-1

Uzayın kendisi nasıl bir yapıdır?

Necmi Tüfek 7 yıl önce 43
-1

Merhaba Burtay Bey. Bazı konularda fikirlerimizin örtüşüyor olması çok doğal. Çünkü evrenin iç basıncı konusunu siz ortaya atmadan önce ben önemsemiyordum. O sıralarda evrenin tamamen açık olduğunu düşünüyordum. Yani çalışmanın o kısmı sizin eseriniz. Ama enerjinin eksi değerlere inebildiğini anladığımdan beri bu negatif enerjili dış evren fikri oluştu. Bana çok mantıklı geliyor. Bu sayede enerji hep var oluyor, bir döngü yaratıyor. Evrenin dışının eksi enerjili olması yeni evrenler yaratılmasını çok kolaylaştırıyor. Çünkü \"entropi\" orada da çalışıyor ve bizdekinin tersine düzensizliğin değil, düzenin yani enerjinin göreceli sıfırlanıp etkisizleşmesini değil aksine çoğalıp etkili olmasını, yüksek enerji alanları oluşmasını sağlıyor. Zaman için düşüncem hala aynı. Zaman olması için uzay gerekir. Bu uzay dediğim şey de parçacıklar arasındaki sabit mesafe. Uzay parçacıklarının 120 sıfırlı küçüklüğü bizim tanımladığımız parçalara benzememesi gerektiğini düşündürdü. Kütle çekimden başka bir şeyle etkileşmeyen bu parçacıklar belki de kuarkların daha da alt düzeyindeki daha da kesirli değerler taşıyan kuarklardır. Çünkü onlar her yönde aynı etkiyi paylaşmalılar. Aralarındaki mesafe sabit olmalı. Bu sayede tüm evrendeki maddi yapılar aynı zaman anlayışında olabilirler. Tabii çalışmanın bu kısmı biraz daha varsayıma dayalı. Ama şimdilik idare ediyor...

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

\"Enerjinin eksi değerlere inebilmesi\"... Sanırım düşüncelerimizde farklı olan nokta buradaki bakış açısından kaynaklanıyor. Başka bir yazınızda, sanal sayılardan bahsetmiştiniz. Bende bahsetmiştim (Farklı kavramlarda belki ama,) kavramları tanımlarken bu sanal sayılara ihtiyaç duymuştuk. Sanırım sizinde başlangıç noktanız bu yaklaşımlardan başlamıştır. \"Bildiğimiz ve var oluş ve olmayış üzerine dayalı evren modelinde sanal sayıların yeri ne?\" Diye düşündüm. Sizin evren ve ilişkilerini tanımlamanız bana göre, daha fazla güncel ve geçerli olan fizik kanunlarını ve bilgilerini içeriyor. Yani evreni daha çok parçacık temelli güncel fizik üzerinde algılıyorsunuz gibi geliyor. (Bu yüzden de yazdıklarınız bilimsel açıdan benimkilerden çok daha dolu ve verimli ...) Ancak biliyoruz ki, günümüz fiziği her soruyu cevaplayamıyor. Bence bunun altında yatan temel neden, bakış açısı... Batı kültürü tüm mantık sistemini, \"0\" (Sıfır) ve \"1\" üzerine kurmuş. Yani varlık ve yokluk üzerine. Aradaki olasılıkları da yüzde oranları ile hesaplamaya dahil etmiş. Eğer bu mantık sistemine sanal sayıları dahil edersek ??? O zaman mantık sistemimizi değiştirmek gerekiyor. (-1) , (0) ve (1) ... Bu mantık sisteminde sıfır (0) denge, eşitlik noktası oluyor. Bizim yokluk- hiçlik olarak tanımladığımız bu noktayı, bir eşitliğin denge noktası olarak ele alırsak , sanal sayılar yani eksi değerlerde uygulanabilir bir gerçeklik kazanıyor. Sıfır noktası, içinde çeşitli potansiyeller barındıran bir nokta oluyor. Ki biliyorsunuzdur sanırım, matematikte, \"sonsuz adet sıfır\" vardır. (Böylece bu kavramda bir anlam kazanıyor.) (Bu fizikle matematiğin fazla iç içe olduğu bir durum, benim matematik bilgim yetersiz.) Buradan varmak istediğim sonuç, enerjinin bir işareti olmasından ziyade, potansiyelinin bir yönü işaret ediyor olması. Yani enerji, aynı enerji onu bizim pozitif ya da negatif tanımlamamıza neden olan şey, kendisini gösterdiği alanın yönü. Parçacık temelli fizik, maddenin ve enerjinin varlığı üzerine kurulu olduğundan, nötr olma durumunu hiçlik olarak tanımlıyor. Ama zıt eğilimini hesaplayamıyor. Dala fonksiyonu olarak ele aldığımızda ise, dalgaların tepe ve dip noktalarını (1) ve (-1) olarak tanımlarsak, yatay orijin tam ikisinin eşit olduğu noktaya düşüyor. (Bu da aynı zamanda anti-maddenin nerede olduğunu cevaplıyor.) Entropiye çok önem atfetmiyorum. Zaman\'ın fiziksel hareketinden kaynaklı bir bozulma (=kuvvet uygulama) olarak ele alıyorum çünkü. Eğer evren dışında entropi var ise, bence, farklı değerlerde de olsa \"zaman\" da var olmalı. (Bu arada varsayımınız \"idare ediyordan\" çok daha fazlasını ifade edecek gibi gözüküyor. )

