Konuyu 2 parça olarak ele alacağım. Öncelikle belirsizlik ilkesinin yanlış algılandığını düşünüyorum. Einstein'ın kabul edemediği noktanın da, bu algılamadan kaynaklandığını düşünüyorum. Einstein zamanında atom altı parçacıklar hakkında çok fazla veri yoktu. bileşenleri bilinmiyordu ve temel parçacıklar (kuarklar ve onları birleştiren kuvewt taşıyıcı parçacıklar) yoktu. Evren sabit, stabil, düz olarak, atom altı parçacıklar ise katı, yekpare parçacıklar olarak ele alınıyordu. Yapılan hesaplarda da bu doğrulanıyordu. sonra kuantum belirsilziği işe girince, bu yapıya oturmadı. Daha doğrusu aralarındaki bağlantı uzun süre (sicim teorisine kadar) sağlanamadı. Hala da tatmin edici ölçüden tanımlanmış değil. ( Her fizikçi sicim yaklaşımını benimsemiş değil) ... Belirsilzik ilkesi bize istatistiksel bir veri verir. Yani kesin bir veri değildir elindeki, istatistiksel olarak en yüksek olasılık noktalarını tanımlar. Yani parçanın orada ya da burada yüzde kaç bulunma olsaılığını belirtir. Bu nedenle de mesela elekron yörüngesi 2 boyutlu değil, 3 boyutlu olarak bir bulut gibi tanımlanıyor. Yani belirsizlik bize istatistiksel bir olasılık rakamı veriyor ve bununla işlem yapılıyor. Ve sonuçlarda, doğru, uyumlu oluyor. Niye? Bana göre, kuantum alanı, uzay-zaman'nı seçilmiş bir bölgesinde farklı dalgalanmaların kaynaşma, karışma alanlarından biri. Yani bir alanda hareket halinde olan bir çok dalgalanmanın ürünleri. Bu dalgaların kaynağı, hemn yanı başındaki kütlelerde olabilir, 3 milyar yıl evvel uzay-zaman yollanmış galaksilerin kütleçekim dalgaları da olabilir, ya da varsayımındaki ismi ile EGD (Evrensel genişleme dalgaları) da olabilir. Veya bir nötron yıldızının, yıldızın, karadelik'in yaydığı elektromanyetik dalgalar da olabilir. Yani her türlü dalga olabilir. Zaten öyle de... Bu dalgaların kaynaşması sonucu, her dalga kendi yoluna devam ederken, bazı tepe ve dip noktlarda üstü üst gelmeler oluyor. Bu alanların enerjisi de daha ortalamadan daha yüksek ya da daha düşük oluyor. İşte kuantum belirsizliği bu dalgaların hepsinin birden kaynaşma lanını gösterirken, kuantum hesapları, sonuçlarıda aradığımıza göre bize bu dalgaların pik yaptığı noktaları ve yoğunluğunu işaret ediyor. 3-4 tane dalganın kesiştiği, birleştiği tepe noktaları ve konumları bize aradığımız parçacığın bulunma ihtimalinin en yüksek olduğu noktaları veriyor. Çünkü parçacıklarımız kendileri için tanımlanmış frekans aralıklarında ancak varlıklarını tek bütün olarak ( Einstein'ın katı bir parçacıkları gibi) gösterebiliyor. Konum, hız gibi ölçme eylemi yaptığımız zamanda bu bulunma olasılığı olan noktalara bir enerji aktarımında bulunmuş oluyoruz. Ya bir foton yolluyoruz (enerji aktarımı), ya da o bölgede biriken yoğun enerjinin bir kısmınn foton olarak salınmasını (enerji düşmesi) saptıyoruz. Ağırlıklı olarak ilk bölüm yani foton yollanarak tespit yapıldığı için, bu da parçacığın bulunma olsılığını düzenleyen dalga karçmaşasının tepe ve dip noktalarını da değiştiriyor. Yani tespitimiz veriyi değiştiriyor.