0

redditlinkedintumblrmail Işık hızı bizim için bir engel mi veya ışık hızını geçebilir miyiz? Ya da bir gün teknolojimiz ışık hızına ulaşmamızı sağlayacak mı? Bu gibi sorular aklımızı karıştırıyorken 1970’li yıllarda ortaya atılan ve pek az kişinin bildiği bir hızı tanımlayalım. Süperlüminal hareket; ışık hızından daha büyük hızlardaki hareketlerdir. Görelilik kuramına göre hiçbir şey ışıktan daha hızlı hareket edemez ancak, evren içerisindeki farklı yapılar açısından bu mümkünmüş gibi görünüyor. Peki, nasıl? Astronomlar kuasarları anlama çabaları içerisindeyken yeni bir tür yapı keşfetmişlerdi. Blazarlar olarak adlandırılan bu nesneler bir yıldıza ve kuasara benzer özellikler göstermekteydi. Blazarlar aktif galaktik çekirdeğe sahip dev eliptik galaksilerdir ve tıpkı kuasarlar gibi büyük kırmızıya kayma tayfına sahiptirler. Yüksek enerjili bir yapıya sahip olan blazarlar son derece değişkendir. Radyo astronomi gözlemleri ile bize doğru gelen jetlerine bakılarak ışınım güçlerinin çok değişken olduğu saptanmıştır. Işımaları bir günde %30 iken birkaç ay içerisinde %100’lük bir çarpan kadar değişim gösterebilir. ag_blazar_free Blazarlardaki jetler çift bir radyo kaynağıdır. Parlak aktif çekirdek etrafındaki zayıf radyo dalga salması bunun göstergesidir. Bu durum bazı kuasarlarda da gözlenen ışık hızından daha büyük hızlardaki hareketin, yani süperlüminal hareketin gözlemleriyle desteklenmektedir. süper Blazar jetleri, ışık hızına çok yakın ve gözlemciye karşı çok küçük bir açıyla ortaya çıkar. Yukarıdaki görsel ışık hızından daha hızlı hareketlerdeki basit bir açıklamayı göstermektedir. Kaynağın Dünya’ya olan bakış doğrultusu θ derecelik bir açı olsun. Kaynak hızın da v olduğunu varsayalım. İlk noktada kaynak bize v hızında θ derecelik açı yapan foton salsın. t süre boyunca hareketinden sonra 2. konumdan bir foton daha yayınladığını düşünelim. İki konum arasındaki gerçek uzaklık ∆t*v kadardır. İki foton arasındaki mesafe ise v*∆t*cos θ kadardır. Yani ilk foton v*∆t*cos θ kadar erken gelmektedir. Gökyüzünün iz düşüm hareketi başka bir deyişle yatay hareketi d kadar olduğundan iki fotonu aldığımız zaman periyodun da kaynağın ışık hızından d/ v*∆t*cos θ kat daha büyük bir hızla hareket ettiğini teorik olarak ispatlayabiliriz. “Teorik” kısmını bir de örnek üzerinde anlatalım. teorik Kaynağın hızının 0.8 c olduğunu, bakış açımızın 30 derece olduğunu varsayalım. A noktasından bir foton salındığını ve bu fotonun 5 ışık günü boyunca seyahat ettiğini düşünelim. Daha sonra kaynağın ikinci konumu olan B noktasından bir foton daha saldığını varsayalım. İki konum arasındaki kaynağın yol aldığı gerçek uzaklık: 5*0.8=4 ışık günüdür. Bu nedenle kaynak 3.46 ışık gününde bakış doğrultusu boyunca bize doğru hareket eder. 1. foton 2. fotondan 5-3.46 =1.54 ışık günü öndedir. Yatay konumdaki hareketi (iz düşümü) 2 ışık günü olarak ele alırsak kaynağın ışık hızından 2/1.54= 1.3 kat daha büyük hızla hareket ediyor olduğu sonucuna varırız. Bu durum teorik ve geometrik olarak ispatlanabildiği gibi yapılan gözlemlerde de kanıtlara ulaşılmıştır. M87 jetinde gözlenen süperluminal hareket M87 jetinde gözlenen süperlüminal hareket Hubble Uzay Teleskobu’nca 1999 yılına dek sağlanan fotoğraflarla M87’deki püskürmenin hızını ışık hızının beş veya altı kat üzerinde olduğu ölçülmüştür. Bu püskürme büyük bir ihtimalle süper büyük kütleli bir karadeliğin etkisiyle M87’nin çekirdeğinden 5000 ışık yılı uzaklığa fırlatılan maddeden oluşmaktadır. Süperlüminal hareket kozmolojik mesafelere sahip kuasarlara karşı kanıt olarak alınmıştır. Birkaç astrofizikçi hala bu görüşünde iddialı olmasına rağmen, çoğu ışık hızından daha büyük hızların optik illüzyonlar ve özel görelilik teorisi ile bağdaşmayan bir fiziğe dahil olduğunu düşünmektedir.