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

\"Enerjinin eksi değerlere inebilmesi\"... Sanırım düşüncelerimizde farklı olan nokta buradaki bakış açısından kaynaklanıyor. Başka bir yazınızda, sanal sayılardan bahsetmiştiniz. Bende bahsetmiştim (Farklı kavramlarda belki ama,) kavramları tanımlarken bu sanal sayılara ihtiyaç duymuştuk. Sanırım sizinde başlangıç noktanız bu yaklaşımlardan başlamıştır. \"Bildiğimiz ve var oluş ve olmayış üzerine dayalı evren modelinde sanal sayıların yeri ne?\" Diye düşündüm. Sizin evren ve ilişkilerini tanımlamanız bana göre, daha fazla güncel ve geçerli olan fizik kanunlarını ve bilgilerini içeriyor. Yani evreni daha çok parçacık temelli güncel fizik üzerinde algılıyorsunuz gibi geliyor. (Bu yüzden de yazdıklarınız bilimsel açıdan benimkilerden çok daha dolu ve verimli ...) Ancak biliyoruz ki, günümüz fiziği her soruyu cevaplayamıyor. Bence bunun altında yatan temel neden, bakış açısı... Batı kültürü tüm mantık sistemini, \"0\" (Sıfır) ve \"1\" (bir) üzerine kurmuş. Yani varlık ve yokluk üzerine. Aradaki olasılıkları da yüzde oranları ile hesaplamaya dahil etmiş. Eğer bu mantık sistemine sanal sayıları dahil edersek ??? O zaman mantık sistemimizi değiştirmek gerekiyor. (-1) , (0) ve (1) ... Bu mantık sisteminde sıfır (0) denge, eşitlik noktası oluyor. Bizim yokluk- hiçlik olarak tanımladığımız bu noktayı, bir eşitliğin denge noktası olarak ele alırsak , sanal sayılar da uygulanabilir bir gerçeklik kazanıyor. Sıfır noktası, içinde çeşitli potansiyeller barındıran bir nokta oluyor. Ki biliyorsunuzdur sanırım, matematikte, \"sonsuz adet sıfır\" vardır. (Böylece bu kavramda bir anlam kazanıyor.) Bir sıfır noktasının içerdiği potansiyeli bilemeyiz. Ölçümlediğimizde hep aynı değeri-sonucu alırız. Ama her sıfır noktası, birbirinden farklı oranlarda potansiyel içeriyor olabilir. (örn: -1 , ile 1\'in sıfır noktasının potasniyeli ile -4 ile 4\'ün sıfır noktası potansiyellerinin karşılaştırılması gibi...) Bu fizikle matematiğin fazla iç içe olduğu bir durum, benim matematik bilgim yetersiz.) Buradan varmak istediğim sonuç, enerjinin bir işareti olmasından ziyade, potansiyelinin bir yönü işaret ediyor olması. Yani enerji, aynı enerji onu bizim pozitif ya da negatif tanımlamamıza neden olan şey, kendisini gösterdiği alanın yönü. Parçacık temelli fizik, maddenin ve enerjinin varlığı üzerine kurulu olduğundan, nötr olma durumunu hiçlik olarak tanımlıyor. Ama zıt eğilimini hesaplayamıyor. Dalga fonksiyonu olarak ele aldığımızda ise, dalgaların tepe ve dip noktalarını (1) ve (-1) olarak tanımlarsak, yatay orijin tam ikisinin eşit olduğu noktaya düşüyor. (Bu da aynı zamanda anti-maddenin nerede olduğunu cevaplıyor.) Entropiye çok önem atfetmiyorum. Zaman\'ın fiziksel hareketinden kaynaklı bir bozulma (=kuvvet uygulama) olarak ele alıyorum çünkü. Eğer evren dışında entropi var ise, bence, farklı değerlerde de olsa \"zaman\" da var olmalı. (Bu arada varsayımınız \"idare ediyordan\" çok daha fazlasını ifade edecek gibi gözüküyor. )

