0

cevaplarsanız sevinirim

galiba 8 yıl önce 0
-1

1. Uzay zamanı kütle büker. Yoğunluk dediğiniz şey her halükarda enerji demektir ve enerji de kütleye çevrilebilir veya kütle gibi davranabilir. 2. Evrenin kapalı bir sistem olduğu düşünülüyor. Ama eğer öyle olsaydı (benim şahsi kanaatim) tümünü birden açıklayan büyük birleşik kuramlar bulunurdu. Kütle çekimi yüzünden bu kuramlar bir türlü bulunamadı. Yani eğer evrenden dışarıya veya dışarıdan evrene bir sızıntı oluyorsa bu kütle çekimi üzerinden oluyor olabilir. Sonuçta kütle çekimini tam olarak açıklayan bir kuram bulunursa işte o zaman tüm evreni betimleyen bir kuram bulunabilir ve biz de evrenin açık mı yoksa kapalı bir sistem mi olduğunu anlarız. 3. Şişme teorisi bunu tam olarak açıklar. İlk anlarda sıcaklık o kadar fazladır ki, kütle çekim dahil hiç bir nükleer kuvvet ortaya çıkıp kendini gösteremez. Yani kütle çekimi henüz kendinin farkında değildir. Şişme olayı tam bu esnada meydana gelir. Yani sıcaklık düştüğü anda ışıktan çok hızlı bir şekilde şişer. Kütle çekimi ışık hızında olduğu için bir etki yaratamadan, evren katlanarak 10^28 gibi bir rakamla şişer. Yani kütle kendisinin farkına varıncaya kadar evren şişmeyi bitirip normal genişlemesine dönmüş olur. Bu arada oldukça fazla genişlediği için ve genişlemeye de devam ettiği için kütle çekimi ancak evreni gördüğümüz şekilde bir arada tutmaya yetecek kadar etkili olabilmiştir. Bu şişme olayı yüzünden karadelik olmayı kıl payı atlatmıştır diyebiliriz.

Necmi Tüfek 8 yıl önce 0
0

Resmi söylemler yukarıda var. Onlara yeni bir şey eklemenin anlamı yok. Bence.... Uzay ve zamanı büken şey kütle değil, ivmedir. Bükülen şey de bir enerji alanının durumu. Daha doğrusu bir dalganın, bir nesne karşısında aldığı biçim. Varolduğunu sandığınız sabit kütlelerimiz bile aslında göreceli. Yani aslında sandığımız ve rakamlarla ölçtüğümüz kütleler , sabit değil göreceli kütle. Bu hatalı algımızın ana nedeni ile tüm evreninin bir sistem olarak aynı hızda ve aynı doğrultuda hareket ediyor oluşumuz. Sabit Kütlemizi oluşturan şey, evrenin genişlemesinden kaynaklanan ivmemiz. Einstein\'a göre, aynı hızda hareket eden gözlemciler için tüm fizik kuralları aynıdır. Bizim de durumuz aynı. Burada sorun, bu hareketin genişleme yönünde oluşu ve Einsteinın tanımladığı, hareketin her zaman üç uzamsal boyuttan biri üzerinde olması. Bu hareket içinde kaldığımız sürece kütlemiz sabit kalıyor. Ancak ekstra bir ivme ile bu rota dışında bir açıya saptığımızda da (ivmelendiğimizde), açı değiştiği için fizik kuralları da değişmeye başlıyor. Zaman yavaşlıyor. Kütle artıyor. Uzamsal boyutların durumları değişiyor. Bu hız sabit ise, bu nesneninde \" everenimize göre\" kütlesi sabit kalıyor.... 2) Evrenin açık ya da kapalı olup olmadığı hakkında hiç bir bilgi yok. Bolca fikir ve varsayım var. Sebebi gözlemlenebilir ufkun darlığı... Bana göre açık bir sistem içinde genişleyen kapalı bir sistem içindeyiz. İki sistem arasındaki basınç farkı nedeniyle , evrenin genişlemesi uzun süre sürecek gibi. Eğer açık sistem olsaydı, bana göre zaman ve kütle ( ki ikisi birbiri ile içiçe bağlı; \"zaman\", kütle için vardır. Kütlesiz nesneler için, \"zaman\" yoktur. Böyle bir kavramda yoktur.) olmazdı. 3) Karadelikler evrenin düşük basınç alanlarıdır. Oysa büyük patlama esnasında ise çok yüksek basınç vardı ve homojendi. Ancak evrenin genişleme esnasında, genişleme ihtiyacı (basıncı) ile hacim/yüzey oranını dengelemek için yapısal bir dönüşüme girdiğini bunu da şişme olarak adlandırdığımızı düşünüyorum. Bu şişme ışık hızından fazla mıydı? O dönem ki ışık hızı sabitinin, şu anki ışık hızı ile aynı olduğunu sanmıyorum. Hatta \"C\" sabitinin bile farklı olduğunu sanıyorum. Çünkü evrenimizde ışık hızını belirleyen şey, ortamın ve/veya evrenin dokusu (Higgs Alanı) . \"C\" sabiti ise bir enerji miktarını temsil ediyor. Ortamın durumuna göre bu enerji miktarının (C), fotona ne hızlar vereceğini bilemiyorum. Ben hesaplayamam. Her durumda evren şişme ile genişleyip, düşük basınç alanları oluşmaya başlayınca ancak karadelikler oluşmaya başladı. Hem de bolca... Daha önce, yüksek basınç ortamında değil. Not: Karadeliklerin içindeki basınç yüksektir. Ama çevrelerindeki basınç, düşüktür. Tabii hepsi bana göre...

