Yoksa Kuduz Virüsü Bir Zombi Virüsü Mü?
Yoksa Kuduz Virüsü Bir Zombi Virüsü Mü?

World War Z, 28 Day Later, Resident Evil, I Am Legend gibi ünlü zombi filmlerini biliyor olmalısınız. Henüz izlememiş bile olsanız, işlenen konunun bir virüs salgnı olduğunu ve bu virüs ile enfekte olan insanların zombiye dönüşerek diğer insanları ısırmaya ve onları da zombiye dönüştürmeye çalıştığını az çok biliyorsunuzdur. Peki bu filmlerdeki korkunç zombilerin hastalık semptomlarından bazılarını kabaca ifade edecek olursak acaba neler sayabiliriz?

  1. Bilinç kaybı
  2. Saldırgan davranışlar
  3. Başka insanları ısırmaya çalışma
  4. Aşırı tükürük salgısı
  5. Kontrolsüz kas kasılmaları ve hareket bozuklukları
  6. Göz bebeklerinde belirgin değişimler
  7. Işığa aşırı duyarlılık (fotofobi)

Farklı filmlerdeki farklı zombi tiplemelerine göre bu semptomlara ilaveten başka semptomlar da eklenebilir ancak dikkatli inceleyecek olursak yukarıda ifade edilen ortak zombi semptomları aslında Rabies Virus enfeksiyonunun sebep olduğu Kuduz hastalığı sonrası görülen semptomlardır. Acaba zombi filmi yapımcıları bu senaryoları hazırlarken Rabies virüsten mi ilham aldılar? Bunu bilemeyiz tabi ama filmlerdeki Zombi virüsü ile çok fazla ortak özellikleri paylaştıkları da ortada.

 

Rabies Virüs TEM görüntüsü

 

İnsanlık tarihinin en eski hastalıklarından birisi olan kuduz ile ilgili ilk bilgiler eski Mezopotamya uygarlıklarından Babiller dönemindeki kanunlar içinde yer almıştır. Yaklaşık 4.000 yıl öncesinde hazırlanmış olan bu yazıtlarda, hastalanmış hayvanlar tarafından ısırılmanın ölüme neden olacağı ve böyle hayvanların kontrolü gerektiği belirtilmiştir. Bu dönemlerde kuduz hastalığına yakalanan bireylerin içine şeytan girdiği vs gibi suçlamalar sanıyorum hiçbirimizi şaşırtmayacaktır.

Şimdi de bu hastalığa sebep olan Rabies vürüsün enfeksiyon şeklinden, ne denli tehlikeli oluşundan ve ısırılma sonrası hastalıktan kendimizi nasıl koruyabileceğimizden kısaca bahsedelim.

Kuduz virüsü, enfekte bir hayvanın (insan dahil) başka bir hayvanı ısırması ile bulaşan bir virüstür. Enfekte olan hayvandaki yutkunma kaslarında gerçekleşen kontrolsüz kasılmalar ve felç yüzünden yutkunma işlemi gerçekleşemez ve ağız bölgesinde bolca virüs içerikli salya birikmeye başlar. Buna bağlı olarak kontrol edilemeyen kas spazmları gelişir ve solunum felci nedeniyle hastalık ölümle sonuçlanır. Kuduz olan hayvanların sudan korkma sebepleri de boğaz bölgesinde gerçekleşen felç sebebiyledir. DSÖ tarafından kuduz hastalığının en çok köpeklerden insanlara bulaştığı rapor edilmiştir çünkü köpekler hem insanlarla iç içe yaşarlar hem de sivri dişleri sayesinde ısırdığı bölgede bulunan kas dokunun iç kısımlarına virüsün erişiminin daha kolay gerçekleşmesine araclık ederler. Böylece Rabies virüs kaslara ve oradan da sinir hücrelerine geçer. Sinir hücresine girdikten sonra ise antikorlardan korunabilen virüs, sinir boyunca ilerler ve beyne ulaşır. Burada Negri cisimcikleri adı verilen keseler içerisinde üremeye başlar ve sinir sistemi yoluyla vücudun diğer bölgelerine de taşınır. Son olarak virüs dokulardan dışarıya çıkar ve tükürük sıvısı gibi mukozal sıvılara geçerek bir sonraki konağa taşınmak için yerini alır. Ne yazık ki semptomların görülmeye başladığı bireylerde ölüm neredeyse %100’dür. Beyinde oluşan inflamasyon sonucu meydana gelen nörodejeneratif hasarlar da geri döndürülemezdir. Kuduzun 150'den fazla ülkede yılda 59.000 insan ölümüne neden olduğu tahmin edilmektedir ve vakaların % 95'i Afrika ve Asya'da meydana gelmektedir. Bu kuduz vakalarının % 99'u ise köpek aracılıdır.

