendi şahsi fikrimi söyleyebilirim. Bence kara deliklerde yoğunlaşan enerji bir şekilde diğer kapalı boyutlara sızıyor olabilir. Uzayın dokusunun yırtılmaması için öyle olmalı diye düşünüyorum. Çarpışma nedeniyle serbest kalan kütle çekim dalgaları uzayda bir müddet dolaşacaklar, rastladıkları kütlesel yapılara sızacaklar ve o ortamdaki kütle çekim gücünü bir miktar arttıracaklardır bence. Yani bize de uğrarlarsa bir kaç gram daha ağır olacağız demektir.

Gene üzerinde çalışılacak ve düşünülecek (araştırılacak) şeyler yazmışsınız... :-) Hacim kavramını farklı algılıyoruz gibi geldi. Bana göre 3 uzamsal boyutta titreşim oluşturduğu bir alan... Hani internetteki boyutları gösteren bir video var: 2 tanesi yüzeyi kesiştiriyor. 3 boyut elde ediyor. Bunun gibi... Yoğunlaşan enerjinin diğer boyutlara sızması konusundaki fikirlerinizi açarsanız çok sevinirim...

Gene üzerinde çalışılacak ve düşünülecek (araştırılacak) şeyler yazmışsınız... :-) Hacim kavramını farklı algılıyoruz gibi geldi. Bana göre 3 uzamsal boyutta titreşim oluşturduğu bir alan... Hani internetteki boyutları gösteren bir video var: 2 tanesi yüzeyi kesiştiriyor. 3 boyut elde ediyor. Bunun gibi... Yani bilginin korunması için 2 boyut yeterli... Mesela ; (0, 1) şeklinde, dalga uzunluğuna göre bilgi depolanabilir. (Ya da elektromanyetik dalgalar gibi birbirini dik kesen iki dalganın bir bileşkesi ile de... Ama varsayım bunlar tabii... Eksik bilgim ve bakış açım çok :-( Yoğunlaşan enerjinin diğer boyutlara sızması konusundaki fikirlerinizi açarsanız çok sevinirim...

İnternetteki şeylere çok fazla itibar etmiyorum. Bazen farklı şeyleri karıştırıyoruz gibi. Sizin bahsettiğiniz sicim boyutlarını gösteren bir şey olsa gerek. Şöyle; Sicimlerin parçacıkları temsil edebileceği ortaya çıktıktan sonra, her bir parçacık için bir titreşim yönü gerekti. İki boyutta titreşen bir sicim sadece bir parçacığı temsil edebilir. Bu yüzden ilave boyutlar gerekli oldu. Onun için sicim kuramı çok boyutludur. Sanırım sizin söylediğiniz, sicimlerin kombinasyonlarla yapılar oluşturmasıdır. Bilginin korunması bence farklı bir şey. Bilgi (Bit) bayt dediğimiz en küçük birimler halinde depolanabilir. Bir bit bir tek bilgidir,(açık, kapalı, sıfır, bir) gibi. Bilgisayarlar böyle çalışır. Evren de aynı olsa gerek. Ancak kuantum düzeyinde dalga fonksiyonu nedeniyle olay farklılaşıyor. Bir kuantum bilgisayarda bir bit her iki bilgiyi birden temsil eder. Bu yüzden depolama kapasitesi bizim normal bilgisayarlara nazaran çok ama çok fazladır. Minicik bir kuantum bilgisayar tüm evrenin bilgisini işleyebilir ve geriye de çok boş yer kalır. Şimdi bu açıdan bakarsak bir karadelik çok fazla bilgiyi muhafaza edebilir ama yine de bir yüzey gerekir. İki boyutlu bir yüzey kendi üzerine kıvrılabilir. (Bence karadelik böyle bir şey) O zaman hacimsel bir alanı da olur sanki...

Son cümlenizle aynı fikirdeyim. Kuantum bilgisayarların bu yüksek işlem kapasitesine rağmen, doğru sonuç üretmede aynı verimlilikte olmadığını okuduydum bir yerlerde... Bu işin uzmanına göre ilke sayılacak yaklaşımıma göre, kuantum alanları: olasılıklar kümesinin en güçlü olasılıklarının çevresinde biçimleniyor. Ancak girdiler de aynı zamanda başka olasılıkların en güçlüsü oluyor. Bir bakıma (tersten ) ordu gibi. 10\'a kişilik gruplardan bir karar verici, 10\'a karar vericilerden, bir üst karar verici, .... En son ortaya çıkan sonuç altında aslında katmanlı bir olasılıklar zinciri var... (Veya borsalarda da benzer sonuçlar üretilebilir. Biz akşamları en son durumu öğreniyoruz. Oysa o bir çok değişkene bağlı, trendi belli olsa bile kesin olmayan bir eğime sahip.) Tabii bu da bir varsayım. Kuantum bilgisayarlarında, hata çıktığını öğrenince, Niye ? diye sorduğumda ürettiğim.