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Rakamlarla uğraşmayı ben de hiç sevmiyorum ama enerjinin sıfır noktası deyince, bizim hem matematik ve hem de sıcaklık kavramlarındaki sıfır olarak düşünmüyorum ben. Düşündüğüm şu; Enerjinin sıfır noktası tamamen nötr olduğu bir nokta. Yani hiç bir şeyle etkileşmediği bir nokta. Orada enerji hem -1 hem de +1 değerlerini aynı anda barındırıyor ve tabii bu çok dengesiz bir durumdur. Yani sağa sola salınımlar yapar. Bu konuda aynı düşünüyoruz. Aramızdaki fark, siz bunu sanal olarak düşünüyorsunuz ( ki, önceleri ben de öyle düşünüyordum ) ben ise enerjinin gerçekten eksi değerde bir gerçek varlığı olduğunu düşünüyorum. Dış evrenin tamamen eksi enerjili bir yapıda olduğundan neredeyse eminim. Çünkü bu kuramım için ilk şart... (Bu eksi enerjinin dalga mı, parçacık mı yoksa kuantum köpüğü halinde mi olduğu belki düşüncelerimiz daha ileri bir safhaya ulaştığında netlik kazanabilir.) Entropi ise hem evren için hem de dış evren için sistemi çalıştıran en önemli faktör. Bizim yanılmaya açık olduğumuz bir şey var. \"Entropi\" gibi \"zaman\" gibi kavramlara bir isim verdiğimizde sanki ona bir kişilik vermiş oluyoruz. Ama bu kavramların her ikisi de sadece isimden tanımdan ibaret. \"Entropi\" enerjinin davranışının (yayılma, genişleme,değerleri eşitleme gibi) adı. Yani aslolan enerjinin davranışı. Entropi sadece bizim verdiğimiz bir isim. \"Zaman\" maddenin hareketi, titreşimi, devinimi için gereken mesafenin adı. Sadece bir isim. \"Zamanın kendisi\" diye bir şey yok. İyi ki varsınız Burtay Bey... Böyle tartışmalar yapınca her şey daha da netleşiyor. Bu arada, anti madde konusunda da (soru açarsanız) seve seve tartışırız.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

Rakamlarla uğraşmayı ben de hiç sevmiyorum ama enerjinin sıfır noktası deyince, bizim hem matematik ve hem de sıcaklık kavramlarındaki sıfır olarak düşünmüyorum ben. Düşündüğüm şu; Enerjinin sıfır noktası tamamen nötr olduğu bir nokta. Yani hiç bir şeyle etkileşmediği bir nokta. Orada enerji hem -1 hem de +1 değerlerini aynı anda barındırıyor ve tabii bu çok dengesiz bir durumdur. Yani sağa sola salınımlar yapar. Bu konuda aynı düşünüyoruz. Aramızdaki fark, siz bunu sanal olarak düşünüyorsunuz ( ki, önceleri ben de öyle düşünüyordum ) ben ise enerjinin gerçekten eksi değerde bir gerçek varlığı olduğunu düşünüyorum. Dış evrenin tamamen eksi enerjili bir yapıda olduğundan neredeyse eminim. Çünkü bu kuramım için ilk şart... (Bu eksi enerjinin dalga mı, parçacık mı yoksa kuantum köpüğü halinde mi olduğu belki düşüncelerimiz daha ileri bir safhaya ulaştığında netlik kazanabilir.) Entropi ise hem evren için hem de dış evren için sistemi çalıştıran en önemli faktör. Bizim yanılmaya açık olduğumuz bir şey var. \"Entropi\" gibi \"zaman\" gibi kavramlara bir isim verdiğimizde sanki ona bir kişilik vermiş oluyoruz. Ama bu kavramların her ikisi de sadece isimden tanımdan ibaret. \"Entropi\" enerjinin davranışının (yayılma, genişleme,değerleri eşitleme gibi) adı. Yani aslolan enerjinin davranışı. Entropi sadece bizim verdiğimiz bir isim. \"Zaman\" maddenin hareketi, titreşimi, devinimi için gereken mesafenin adı. Sadece bir isim. \"Zamanın kendisi\" diye bir şey yok. İyi ki varsınız Burtay Bey... Böyle tartışmalar yapınca her şey daha da netleşiyor. Bu arada, anti madde konusunda da (soru açarsanız) seve seve tartışırız.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
1

