Bilim insanları, bir kişinin ölülerin seslerini duyduğunu iddia etme olasılığını artırabilecek nedenleri belirlediler.
2021'de yayınlanan araştırmaya göre, görevlere yüksek düzeyde katılma eğilimi, çocuklukta olağandışı işitsel deneyimler ve işitsel halüsinasyonlara yüksek duyarlılık gibi nedenler, insanların genel popülasyona göre kendini daha fazla duruişitsel olarak tanımlamasına neden oluyor.
Araştırmacılar, bulgunun şizofreni gibi akıl hastalıklarına eşlik eden rahatsız edici işitsel halüsinasyonları daha iyi anlamamıza yardımcı olabileceğini söylüyor.
Spiritüalist durugörü ve duruişiti deneyimleri yani bir dış uyaranın yokluğunda bir şeyi görme veya duyma deneyimi, hem dini ve manevi deneyimleri inceleyen antropologlar hem de bilim insanları için bilimsel olarak oldukça ilgi çekicidir.
Araştırmacılar, özellikle, işitsel deneyimleri olan bazı kişilerin neden Spiritüalist bir deneyim bildirirken, diğerlerinin bunları bir akıl sağlığı teşhisi olarak algıladığını daha iyi anlamak istiyor.
İngiltere'deki Northumbria Üniversitesi'nden psikolog Peter Moseley, çalışma ilk ortaya çıktığında, "Spiritüeller, yaşamın erken dönemlerinde başlayan ve genellikle daha sonra kontrol edebildikleri olağandışı işitsel deneyimleri bildirme eğilimindedir" dedi.
"Bunların nasıl geliştiğini anlamak önemlidir çünkü bu, kontrol edilemeyen ses işitme deneyimlerini de anlamamıza yardımcı olabilir."
Moseley ve İngiltere'deki Durham Üniversitesi'nden meslektaşı psikolog Adam Powell, Spiritüalistleri genel halktan neyin farklılaştırdığını belirlemek için İngiltere'nin Spiritualists' National Union'ından ölülerin sesini duyduğunu bildiren 65 kişiyi çalışmalarına dahil ettiler.
Genel olarak, Spiritüalistlerin yüzde 44,6'sı günlük olarak sesler duyduğunu bildirdi ve yüzde 79'u deneyimlerin günlük hayatlarının bir parçası olduğunu söyledi. Çoğu kişi sesleri kafalarının içinde duyduğunu bildirirken, yüzde 31,7'si seslerin de dışsal olduğunu bildirdi.
Çalışmanın sonuçları dikkat çekiciydi.
Genel nüfusla karşılaştırıldığında, Spiritüalistler paranormal olaylara çok daha fazla inandıklarını ve diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüklerini umursama olasılıklarının daha düşük olduğunu bildirdiler.
Spiritüalistler genel olarak ilk işitsel deneyimlerini genç yaşta, ortalama 21.7 yaşında yaşadılar.
Ayrıca halüsinasyon benzeri deneyimlere de daha yatkın olduklarını bildirdiler. Araştırmacılar, deneyimlerinden önce genellikle Spiritüalizmi duymadıklarını belirttiler; bu yaşadıklarına cevap ararken karşılaşmışlardı.
Araştırmacılar, 'ölülerin seslerini' deneyimlemenin, akran baskısının, olumlu bir sosyal bağlamın veya paranormal inançtan kaynaklanan telkin edilebilirliğin bir sonucu olma ihtimalinin düşük olduğunu öne sürüyorlar. Bunun yerine, bu bireyler Spiritüalizmi benimser çünkü bu deneyimleriyle uyumludur ve onlar için kişisel olarak anlamlıdır.
Powell, "Bulgularımız 'öğrenme ve özlem' hakkında çok şey söylüyor. Katılımcılarımız için, Spiritüalizmin ilkeleri hem olağanüstü çocukluk deneyimlerini hem de pratik ortamlar olarak deneyimledikleri sık görülen işitsel fenomenleri anlamlandırıyor gibi görünüyor," dedi.
Gelecekteki araştırmaların, özümseme, inanç ve birinin kulağına fısıldayan hayaletlerin garip, ruhsal deneyimi arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için çeşitli kültürel bağlamları keşfetmesi gerektiği sonucuna vardılar.
Araştırma Mental Health, Religion and Culture'da yayınlandı.
0 yorum