Yıldızların nasıl oluştuğuna dair yeni bir model, çoğu yıldızın en az bir kardeşiyle birlikte doğduğu hipotezini güçlendiriyor.
Güneş Sistemi'nin merkezindeki kendi yıldızımız güneş de muhtemelen bu duruma bir istisna değil. Hatta bazı gökbilimciler, Güneş'in ikizinin dinozorların ölümünden sorumlu olabileceğinden şüpheleniyorlar.
UC Berkeley ve Harvard-Smithsonian Astrofizik Gözlemevi'nden iki araştırmacı, Kahraman takımyıldızındaki bir toz bulutu üzerinde yürütülen bir radyo araştırmasından elde edilen verileri analiz ettikten sonra, 2017'de Güneş benzeri tüm yıldızların muhtemelen bir ikizle birlikte doğdukları sonucuna vardı.
UC Berkeley astronomu Steven Stahler "Perseus moleküler bulutundaki tüm genç, tek yıldızlarının ve ikililerinin göreli popülasyonlarını açıklayıp açıklayamayacağımızı görmek için bir dizi istatistiksel model çalıştırdık ve verileri yeniden üretebilen tek model, tüm yıldızların başlangıçta ikiz olarak oluştuğu modeldi” dedi.
Gökbilimciler, galaksimizdeki çok sayıda ikili ve üçlü yıldız sistemlerinin birbirine yakın mı doğduğunu yoksa oluştuktan sonra mı bir araya geldiklerini merak ediyor ve inceliyor.
Özellikle son yıllarda gelişen simülasyonların sonuçlarına göre 'Birlikte doğma' hipotezi daha güçlü görünen bir olasılık olarak karşımıza çıkıyor.
Bu simülasyonları destekleyen ampirik kanıtlar ne yazık ki sınırlıydı, bu durum da bu yeni çalışmayı oldukça heyecanlı kılıyor.
Stahler, "Çalışmamız hem ikili yıldızların nasıl oluştuğunu hem de ikili yıldızların erken yıldız evriminde oynadığı rolü anlamada ileriye doğru bir adımdır" dedi.
Araştırmacılar, VANDAM araştırması adı altında, yaklaşık 600 ışık yılı uzaklıktaki bütün bir genç yıldız bölgesini içeren yoğun bir toz bulutundan sızan radyo dalgalarının haritasını çıkardılar. VANDAM araştırması, Sınıf 0 yıldızları olarak adlandırılan yarım milyon yaşından küçük yıldızları (yıldız terimlerine göre onlar yalnızca bebekler) ve Sınıf 1 olarak adlandırılan 500.000 ila 1 milyon yaşında olan yıldızları inceledi.
Sonuçlar, tüm yıldızların ikili olarak doğduğunu tahmin ederken, yoğun toz bulutlarının merkezinde oluşan yıldızların çoğunun bir eşle doğduğunu gösterdi.
Stahler, "Yıldızların ikili doğduğu iddiası için bugüne kadarki en güçlü kanıta sahip olduğumuzu düşünüyorum" dedi.
Yıldızlar arasındaki mesafelere yakından bakıldığında, araştırmacılar 500 AU veya daha fazla bir boşlukla ayrılan tüm ikili yıldızların, Sınıf 0 olduğunu ve onları çevreleyen yumurta şeklindeki bulutun ekseni ile sıralandığını buldular.
Sınıf 1 yıldızlar ise yaklaşık 200 AU'da birbirine daha yakın olma eğilimindeydi ve 'yumurta şeklindeki' eksenleriyle aynı hizada değildi.
Peki çoğu yıldız bir partnerle doğduysa, bizimki nerede?
500 AU'luk bir mesafe kabaca 0.008 ışık yılı veya 3 ışık gününün biraz altında. Perspektife koymak gerekirse, Neptün yaklaşık 30 AU uzaklıkta, Voyager 1 sondası şu anda 140 AU kadar uzağımızda ve en yakın bilinen yıldız Proxima Centauri 268.770 AU uzaklıkta.
Yani Güneş'in bir ikizi varsa, onu kolayca göremeyeceğimiz kesin. Ancak Güneşimizin arada sırada yanından geçip ortalığı karıştırmayı seven bir ikizi olduğuna dair bir hipotez var.
Nemesis adı verilen bu teorik baş belası, dinozorların çoğunu yok eden de dahil olmak üzere, Dünya'daki 27 milyon yıllık belirgin bir yok olma döngüsünün arkasındaki neden olarak öne sürülüyor.
California Berkeley Üniversitesi'nden Richard Muller adlı bir astronom 23 yıl önce, 1,5 ışık yılı uzaklıktaki bir kırmızı cüce yıldızın, Güneş Sistemimizin dış sınırları boyunca periyodik olarak seyahat ettiğini öne sürdü. Kahverengi bir cüce sönük bir yıldız, cüce gezegen Sedna'nın garip, geniş yörüngesi gibi Güneş Sistemimizin kenarlarındaki diğer anormallikleri de açıklayabilir.
Stahler, "Evet, muhtemelen uzun zaman önce bir ‘Nemesis’ vardı diye düşünüyoruz" dedi.
Bu araştırma, Kraliyet Astronomi Topluluğunun Aylık Bildirimlerinde yayınlandı.
0 yorum