@Tin Foil, Dik keşişme (bana göre) şu koşullarda var. Eğer uzamsal boyutlar 3 boyutlu bir ortamdaysa, birbirlerini dik kesiyorlar. Bu durumda hepsine eşit derecede açı yapan tek ortay 45 ya da 135 derece olmak zorunda.
Zamanın (hareketsiz) nesnelerin uzamsal boyutları için eşit açıda olduğunu biliyoruz. Hareket halinde ise, hareket yönü bu üç uzamsal boyuttan biri üzerinde olduğundan, bu açıların durumu değişiyor.
3 Uzamsal boyutun, zaman ile olan dik kesişmesi , eğer bu nesneyi 2 boyutlu ortamda yani bir düzlemde ele alırsak mümkün. O zaman , \"zaman\" 3 uzamsal boyutu birden dik açıyla kesiyor.
Ancak bunun olması için uzay-zaman dokusunun durağan olması lazım.
(Eğer durağan olmaz ise; bu düzlemimiz evrenin genişlemesinden etkilenirse)
Oysa nesnelerin (içeriden) gözlemlenemeyen ama evrenin genişlemesinden kaynaklanan bir yer değiştirme-hareketi var.Üstelik 3 uzamsal boyut üzerinde birden geçerli bu hareket. ( Bu hareketi saptamak için, evrenin dışından bir gözlemci olup, evrenin dışından bir noktaya göre tespit yapması lazım ki bu bizim için imkansız. Hayalinizde, masanın üstüne koyduğunuz şişen bir balonun içindeki sabit bir 3 boyutlu nokta koordinatı izlediğinizi düşünün. Balon ne kadar şişerse şişsin, balona göre bu nokta sabittir. Peki masaya göre?)
Örneklemeye çalışırsam, elinizde elastik bir çarşaf var. Etrafı çerçevelenmiş olsun. Zaman bu çarşafla 90 derece dik olduğunda, 3 uzamsal boyut ile de 90\'ar derece açıda oluyor. (Bu arada 3 uzamsal boyut arası 120 derece ve aynı düzlem üzerindeler)
Şimdi bu düzleme dik bir açıdan (zaman doğrultusunu temsil eden) bir hareket-itme verdiğinizde (evrenin genişlemesinden kaynaklanan) bu açılar değişiyor. https://qph.is.quoracdn.net/main-qimg-f429457d2205143f9ada1ad87c5ec5e0?convert_to_webp=true (başka bir konunun ama ilk 4 kısmı iş görür) çarşaf dokusunda bir çökme (ki bunu kütle olarak tanımlıyoruz)ile 2 boyutlu yüzeyimiz(= titreşim alanımız), 3 boyutlu bir yapıya dönüşür.
Kast etmeye çalıştığım şey bu.
Matematikçilerin hesaplarında bir hata yok. Bence, sadece evrendeki kütleyi durağan olarak ele alıyorlar, yani nesneyi uzay-zamanda sabitlenmiş (3 boyutlu koordinattan kıpırdamayan) halde... Çünkü gözlemlediğimiz bu binlerce yıldır ve matematikte bu gözlemlerden yola çıkılarak başladı.
(1+1 ile)
Oysa gerçekte evrende asla aynı noktada değiliz. Sürekli bir hareketin içindeyiz. Duruyor olsak bile. (Sadece bunu gözlemcinin yerine göre saptamak mümkün. Balon örneklemesinde olduğu gibi )