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0
0

@Hakki bulur. Hem Teşekkür ederim hem de uyarınızdan kendime de pay biçeceğim. @Malum Zât: Eleştiri yapmasını, soru sormasını ve işbirliği yapmasını bilmiyorsunuz. Bilginiz düzeyinde doğrulara tutunuyorsunuz. Daha geniş açıdan bakmıyorsunuz... Bana sorduğunuz soruların açıklamasını ayrıntılı olarak blogta yazdım, açıp okumadıysanız. Ya da anlamadıysanız bu benim hatam değil. Üstelik fikirlerimi şahsınızın yargısına sunmuyorum. Fikirlerimi olgunlaştırırken, ne bir sorunuzdan ne de verdiğiniz bir bilgiden faydalanabildim. Benim açımdan verimsiz bir kaynaksınız. Bilimsel dayanakları sizin için olmaz. Asla da olmayacak çünkü dayanakları görebilecek kadar birikiminiz yok bence. Hatalı olabilirler. Hatta büyük ihtimalle hatalılar. Ama bununda bir önemi yok. Önemli olan bu fikirlerin başka bir bakış açısı sunuyor olması. Evrene tamamen farklı bir gözle bakmaya çalışması. Üstelik fikirlerim içinde örneğin, özel görelilik ve genel görelilik yaklaşımları üzerinde en çok tartışılabilinecek konular. Çünkü bilinenden, kabul edilmiş ve sorgulanmayana tamamen farklı bir açıdan bakıyor. Ben bilgim ve bakışımla bu kadarını üretebiliyorum. Daha iyisini yapabildiğiniz zaman, ortaya koyduğunuz zaman bu fikrinizi o zaman koşullar farklı olur. Burada bakış açımla ortaya koyduklarımın çoğu şahsi üretiminde değil. Bir çok bilimcinin hatta bu sitede yazmış bir çok kişinin de fikirlerinden, bilgilerinden parçalar var. Bunları birleştirdim ve farklı bir yorum olarak ortaya koyuyorum. Yazışmalara katılarak bu fikri parça parça geliştiriyor ve düzeltiyorum. Ama bunların hiç birinde size ait bir parça yok. Olmaz da, çünkü ortaya yeni hiç bir şey koyamıyorsunuz. Eğer bilimcilerin şu an doğru dediği her şey \"eksiksiz doğru\" ise niye üç temel kuvveti, kütleçekimi ile birleştiremiyorlar ? Demek ki eksik olan bir şeyler var. Bu eksiğin bulunmasında payımız olmasını yakıştıramıyorsanız, bu sizin derdiniz.

Burtay Mutlu (shibumi-tr) 8 yıl önce 0