Evrim Oyununda Nasıl Başarılı Olunur?
Binlerce yıldır, sınır tanımayan çeşitlilik ve görsellik ile dünyada yaşamını sürdüren canlı türlerini hayranlık ve bazen de şaşkınlık içinde izliyoruz. Şimdiye kadar yaklaşık 1.5 milyon hayvan türü biyologlar tarafından kategorilendirilip tanımlamıştır ve keşfedilmeyi bekleyen türler de göz önüne alındığında bu sayının daha da artacağı su götürmez bir gerçektir.

Arizona Üniversitesi biyologları tarafından yapılan bir çalışma, farklı hayvan gruplarının sayısal açıdan birbirlerinden neden farklı olduğuna açıklık getirmektir. Çalışma aynı zamanda, hayvanların yaşam biçimleri ve vücut formlarının sayılar ile nasıl bir ilişkisinin olduğu yönünde de önemli sonuçlar ortaya koymuştur.

Bütün hayvan türleri kabaca 30 şube altında sınıflandırılır. Fakat bu dallar, içerdikleri türlerin sayısı açısından büyük farklılıklar gösterirler. Örneğin, dallardan biri sadece bir hayvan türüne ayrılmışken, 1.2 milyon farklı tür içeren böcekler ve eklem bacaklılar da tek bir şube altında sınıflandırılabiliyorlar. Başları, gözleri, eklemleri ve kompleks organları olmayan hareketsiz deniz süngerlerinden, başka organizmalarda yaşayabilen parazitik solucanlara ( örn. nematodlar ve yassı kurtlar) ve iskeletleri, eklemleri, kompleks organlarıyla birlikte karaya hükmeden eklem bacaklı ve omurgalılara kadar, hayvan türleri inanılmaz derecede çeşitlilik gösterirler.

Bu büyüleyici yaşam formlarını düşünürken, cevaplanması çok zor olan bir soru zihnimizi sürekli kurcalıyor. Evrimsel soy ağacında, bazı hayvan türleri birçok farklı dala ayrılarak farklı türler altında evrimleşirken, neden diğerleri çok az değişiklik göstererek günümüze kadar yaşayabilmişlerdir?

İlk öğretilerden beri biyologlar, hayvan çeşitliliği altında yatan sebep ve modelleri bulmaya, anlamaya çalışmışlardır. Farklı bir deyişle, bir soyun sonradan farklı türlere ayrılmasının formülü nedir ya da evrim biyologlarının deyişiyle, bu başarı neye bağlıdır? Temelde yatan ve çözümlenemeyen problem, türlerin evrimleşmeden önceki biyolojik yapılarının, çeşitlilik kazandıkları sırada ne denli rol oynadığıdır.

(Görsel 1)

Arizona Üniversitesi Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji bölümünden araştırmacılar Tereza Jezkova ve John Wiens, bu karmaşık problemin çözümünde yardımcı olabilecek bir çalışma yapmışlardır. Anatomi, üreme ve ekoloji gibi detaylar dahil canlılara ait 18 farklı özelliği göz önünde bulunduran araştırmacılar, türlerin sayılarının bu özellikler ile ilişkisini ve zaman içinde hangi hızda arttığını test ederek araştırma sonuçlarını American Naturalist’te yayınlanan makalelerinde ele almışlardır.

Araştırma sırasında canlılara ait özelliklerin her biri ayrı değerlendirilmiştir. Örneğin, canlıların bir kafa yapısına sahip olması, gözlerinin olması, araştırılan türlerin hangi ortamlara uyum sağlayabildikleri ve çiftleşerek çoğalmaları gibi özellikler dahi ayrı ayrı ele alınarak test edilmiştir. Araştırmanın ileri aşamalarında canlılara ait en güçlü 6 özellik seçilerek sınıflandırılmıştır. 18 temel özelliğin 6’ya indirilmesinin sebebi aslında şu sorunun cevabını bulmak içindir: ‘’Sıradan benzerlikler göz ardı edildiğinde, seçilen canlı özellikleri ile oluşturulacak hangi kombinasyon evrim çeşitliliğini en iyi şekilde açıklayabilir ve evrimleşme sırasında güçlü kalabilmek için indirgenebilecek temel özellikler nelerdir?‘’

Jezkova ve Wiens’e göre, 3 özellik türlerin sayılarını belirlemede en önemli rolü oynamaktadır: Bir iskelete sahip olmak (iç veya dış iskelet) , karada yaşamak ve başka bir organizmaya bağlı olmak (parazitler). Fazlasıyla belirgin olmalarına rağmen canlıların sahip olduğu diğer özellikler, türlerin sayılarında ve çeşitliliğinde çok az rol almaktadır. Kısacası, evrimsel açıdan başarılı olabilmek için bir türün sindirim veya dolaşım sistemi, baş, eklem ve kompleks iç organlara ihtiyacı bulunmuyor. Araştırmacılar aynı zamanda, parazitik bir yaşam biçiminin canlıların diğer belirgin özellikleriyle bağlantısının olmadığını, böylece kendine yetebilecek kadar güçlü bir özellik olduğunu da fark ettiler.

(Görsel 2)

Karbon emisyonu sonucunda asidik düzeyin artması benzeri insana özgü aktivitelerin deniz biyo-çeşitliliğini yok etme derecesine getirdiğini özellikle belirten John Wiens, evrimleşme sırasında en az farklılık gösteren birçok eşsiz türün milyonlarca yıldır sadece okyanuslarda yaşadığını, ancak insan ırkının yaşamı süresince kolaylıkla yok olabildiklerini belirtiyor. Evrim oyununda kaybeden türlerin büyük bir çoğunluğu okyanuslarda yaşamaktadır ve insanların sebep olduğu yıkımlardan dolayı yok olmanın eşiğine gelmişlerdir.

‘’Bir tür yok olduğu zaman, ona bağlı olan veya onunla yaşayan diğer türler de yok olur.’’

Makale; https://phys.org/news/2017-01-winner-game-evolution.html çevirisine dayanmaktadır.

Makalenin Özgün Kaynağı: Tereza Jezkova et al. What Explains Patterns of Diversification and Richness among Animal Phyla?, The American Naturalist (2017). DOI: 10.1086/690194
Kapak Görseli: http://www.wowkeren.com/images/news/00063079.jpg
Görsel 1: http://d3lp4xedbqa8a5.cloudfront.net/s3/digital-cougar-assets/AusGeo/2016/04/18/61379/Episyrphus_balteatus_1000x588.jpeg
Görsel 2: https://images.sciencedaily.com/2017/01/170113194451_1_900x600.jpg

Mehmet YAR
İngilizce Öğretmeni / Eskişehir -

0 yorum