Cassiopeia A bir süpernova kalıntısıdır. Bizim bakış açımıza göre, 340 yıl önce, devasa bir yıldız kendi içine çökerek bir süpernovaya dönüştü ve evrene madde fırlattı. Bu madde son üç buçuk yüzyılda büyük ölçüde genişledi, genişleme kabuğu saniyede binlerce kilometre hızla ve on milyonlarca derecelik bir sıcaklıkta hareket etti.
Bu, bilinen en genç yıldız kalıntısı. JWST'nin orta-kızılötesi aralığındaki yeni gözlemleri, çeşitli yapıları benzeri görülmemiş bir ayrıntı derecesinde göstererek, orada olmadığı sanılan ve gök bilimcilerin hazır bir açıklaması olmayan yapıları ortaya çıkarıyor.
Purdue Üniversitesi'nden, bu JWST programının baş araştırmacısı Danny Milisavljevic, bir açıklamada, "Cas A, patlamış bir yıldızın enkaz alanına bakmak ve daha önce orada ne tür bir yıldız olduğunu ve o yıldızın nasıl patladığını anlamak üzere bir tür yıldız otopsisi yapmak için elimizdeki en iyi fırsatı sunuyor." dedi.
Princeton Üniversitesi'nden, programda eş araştırmacı Tea Temim, "Önceki kızılötesi görüntülerle karşılaştırıldığında, daha önce erişemediğimiz inanılmaz ayrıntıları görüyoruz." diye ekledi.
JWST'den Cassiopeia A'nın tam görüntüsü.
Teleskop tarafından görülen emisyonun bir kısmı, kızılötesinde turuncu ve kırmızı olarak görünür kılınan, sıcak tozdan. Özellikle yıldızlararası ortamda genişleyen kabarcığın kenarında bulunuyor. Oksijen, neon ve argon gibi daha ağır elementlerin yanı sıra daha fazla tozun bir karışımı olan, kalıntı boyunca uzanan pembe yıldız maddesi tutamları var. Sonra ortada yeşil halka var. Kafa karıştıran kısım da bu.
Milisavljeviç, "Boston'daki Fenway Park'ın onuruna ona Yeşil Canavar adını verdik. Yakından bakarsanız, minik kabarcıklara benzer şeylerle dolu olduğunu fark edeceksiniz. Şekil ve karmaşıklık beklenmedik ve anlaşılması zor." dedi.
Süpernovalar, yıldızlararası ortamı daha ağır elementlerle kirletir, ancak bu iyi bir kirliliktir. Gezegenleri ve dünyadaki tüm yaşamı oluşturan şey budur. Ünlü "Biz yıldız tozundan yapıldık." sözü, süpernovaların etrafa yaydığı bu yıldız tozu hakkındadır.
Bunun gibi cisimleri incelemek, bizi tozun nasıl yayıldığı hakkında bilgilendirir. Bize güneş sisteminin yapı taşlarının nasıl oluştuğu hakkında bilgi verir, ancak aynı zamanda ilk galaksilerin hidrojen ve helyumdan oluşan saf gazının bizi biz yapan geri kalan tüm elementleri nasıl içerdiğini anlatır.
Milisavljeviç, "Yıldızların patlama sürecini anlayarak kendi başlangıç hikayemizi okuyoruz. Kariyerimin geri kalanını bu veri setinde neler olduğunu anlamaya çalışarak geçireceğim." dedi.
Onlarca yıldır genişleyen kalıntı, şimdi yaklaşık 10 ışık yılı genişliğinde. Cassiopeia A, 11.000 ışık yılı uzaklıkta yer almakta.
Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.
0 yorum