Garip Kanada Ateş Topu, Güneş Sistemi’nin Nasıl Oluştuğunun Modellerini Yeniden Yazabilir
Normalde buz parçalarıyla ilişkilendirilen bir yörüngeye sahip kayalık bir meteor, Güneş Sistemi’nin nasıl oluştuğuna dair fikirlere meydan okuyor.

22 Şubat 2021'de, bir ateş topu (parlak meteor), Kanada, Alberta üzerindeki gökyüzünden hızla geçti. Meteoritlerin nereye düşebileceğini bulma umuduyla kurulan bir kamera ağı onu izledi. Bu olayda hiçbir parça yere ulaşmadı, ancak bu, olayın büyük bilimsel sonuçları olmasını engellemedi. Yeni bir makale, meteorun yörüngesinin ve davranışının, Güneş Sistemi’nin dış kesimlerinde yattığını düşündüğümüz şeye ve dolayısıyla onun - ve muhtemelen diğer gezegen sistemlerinin - nasıl oluştuğuna meydan okuduğunu savunuyor.

Yüksek bir dağ gibi, Güneş Sistemi’nin de bir kar sınırı vardır. İçinde yörüngede dönen cisimler çoğunlukla kaya iken, daha dışarıdakiler ya gaz devleri, buzlu aylar ya da "kirli kartopları"dır. Güneş Sistemi'nin modelleri bu gözlem etrafında oluşturulmuştur.

Sistemimizin Oort bulutu olarak bilinen en dış bölgesi hakkında daha az şey biliyoruz, çünkü hiçbir uzay aracı, bırakın istatistiksel olarak anlamlı bir örneğin, oradaki tek bir cismin bile yanına yaklaşamadı. Ancak bazen, Oort bulutu, veya en azından bir parçası, kuyruklu yıldızlar ve meteorlar şeklinde bize gelir. Gördüklerimiz, Oort bulutunun, nadir istisnalar dışında büyük bir çoğunlukla buzdan oluşacağı beklentisiyle uyumluydu, ta ki Alberta ateş topu beklenmedik bir gelişme sunana kadar.

Sadece 2 kilo ağırlığında ve bir voleybol topu büyüklüğünde olduğu düşünülürse, meteorun büyük bir bilimsel etkisi olabilir. Global Fireball Observatory'deki kameraların üçgenlemesi, 350-3.500 yıl süren bir yörünge ve en az 100 astronomik birimlik Güneş'e en uzak mesafeyle, gök bilimcilerin hızını ve yörüngesini Oort bulutundan gelenle tutarlı olarak doğrulamasını sağladı.

Curtin Üniversitesi'nden Dr. Hadrien Devillepoix, IFLScience'a, Alberta ateş topunun saniyede 62 kilometrelik hızının çok fazla olduğunu ve çok daha büyük olmadan herhangi bir maddenin yere ulaşmasının imkansız olduğunu söyledi. "Ana asteroit kuşağından geliyor olsaydı, parçaların hayatta kalabileceği boyutun tam sınırında olurdu." dedi. Yine de, atmosferde parçalanma şekline dayanarak, yazarlar onun buzdan değil, kayadan oluştuğundan eminler.

Gezegenlerin yerçekimi ile yakın karşılaşmalar, küçük cisimlerin yörüngelerini değiştirebilir, ancak Devillepoix, IFLScience'a, "Oort bulutundan geldiği yanılsamasını yaratmak için, o kadar yakın bir karşılaşmaya ihtiyacınız olurdu ki, neredeyse gezegenin içinden geçmek zorunda kalırdı."

İlk yörünge modellemesi, meteorun aslında Oumuamua ve Borisov gibi yıldızlararası olma olasılığını artırdı; ancak ek veriler, hata çubuklarını Devillepoix'in bunun pek olası olmadığını söylediği noktaya kadar daralttı.

Bunun yerine Devillepoix ve ortak yazarlar, meteorun, muhtemelen Jüpiter'in oldukça yakınında, Güneş'e kayalık olacak kadar yakın oluşan cisimler sınıfının parçası olduğunu öne sürüyorlar. Güneş Sistemi'nin gelişiminin erken dönemlerinde gezegenler ve gezegenimsilerle karşılaşmalar, onları Güneş'ten biraz daha uzakta oluşan buzlu cisimlerle birlikte dışarı çıkmaya zorladı, ta ki her ikisi de Oort bulutuna yerleşene kadar.

Yalnızca tek bir örnekle, bunun büyük bir aykırı değer olması olasıdır, ancak Devillepoix, Chelyabinsk meteoru örneğine atıfta bulunarak, IFLScience'a gök bilimcilerin tek bir örnekten çıkarım yapma deneyimine sahip olduğunu söyledi. Yazarlar, Oort bulutundaki kütleleri 10 gramdan büyük olan buzlu/kayalık cisimlerin oranının 130:1 ile 5:1 arasında olduğunu öne sürüyorlar. Bu büyük bir aralık ancak aynı zamanda büyük bir değişiklik çünkü önceki tahminler 100:1 ile 2.000:1 arasındaydı. Böyle bir oranı, özellikle de aralığın alt ucunu açıklamak, cisimlerin protogezegen diskinden nasıl oluştuğunu ciddi bir şekilde yeniden düşünmeyi gerektirecektir.

Makale Nature Astronomy'de yayınlandı.

Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.

Fizikist
Türkiye'nin Popüler Bilim Sitesi

0 yorum