Hayatımızın herhangi bir döneminde Einstein ve onun tarafından geliştirilen genel görelilik kuramını duymuşuzdur. Bu kuramın fizik ve içinde yaşadığımız evreni anlamak için ne kadar önemli olduğunun farkındayız, ama bu kuram hakkında ne kadar bilgiye sahibiz ya da daha doğrusu anlayabildik mi? Bu sorulara evet cevabını vermek oldukça zor. Bunun birçok sebebi olabilir, ama kuramın soyut bir temele dayanması bunun önündeki en büyük etmen, kanaatimce. O halde bu yazımızda genel Görelilik kuramından ve günlük yaşamdan, yani gözlemlenebilir evrenden örneklerle anlamaya çalışacağız.
GENEL GÖRELİLİK TARİHÇESİ ?
Genel görelilik kuramı, Albert Einstein tarafından geliştirilen ve yerçekimi kuvvetini, uzay-zamanın bükülmesiyle açıklayan bir fizik kuramıdır. Bu kuram, evrenin büyük ölçekli yapısını ve davranışını anlamak için temel bir çerçeve sağlar.
1905 yılında, Einstein özel görelilik kuramını geliştirdi. Bu kuram, ışık hızının evrenin her yerinde aynı olduğunu ve zaman ve uzayın göreceli olduğunu öne sürüyordu. 1915'te kuramın ilk taslağı yayınlandı ancak bu yayınlanan taslakta matematiksel olarak eksiklikler vardı. Bunun üzerine 1 sene sonra yani 1916'da kuramın nihai versiyonunu yayınladı. Yayınlanan bu versiyonun matematiksel eksiklikleri giderilmiş dahası birçok gözlemsel kanıtla desteklenmişti.Bu kuram sadece Einstein tarafından bulundu ve geliştirildi demek doğru değil elbette bu kuramın en önemli ismi ancak bu kuramın gelişiminde birçok önemli isim var başta Edwin Hubble, Arthur Eddington, Henri Poincáre gibi önemli bilim insanları bu kuramın bazı noktalarında önemli katkılar sağlamışlardır.
GENEL GÖRELİLİK KURAMININ SONUÇLARI
Genel görelilik kuramı evreni, doğanın temel yasalarını , uzay-zaman kavramını, kara deliklerin oluşumunu ve daha bir çok özel durumu anlamamızı sağlamıştır. Bu kuram bazı önemli durumları açıklamamiza olanak sağlamıştır. Birkaç önemli sonuçlarından bahsedecek olursak;
- Güneşin yerçekimi, dünya'nın yörüngesini eliptik bir şekle dönüştürmesi
- Kara deliklerin oluşumu
- Yer Çekimi dalgalarının oluşumu
Yukarıdaki sonuçlara bakarsak çok önemli soruların cevaplarını bu kuram sayesinde cevaplamış olduk.
GENEL GÖRELİLİK VE ZAMAN ALGISI
Yazımın son kısmına gelirken bu kuramın bence en enteresan ve beni etkileyen tarafı zaman kavramını açıklıyor olması bu kurama göre; zamanda tıpkı uzay gibi görecelidir. Bir gözlemcinin zaman algısı, o gözlemcinin uzay ve zamandaki konumuna ve hareketine bağlıdır. Burada ikiz örneği vermek doğru olacak herhalde; iki tane ikiz olduğunu varsayalım bunlar aynı yaşta biri dünyada bırakılıyor diğeri ise ışık hızında hareket eden bir uzay aracı ile 20 yıllık bir yolculuk yapıyor bu iki ikiz kardeş 20 yıl sonra bir araya geldiğinde ışık hızında hareket eden kardeş dünyada kalan kalan kardeşten çok daha genç dünyadaki kardeş ise diğer kardeşe göre daha yaşlı olacaktır. İşte bu örnektende anlaşılacağı gibi ışık hızına ulaşırsanız zaman yavaşlar tabi bu özel göreliliğe göre böyle peki şu soruyu sorarsak kütlesi olan bir cisim ışık hızına ulaşabilir mi? Şu anki bilgilerimizle bu mümkün görünmüyor. (Foton demeyin, fotonlar kütlesiz.)
0 yorum