Süreksizlik ilhamın antitezidir. Şimdiki zamanın karmaşıklığı, hayatta kalacaksak umutlarımızın ortaya çıkmasını gerektiriyor gibi görünüyor. Bu yaşam, efsanevi anlayışın çiçek açan bir ozmozundan başka bir şey değildir.
Bu cümleler kulağa saçmalık gibi mi geliyor? Çünkü öyleler.
Bu ifadeler, kulağa derin gelen ifadeler oluşturmak için yeni çağın moda sözcüklerini ve görünüşte entelektüel ifadeleri birleştiren bir algoritma olan New Age Bullshit Generator kullanılarak üretildi.
Uluslararası bir araştırma ekibi, bir bilim insanından gelen ifadeleri daha güvenilir bulup bulmadıklarını görmek için, generator tarafından yaratılan bazı 'sözde derin saçmalıkları' insanlara sundu.
Toplamda 24 ülkeden 10.195 katılımcı, beyanların varsayılan güvenilirliğine ilişkin soruları yanıtladı; kendilerine ayrıca kendi dindarlık dereceleri de soruldu.
Sonuçlar, insanların genellikle bir bilim insanından geliyorlarsa, bir ruhani guruya kıyasla ifadeleri daha güvenilir bulduklarını gösteriyor; katılımcıların yüzde 76'sı "bilim insanının" saçmalıklarını güvenilirlik ölçeğinin orta noktasında veya üstünde değerlendirdi.
Ek olarak, dindarlık için yüksek puan alan kişiler, manevi guruya kıyasla bilim insanlarının ifadesini yine de tercih ettiler; ancak oran, diğer gruba göre nispeten daha zayıftı. Dindar bireyler de genel grupla karşılaştırıldığında gurulara daha yüksek güvenilirlik yargıları verdi, ancak yine de bu oran bilim insanlarına verilenden daha düşüktü.
Yazarlar, sonuçlarının, daha önce 'Einstein etkisi' olarak adlandırılan şeye bağlı olabileceğini düşünüyorlar.
Evrimsel bir bakış açısıyla, öğretmenler, doktorlar ve bilim insanları gibi güvenilir otoritelere boyun eğmek, etkili kültürel öğrenme ve bilgi aktarımını sağlayan uyarlanabilir bir stratejidir. Gerçekten de kaynak güvenilir bir uzman olarak kabul edilirse, insanlar bu iddialara inanmaya isteklidirler.
Başka bir deyişle, Einstein'ın anlayabileceği kavramlar, çoğu insanın entelektüel derecesinin dışındaydı ve bu nedenle, neden bahsettiğini bildiğine dair belirli bir güven düzeyi sağlanmalıdır.
Bununla birlikte, ekip, bazı durumlarda güvenilir kaynaklardan gelen anlaşılmaz ifadelerin, anlaşılmazlıklarından dolayı takdir edilebileceğini öne sürüyor.
Bulguların biraz farklı bir yorumu, birinin söylediklerinin ve kim olduklarının güvenilirliğinin, algılayanın siyasi ideolojisi ve dünya görüşü gibi bireysel ve kültürel faktörlere bağlı olduğunu savunuyor.
Bir iddiayı ve güvenilir kaynak bilgisini rasyonel olarak değerlendirme araçlarının yokluğunda, insanlar muhtemelen kaynağın ait olduğu grup hakkındaki inançlara dayanarak güvenilirlik çıkarımı yaparlar. Bu süreçte benzerlikler, kişinin kendi dünya görüşü ile kaynağın grubununki arasında, yardımsever ve güvenilir bir kaynak olmak için bir vekil olarak hizmet edebilir.
Önceki araştırmalar, Hristiyanların dini iddialar (duaların hastalığı tedavi etmedeki etkisi) için bilimsel iddialardan (ilaçların hastalığı tedavi etmedeki etkinliği) daha az kanıta ihtiyaç duyduğunu bulmuştur. Ek olarak, Evanjelik Hıristiyanların, bir grup dışı dini lidere kıyasla bir grup içi dini lidere, kişisel görüşlerine karşı çıkan ifadeleri kabul etme olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Mevcut çalışmada, yazarlar 'dini lider' yerine 'bilim insanı' ile 'manevi guru'yu karşılaştırmayı seçtiler, çünkü çalışmanın belirli bir dine özgü olmayan bir otoriteyi seçtiklerinden emin olmak istediler. Çünkü çalışma farklı ülkelerde gerçekleşiyordu.
Dindarlık ve maneviyat birbiriyle örtüşen, ancak birbirinin yerine geçemeyen yapılar olsa da kendi kendine bildirilen dindarlık, kader, manevi enerji ve bağlantılı bir evren gibi manevi fenomenlere olan inançla olumlu bir şekilde ilişkilendirilmiştir.
Kimin daha güvenilir bilgi kaynağı olarak görüldüğü konusunda kültürler arasında farklılıklar olsa da geçmişte bir noktada bilim insanları bayrağı, manevi ve dini liderlerden devralmıştır.
Çalışma Nature Human Behaviour dergisinde yayınlandı.
0 yorum