Hiç bir papuç damda değil... :-) Başka zihinlere de kendini ifade olanağı bırakmak istedim. Tabii bir de günlük yaşamın gereklerinden kaynaklanan zaman planlamasının öncelikleri... Diğer yandan madem sorulara geçtik; konuyu biraz daha açmanız için 1) Karanlık Profil\'in sorusuna ek olarak: a) Evrenin dışındaki bu negatif enerji\'nin , evrenimizdeki karanlık enerji ile bir bağlantısı var mı? (Ya da) b) Evren içindeki enerjinin aynı yönlü-işaretli olması nedeniyle, birbirlerini itmesi gibi bir etkileşimleri söz konusu mu? (Gene karanlık enerjiyle bağlantısını sorguluyorum) 2) Entropi\'nin evrendeki enerjinin homojenleşme eğiliminin bir parçası olması konusunda aynı fikirdeyim. (Nedenleri konusunda farklıyız sadece) Burada zaman\'ın yönü ile entropi\'nin yönünü sorgulama ihtiyacı duyuyorum. Zaman, matematiksel olarak ters yönlü olsa bile, entropi yönünü değiştirmiyor. Bunu nasıl bağlantılandırıyorsunuz? 3) Zaman\'ın işlevi konusunda da benzerlikler var. Burada \"zaman\"ı nasıl bir \"kaynağa\" bağlıyorsunuz? Ve tek yönlü oluşunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 4) \"Zaman algısını\" nasıl değerlendiriyorsunuz? (Bunu ayrı açtım çünkü...) Zaman algısı ile özel görelilik arasındaki bağlantı özellikle ilgimi çekiyor. (Anti-madde konusunda şimdilik bilgi topluyorum. Kimler ne demiş? Ne bulmuş? Anladıklarımı da, gene bir java üzerinde canlandırmaya çalışıyorum... Daha kendimce net bir sonuç-görüş üretemedim.)

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 7 yıl önce 0
0

Burtay Bey, merhaba. Sanıyorum bana kızdınız... Yazışmaya devam etmemenizi böyle yorumladım. Lütfen yazdıklarımı şahsınıza karşı bir sataşma veya (asla öyle bir şey yapmam) hakaret gibi algılamayın. Sizin ne kadar gayretle fizik üzerinde emek harcadığınızı biliyorum, anlıyorum. Üstelik bu özelliğinize hayranım. Asla pes etmeden bildiğiniz yolda ilerlemeye çalışıyorsunuz. Size neden fizikleri karıştırdığınızı söyledim izin verirseniz izah edeyim. Anti parçacıklar üzerinden zamanda geriye gitme konusunu incelediğinizi tahmin ediyorum. Siz söylememiş olsanız da bu anlaşılıyor. Evren ve dış evren konusu da aslında aynı şeyler. Fizikler şöyle karışıyor; Feynman diyagramlarında zamanda ileriye giden bir elektron ile zamanda geriye giden bir pozitron gösterilirken, aslında aralarında hiç bir fark olmadığı, olay tersine çevrildiğinde zamanda geriye giden bir pozitronun aslında zamanda ileriye giden bir elektron olarak değerlendirilebileceği, bunun yasalara uygun olduğu ve kabul edilebileceği söylenir. Sanıyorum siz, zamanda geriye giden parçacığı taklit ederek zamanda geriye gidilebileceği üzerinde düşünüyorsunuz. Eğer öyleyse işte burada fizikler karışmış oluyor. Tek bir parçacık için zamanın ne yönde aktığı hiç önemli değildir. Ama çok parçacıklı bir sitem \"zamanda geriye gitsin\" derseniz işte o zaman şu olmalıdır: Anti parçacıklardan oluşan bir evren yaratmalısınız. Bu evrende anti insanlar olmalı. Bu insanlar için \"gelecek\" bizim için geçmiş, bizim için geçmiş o insanlar için gelecek anlamına gelir. Yani görüntü terstir ama sonuçta o insanlar kendi geleceklerini, siz de kendi geleceğinizi yaşarsınız. Bir araya gelip buluşmak isterseniz işte o zaman çarpışıp hep birlikte ışınıma dönüşürsünüz. Bu arada ne onlar ne de siz zamanda ileriye veya geriye gidecek bir yol bulamazsınız. Çünkü aranızda bir iletişim olamaz. İşte bu yüzden görelilik ile kuantum fiziği karışmış oluyor. Hangisiyle hesap yapsanız sonuçlar sonsuz veya saçma çıkar. (Bu arada sorduğunuz sorular da imtihan eder gibi ve klişe gelmişti bana.) O yüzden böyle bir cümle kurmuşum. Sizi kırdıysam içtenlikle özür dilerim.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0