Sonra birdenbire felakete kamçısını şaklattı. 33-35 South Fifth Avenuedaki laboratuvarda yangın çıkmıştı. İçinde bulunduğu altı katlı bina yerle bir olmuş, hasar ölçülemeyecek denli büyüktü. Kendisinin ve asistanı Kolman Czitonun büyük emek sarf ederek yaptıkları deney aletleri, bulundukları dördüncü kattan ikinci kata inmişler, erimiş hurda metal yığınına dönmüşlerdi.
Hiç bir şey sigortalı değildi. Olsa bile kayıpları telafi edilemezdi. Bir milyon doların bile deneylerinin sonuçlarını geri getiremeyeceğini söylüyordu. Omuzları çökmüş, bitap ve üzgün bir halde sabahın ilk ışıkları ile birlikte laboratuvarından artakalanların yanından ayrılacak ve nereye gittiğini, zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden, düşünmeden soğuk New York sokaklarını arşınlamaya başlayacaktı. Johnsonlar telaşla onu sık sık gittiği yerlerde aramaya konulmuşlardı.
Dünyanın dört bir yanından gazeteler trajediyi duyuruyorlardı: Bir yaşam boyu süren çalışmaların meyveleri kül oldu. Dahinin alın teri silindi gitti. Londrada yayınlanmakta olan Electrical World en büyük kaybın mucidin bedensel çöküşü olduğunu yazıyordu. New York Sundan Charles A. Dana ise en büyük takdiri dile getiriyordu: Nikola Teslanın laboratuvarının içindeki harikalarla birlikte meydana gelen yıkımı, kişisel bir felaket olmaktan çok uzaktır. Bu, bütün dünyanın talihsizliğidir. Şu kadarını söylemekle kesinlikle abartmış olmayacağız: Bu dünya üzerinde yaşayanlar arasında bu genç beyefendi kadar insanlık için önemli olan kişilerin sayısı bir elin parmakları, belki de tek bir elin parmağı kadar azdır.
Radyo, telsiz enerji nakli ve güdümlü taşıtlar ya da sonradan X ışınları olarak anılacak olan efektler konusunda ve endüstri için büyük önem taşıyacak sıvı oksijen konusundaki çalışmalarında geldiği noktayı, ancak yakın asistanları bilebiliyorlardı. Muhtemelen ilk kattaki benzin nedeniyle çıkan yangın sırasında bütün binanın patlamasına yol açanda bu maddeydi.
En sonunda, yangının ertesi günü Katharine tarafından kaleme alınan duygusal bir mektup Teslaya kadar ulaşabilecekti. Onu her yerde aradıklarını ve bu telafi edilemeyecek kaybı yaşarken ona destek olabilmeyi umduklarını yazıyordu.
Sanki yer yarıldı da içine girdin Lütfen seni görmemize izin ver ki bu korkunç düşünce zihinlerimizden silinsin diye yalvarıyordu. Bugün bu felaketlerin boyutlarını daha içten idrak ettim ve gittikçe artan endişem nedeniyle, sana mektuplarla iletemeyeceğim gözyaşlarımı dökmekten bitap düştüm, sevgili dostum. Neden hemen bize gelmiyorsun, belki sana yardım edebilirdik. Sana destek olamayacak kadar şefkatten yoksun olduğumuzu düşünme
Davetlerini yanıtsız bırakan bu garip adamın hayatını ve mutluluğunu bu kadar çok etkilemesi onun için sorun değildi.
Kaynak: Zafer Latif - Kitap: Zamanın Ötesindeki Deha Tesla, S.105 106
0 yorum