Bakteriler, Plastik Atıkları Besin Kaynağı Olarak Kullanabilir
Bakteriler, Plastik Atıkları Besin Kaynağı Olarak Kullanabilir

   Plastik kirliliği kontrolden çıktı. Her yıl 8 milyon tondan fazla sentetik polimer okyanusa giriyor ve bir kısmı yere çökerken, kıyıya geri dönerken veya hiçliğin ortasında toplanırken, önemli bir kısmının ise nereye gittiği açıklanamıyor.

   Tüm bu kayıp plastik bir muamma, ancak bazı araştırmacılar aç mikropların kısmen sorumlu olduğundan şüpheleniyor.

   Laboratuardaki deneyler, Rhodococcus ruber olarak bilinen bir deniz bakterisi türünün polietilenden (PE) yapılmış plastiği yavaşça parçalayabildiğini ve sindirebildiğini göstermiştir.

   Büyük ölçüde ambalajlamada kullanılan PE, dünyada en çok üretilen plastiktir ve R. ruber'in bu atığı vahşi doğada çiğneyip yemediği net olmasa da, yeni araştırma, PE'nin en azından bunu yapabildiğini doğruluyor.

   Önceki çalışmalar, deniz plastiği üzerindeki yoğun hücresel filmlerde yüzen R. ruber suşlarını bulmuştur. Dahası, 2006'daki ilk araştırma, R. ruber'in altındaki plastiğin normalden daha hızlı parçalandığını gösterdi.

Yeni çalışma, durumun böyle olduğunu doğruluyor.

   Hollanda Kraliyet Deniz Araştırmaları Enstitüsü'nden (NIOZ) mikrobiyal ekolojist Maaike Goudriaan, "Bakterilerin plastiği gerçekten CO2 ve diğer moleküllere sindirdiğini bu şekilde ilk kez kanıtladık" diyor.

   Goudriaan ve meslektaşları, plastiğin okyanus yüzeyinde parçalandığı doğal yolları taklit etmek için plastik örneklerini UV ışığına maruz bıraktılar ve yapay deniz suyuna yerleştirdiler.

   Goudrian, "UV ışığıyla tedavi gerekliydi çünkü güneş ışığının plastiği kısmen bakteriler için lokma büyüklüğünde parçalara ayırdığını zaten biliyoruz" diye açıklıyor bu durumu.

Daha sonra ekip, olay yerine bir R. ruber türü getirdi.

   Yazarlar, karbon-13 adı verilen parçalanan plastikten salınan bir karbon izotopunun seviyelerini ölçerek, deneylerindeki polimerlerin yılda yaklaşık yüzde 1,2 oranında bozulduğunu tahmin ettiler.

   Ekip, mikropların aktivitesine kıyasla UV lambasının plastiği ne kadar bozduğundan emin olamıyor, ancak bakteriler açıkça abir rol oynuyordu. Deneyden sonra bakteri örnekleri, karbon-13 ile zenginleştirilmiş yağ asidi zarlarını gösterdi.

   Mevcut çalışmada tespit edilen plastik bozulma oranı, okyanuslarımızdaki plastik kirliliği sorununu tamamen çözmek için çok yavaş, ancak gezegenimizin kayıp plastiğinin bir kısmının nereye gitmiş olabileceğini gösteriyor.

   Mikrobiyolog Annalisa Delre, "Verilerimiz, güneş ışığının 1950'lerden beri okyanuslara dökülen tüm yüzen plastiği önemli miktarda bozmuş olabileceğini gösteriyor" diyor.

2013'ten beri araştırmacılar, mikropların muhtemelen okyanustaki plastik yamalar üzerinde büyüdüğü ve 'plastisphere' olarak bilinen sentetik bir ekosistem oluşturduğu konusunda uyarıyorlar.

   Hatta bu mikrobiyal toplulukların bazılarının farklı plastik türlerini yemeye uyum sağladıklarını gösteren kanıtlar bile var.

   Önceki çalışmalar, karada ve denizde plastik yiyormuş gibi görünen belirli bakteri ve mantarları tanımlamıştı. Ancak bu bilgi, atıklarımızı vahşi doğada sona ermeden önce daha iyi geri dönüştürmemize yardımcı olabilirken, diğer kullanımları tartışmalıdır.

   Bazı bilim adamları, Büyük Pasifik Çöp Yaması gibi kirlilik sıcak noktalarına plastik kemirme eşdeğerlerini salmamızı önerdiler.

   Diğerleri ise bunun iyi bir fikir olduğundan pek emin değil. Plastiği parçalayan tasarlanmış enzimler ve bakteriler, atıklarımızı ortadan kaldırmak için harika bir yol gibi görünebilir, ancak bazı uzmanlar, doğal ekosistemlere ve besin ağlarına istenmeyen yan etkiler konusunda endişeli.

   Ne de olsa, plastiği parçalamak mutlaka iyi bir şey değildir. Mikroplastiklerin temizlenmesi daha büyük parçalara göre çok daha zordur ve bu küçük kalıntılar besin ağlarına sızabilir.      Örneğin, filtre besleyiciler yanlışlıkla küçük plastik parçalarını mikroplardan önce yakalayabilir.

   2020'de yapılan bir çalışmada, Avustralya'daki bir pazarda test edilen her bir deniz ürünü numunesi mikroplastikler içeriyordu.

Bunun insan veya hayvan sağlığına ne yaptığı tam olarak bilinmiyor.

Çalışma ‘Marine Pollution Bulletin’ da  yayınlandı.

Fizikist
Türkiye'nin Popüler Bilim Sitesi

0 yorum