aydan uyanik 7 yıl önce 0
0

Merhaba Aydan arkadaş; Görüyorum ki hala aynı konuda araştırma içindesin. Aslında iyi yapıyorsun. İnsan şüphe ettiği şeyin üzerine gitmeli. Benim kendi açımdan tatmin olduğum şeyler var. Işık hızı aslında hızla ilgili bir şey değil. Yani, bir cisim bizim evrenimizde ne kadar hızlanırsa hızlansın kütle sahibi olduğu müddetçe ışık hızına ulaşamaz. Kütlesiz olanlar ise evrenin uygun gördüğü ve bizim ışık hızı dediğimiz bir hızda doğar ve o hızla ömürlerini geçirirler. Yani onların yapısı gereği sahip oldukları hız sonradan edinilen bir şey değildir. Kütlesiz oldukları için o hızdadırlar. Bu yüzden hız ve hızlanma kavramı onları kapsamaz. Yani biz onların hareketini "hız" olarak değerlendirirsek yanlış yaparız ve bence de yapılan bu yanlış daima insanları meşgul edecektir. Ben neden rahat ve eminim onu açıklayayım; Eğer, ışık için "hız" geçerli olsaydı ışığın çok güçlü ve enerjik türleri ışık hızını aşarlardı. Ama bakıyoruz ki hiç bir ışık türü ne daha fazla hızlanabiliyor, ne de daha yavaş gidebiliyor (boşlukta). Yani onların hızı sabittir ve biz bunu "hız" kavramıyla değerlendirirsek yanılırız. Onların ki "hız" değil "doğal bir durumdur" Superluminal hareket konusu daha çok araştırma isteyen bir konu. Kuasarlar evrenin erken dönemlerine aittirler. Blazarlar daha da erken. Yani bize çok uzaktırlar. En az 10 milyar ışık yılı gibi bir uzaklıktan bahsediyoruz. Yani "geçmişten"... O ışıklar ve sinyaller yayınlandıklarında evrenin nasıl bir yapıda olduğunu bilemeyiz veya hesaplayamayız. Ama bence en azından "yanıldıkları veya yanlış değerlendirme yaptıkları"nı düşünebilirim. Yani, olayı iyice çözümleyip ispatlamak onlara düşer. Spekülasyon yapmaya bayılıyorlar bazen.

Necmi Tüfek 7 yıl önce 0
0

Merhaba necmi arkadasim cevabin icin tesekkurederim. Philadelphia deneyini biliyormusun bilmiyorum fakat Bununla ilgili bir sorum olacak şöyle yazıyordu philadelphia deneyi ile ilgili okuduğum bir yerde Philadelphia deneyi mümkündür Şöyle ki Atomun temel yapısının madde parçacıklarından değil elektromagnetik alanlardan oluştuğu bilinmektedir Böylece Çok karmaşık enerji alanlarının birbirini etkilemesi sonucunda bazı farklı fazların ortaya ortaya çıkması ve boyutlar arası değişimlerin yaşanması da olasıdır bu durumlarda madde Enerji boyutunun bir parçası olan zaman boyutu da çarpiklasir kısaca deney mümkündür. Dünyadaki bütün var oluşlar saat ve zamanı çerçevesinde oluşmaktadır güneş saati dünya saatineden farklıdır ve o da galaktik Saate göre ayarlıdır eğer zaman kilidi çok güçlü bir enerji alanı ile bozulacak olursa ortaya çeşitli zaman ve mekan dengesizlikleri çıkar biz bir zaman dizisi içinde yaşamaktayız dünyadaki her hareketimiz bilmediğimiz bir teknikle fotoğraflayıp uzaydaki albümde yerini alır bu sonsuz zaman dilimleri veya resimleri yaratılıştan beri mevcuttur içinde bulunduğumuz an bir balon gibi şişerek holografik bir görüntü oluşturur. Uss eldrige bulunduğu yerden 600 kilometre ötede bulunmasının nedeni geçmişinde orada bulunmasıdır. Demişler Hatta şu da yazıyordu jeneratörler korkunç bir hızla çalışıyor etrafa alışılmadık bir gürültü yayılıyordu birdenbire geminin üstünde koyu mavi renkte garip bir bulut örtüsü belirdi ve gemi ortadan kayboldu.

aydan uyanik 7 yıl önce 0
0

Iyi aksamlar necmi arkadasim fizik profosoru taskin tunanin kitabinda soyle birsey okudum "Evrenimizde isik hizi degeri sinirli ve adeta kendi icine kapanik bir evrenin degismez bir karakteri olarak dusunuluyordu. Bu makul inandirici ve fizik olarak ispatlanmis yasa, bazi fizikcileri rahatlatan bir tembellige sevk ediyordu. Derken inanilmasi guc bir olay laboratuar deneylerinde fark edildi. Varligi uzerinde cok genis spekulasyonlar ve tartismalar yapilan acaip karakterli bir atom alti parcacik gorunur gibi oldu. Bu parcaciga hayalet parcacigi ismini verdiler. Latince olarak hayalete takyon denildigi icin bu isimde cok yakisti. Takyonlarin isiktan da hizli hareket etmeleri gerekiyordu. Bu gorusle fizik dunyasi alt ust oldu. Konuyu bu kez matematik olarak irdeleyen uzmanlar, Einstein'in denklemlerini kullanarak cok garip bir cozum urettiler. Denklemlerin cozumunde hicbir hareketlinin isik hizina erisemeyecegi gercegi ortaya cikiyorduysa da, isik hizindanda yuksek hizlarda nefis yorumlar getiren sonuclar mevcuttu. Eger bir hareketli isik hizi ile degil, isiktan da hizli hareket ederse kutle, uzunluk, enerji hatta zaman gibi fiziksel kemiyetler sanal hayali soyut ozellikler kazaniyordu. Takyon denilen soyuti ozelliklere sahip ve isik hizindan milyonlarca kez daha yuksek hizlara sahip bir parcacigin, elbette ki gunluk hayatimizda elimizin altinda bulunmasi beklenemez. Takyonlarin laboratuarda cabucak goze gorunmemesinin asil sebebi de budur ."Diye yazmislar kitaba

aydan uyanik 7 yıl önce 0