Gezegenleri oluşturan genç yıldızları çevreleyen disklerde karbonmonoksit açıkça gözlenir. Ancak bir problem var. Teoriler, gök bilimcilerin gerçekten görebileceğinden çok daha fazlasının olması gerektiğini öne sürüyor. Peki bu eksik karbonmonoksit nerede? Yeni bir makalenin bir çözümü var: Molekül, diskin etrafındaki buz oluşumunda sıkışıp kalıyor ve bu da onu gözlemevlerimize görünmez hale getiriyor.
Nature Astronomy'de yayınlanan çalışma, Peter Gao tarafından farklı bir şey üzerinde çalışmak için tasarlanan bir modelden yararlandı: ötegezegenlerdeki bulutlar. Baş yazar Diana Powell, bunu bir gün ötegezegenlerin ortaya çıkacağı disklere uyguladı. Karbonmonoksit genellikle en genç gezegen disklerinde bol miktarda bulunur, ancak en az bir milyon yıl sonra, model gazın büyük buz parçacıkları üzerinde oluşacağını öne sürüyor.
Ekip, Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi veya ALMA'dan elde edilen gözlemlerle birlikte, bu gizem için en olası açıklamanın buz tutan karbonmonoksit olduğuna karar verdi. Bulgu, astrokimya alanını etkiliyor: Uzaydaki kimyasal türlerin ölçümü, diğer pek çok tahmin ve modelde kullanılıyor.
Harvard & Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Powell bir açıklamada, "Karbonmonoksit esasen diskler hakkında bildiğimiz her şeyi - kütle, bileşim ve sıcaklık gibi - izlemek için kullanılıyor." dedi. "Bu, disklere ilişkin sonuçlarımızın çoğunun yanlı ve belirsiz olduğu anlamına gelebilir, çünkü bileşimi yeterince iyi anlamadık."
Gezegen öncesi disklerin kendine özgü ortamında bulutlara özgü bir modelin kullanılması heyecan verici. Bu disklerin karmaşıklığının, zaten kullandığımız yaklaşımlarla anlaşılabileceğini öne sürüyor.
Ekip, önerilen senaryonun yeni gözlemlerle destekleneceğini umuyor ve karbonmonoksit buz tanelerindeki etkisini daha fazla araştırmayı planlıyor.
Carnegie Bilim Enstitüsü'nden Gao, "Örneğin, disklerdeki su buzu oluşumunun mikrofiziksel etkenlerden nasıl etkilendiğini ve bu süreçlerin gezegen oluşumunu ve bileşimini nasıl etkilediğini görmek ilginç olacak." diye ekledi.
"Bu çalışma aynı zamanda, görünüşte farklı iki alan bir araya geldiğinde meydana gelebilecek ilerlemeleri de gösteriyor, bu yüzden çok heyecan verici! Özellikle JWST kullanarak modeli doğrulayabilirsek, bunun nereye varacağını gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum.”
Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.
0 yorum