Berne Üniversitesi Kimya bölümünü bitirdikten sonra Macaristan Üniversitesi’nden Fizikte Doktora derecesini alan Budapeşte doğumlu Georg von Békésy, 1923 yılında Macar PTT laboratuvarında çalışmaya başladı. Orada aklına, bir soru takıldı: “İnsan kulağı telefon sisteminden daha mı iyidir?” Bu soruya yanıt ararken, filden fareye kadar birçok hayvanın kohleasını izole edip, mikroskop altında, bazilar membranın mekanik titreşimlerini inceledi. Gözlemleri, kendisinden bir asır kadar önce fizikçi von Helmholtz tarafından önerilmiş olan rezonans teorisinden ziyade, bir “traveling wave” modelini destekliyordu. Laboratuvarı 2. Dünya Savaşı sırasında tahrip olan von Békésy, önce Karolinska Enstitüsüne, bir yıl sonra da Harvard Üniversitesine gitti. Oradaki psiko-akustik laboratuvarında sürdürdüğü araştırmalar, işitmedeki frekans seçiciliğinin olağanüstü keskinliğini açıklamaya yönelikti. Kohleadaki ses frekans analizini açıklamak üzere yaptığı hidro-mekanik model, ona 1961 yılı Fizyoloji/Tıp Nobel ödülünü kazandırdı. 1966 da Harvard’dan emekli olan von Bekesy, hayatının sonuna kadar Hawaii Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürdü.
von Békésy Harvard’da iken, Thomas Gold adında bir genç fizikçi kendisini ziyaret etmiş ve onun pasif mekanik modelinin işitmedeki keskin frekans seçiciliğini temsil etmekte yetersiz kaldığını idda ederek, bir “aktif” kohlear rezonans mekanizması önermişti. Fakat, von Békésy bu öneriyi dikkate almamıştı. Bunun üzerine bu genç işitme araştırmalarını bıraktı; kariyerini kozmoloji, astrofizik ve jeofizik alanlarındaki çalışmalarıyla sürdürerek bu alanlarda çok tanınmış bir bilim insanı oldu. Gold’un ileri sürdüğü teorik modele göre kohleadaki dış tüysü hücrelerin mekanik titreşimleri nedeniyle oluşması beklenen, fakat o günkü teknoloji ile kaydedilemeyen sesler, ancak 1977 yılında, yine bir fizikçi olan David Kemp tarafından kaydedilebildi ve bu teori doğrulandı. Bu sesler, bugün “oto-acoustic emission” adı altında odyoloji kliniklerinde rutin olarak kaydedilmektedir.
Prof. Pekcan UNGAN'ın, Von Békésy’nin sebat etmenin yararını, bilimsel eleştirinin gerekliliğini, geleneklerin önemini vurgulayan bazı güzel deyişlerini de aktarmaya çalışacağı konuşmasının ana mesajı, “bilim doğruyu değil, daha doğruyu arar” olacaktır.
"Bilim Doğruyu Değil, Daha Doğruyu Arar", 1 Ekim Cumartesi günü Salon IKSV’de!
Konuşmacı: Prof. Pekcan UNGAN, PhD
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyofizik Öğretim Üyesi
Tarih: 1 Ekim Cumartesi 13:00
0 yorum