Şahsi görüşüm olarak entropi konusunu paylaşmak istedim. Referansımız yok. Sadece düşünmek içindir...
Hikayemize evimizdeki dağınık bir odadan başlayabiliriz.
Odamız biraz özensiz davrandığımız için dağınık, düzensiz bir durum almış. Biz onu gerektiği zaman düzenli hale getiririz. Tabii çoğunlukla bunu annemiz, evliysek ve erkeksek eşimiz düzenler, kadınlar zaten eşlerine böyle işleri bırakamazlar. Neyse, odamızı düzenli bir hale getirdik ama bunu yaparken bir miktar enerji harcadık. Ama evimizde daha başka odalar, mutfak banyo gibi bölümler de var. Sonuçta biz evimizi düzenli tutmak için devamlı olarak belirli bir enerji harcamak zorunda kalırız.
Mahallede bizimki gibi yüzlerce ev var. Şehirde pek çok mahalle var. Ülkede pek çok şehir var, ve sonuçta dünyada pek çok ülke var. Güneş sisteminde gezegenler, uydular, gezinen pek çok cisim var. Sonuçta güneşin kendisi var. Yani, bütün olarak güneş sisteminin devamlı olarak harcadığı toplam bir enerji miktarı var. Güneşimiz samanyolu gökadasındaki yaklaşık 200 milyardan fazla yıldızdan sadece biri. Evrenin bütününde ise samanyolu gibi yaklaşık 400 milyar gökada (galaksi) var.
Şimdi biz kendimizi biraz önemli görürüz ya, aslında hiç de önemli değiliz. Bizim harcadığımız enerji tamamen güneşimizin bize gönderdiği enerjiden ibarettir. Bunu direk güneş ışığından elde edebiliriz, ya da daha önce depolanmış güneş enerjisi olan, kömür, petrol ve fosil yakıtlardan elde ederiz. Şimdi bu harcanan enerji güneşimizin saçtığı toplam enerjinin kaçta kaçı olabilir? Kabaca kafadan atarsak trilyonda biridir diyebiliriz. Evrende bizimki gibi trilyonlarca güneş olduğunu düşünürsek harcadığımız enerjinin aslında çok minik bile olsa evren genelinde hesaba katmaya değer bir etkisi bile olmadığını kabul etmek zorunda kalırız.
Elbette hesap burada bitmez. Çünkü bizim harcadık dediğimiz enerji bizce kayıp gibi görünür ama güneş sisteminin içinde yine kullanılabilecek türde bir enerjidir. Sistemde yok olup sönümlenmesi bizden çıktıktan sonra da pek çok aşamadan geçmesini gerektirir. Çünkü dünya da dahil tüm gök cisimleri (mutlak sıfırın üzerindeki ısı derecesinde bulunan tüm cisimler) dışarıya ışıma yaparlar. Yani güneşi gördüklerinde aldıkları ısıyı güneşi görmedikleri zaman uzaya aktarırlar. Termodinamiğin sıfırıncı yasası bunu gerektirir. Isı her zaman sıcak olandan soğuk olana doğru hareket eder. Sonuçta evrenin ısısı evren dışına bir miktar sızmak zorundadır. Ya da diğer bir deyişle mevcut hareket enerjisi zamanla sönümlenmek durumundadır.
Söylemek istediğim; bizim evimizin entropisi, şehrin entropisi diye özelleştirdiğimiz entropi kavramı aslında gerçek entropi değildir. Gerçek entropi; evrenin toplam olarak kaybettiği enerjinin (ısının) miktarıdır. Bu ısı kaybı entropi tanımını tam olarak izah eder. Der ki; Bir sistem kapalı bile olsa zamanla düzensizliği artmak zorundadır. Yani ısı kaybetmek zorundadır. Bu ısı kaybı terimi size ters bir durummuş gibi geliyorsa şöyle bir izahat yolu da var.
Evren başlarken sıfır entropi durumunda olduğu kabul edilir. Bu başlangıç aslında en yüksek ısı derecesi anlamındadır. Zamanla ısı azalır ve entropi artar. Yani yüksek ısı az entropi, düşük ısı büyük entropi anlamındadır.
Şimdi, evrenin ısı kaybı yaşadığı bizzat entropi kavramı olarak kabul edilmiş bir durum oluyor. Bu da evren dışının, evrenin ısısından daha az bir derecede olduğunu gösteriyor. Bu da zaten mutlak sıfırın altında yani "eksi" enerji değerinde olduğu anlamına geliyor. (Bu konu çok kolay hazmedilecek bir konu değildir ama insan biraz düşünüp kafa yorunca bunu kabul etmekten başka bir çare kalmıyor. Yani sonuçta evren dışı eksi enerji ve eksi kelvin düzeyinde bir ortamdır diyebiliyorum ben. (Burası işin sos kısmı oluyor)
Asıl konuya dönersek; Biz her ne kadar entropi hesabı olarak yüksek rakamlar elde etsek de aslında evrenin entropisi çok az miktarda artar. Yani entropi konusu öyle gösterildiği gibi çok etkili bir konu değildir. Entropi yüzünden maksimum düzensizlik durumu olması için trilyonlarca yıl gerekir. Telaş etmek gerekmez yani...