 

Rabies Virüs Enfeksiyon Basamakları

 

Negri Cisimcikleri

 

Kuduz riskli ısırılmalarda en önemli adımlardan biri de yara bakımıdır. İyi bir yara bakımı, kuduz virüsü geçişini azaltmadaki en etkili yöntemdir ve mümkün olan en kısa sürede yapılmalıdır. Tüm yaralanmalarda yara yeri derhal bolca akarsu (basınçlı su veya hortum ucunun sıkılarak mümkün olduğu kadar jet akımın sağlanması şeklinde) ve sabunla iyice yıkanmalıdır. Sağlık merkezlerinde büyük boy enjektör ile fizyolojik serum kullanarak da yıkama işlemi yapılabilir. Açık yaraya kesinlikle dikiş atılmamalıdır.

Şimdi gelelim son sorumuza... Madem kuduz virüsü bu kadar zombi virüsüne benziyor, o zaman neden filmlerdeki gibi bir zombi salgını olmuyor?

  1. Isırılan kişilerde Rabies virüsün sinir hücresine geçişi ve Kuduz semptomları göstermeye başlaması zombi filmlerindeki gibi anlık (WWZ filminde 10 saniye kadar) olmaz. Rabies virüs, sinir hücresi içerisinde 50-100mm/gün hızında ilerler.
  2. Kuduz aşıları doğru zaman ve doğru uygulama ile son derece koruyucudur ve hastalığı neredeyse %100 engeller.
  3. Kuduz enfeksiyonu sonrası hastalığa yakanan bireyler beslenemez ve solunum kasları felç geçirdiğinden dolayı yaşam süreleri kısadır. Yani virüs, konakçısını hızla salgın oluşturabilecek kadar uzun yaşatamaz.
  4. İnsanların dişleri köpekler kadar sivri değildir. Dolayısıyla insanların bir başkasını ısırması ile virüsün kas hücrelerine başarılı bir şekilde geçmesi ve sinir hücresine geçerek enfeksiyona sebep olması köpeklere kıyasla oldukça zor olacaktır.
  5. Bazı semptomlar görülmeyee başladığı anda bilinç kayıpları ve saldırganlık görülmeyebilir ve enfekte bireyler hastalığın takibi için karantinaya alınabilir.

Neden bir kuduz salgını görmüyor olmamıza dair birçok başka sebep de eklenebilir tabi ki ama Rabies virüs sizce de gerçek hayattaki en ideal Zombi virüsü gibi görünmüyor mu?

Son olarak, kuduz vakalarının seyrekliği ve başarılı aşılarımızın varlığı kuduz hastalığnı hafife almamıza sebep olabilir. Ancak kuduz olup olmadığından emin olmadığımız bir hayvan tarafından herhangi bir ısırılma sonrası yara bakımı muhakkak çok iyi yapılmalı ve en yakın sağlık kuruluşuna giderek durum bildirilmelidir.

 

Kaynaklar

  1. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/rabies
  2. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6082082/
  3. https://www.cdc.gov/rabies/index.html
  4. http://virology.ws/2009/04/01/negri-bodies-and-rabies/
  5. http://web.stanford.edu/group/virus/rhabdo/2004bischoffchang/Rabies%20Profile.htm
Ferah ERTOK
İstanbul Üniversitesi - İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji Master Öğrencisi

0 yorum