Psikanaliz kuramlarından, hipotezlerinden bahsedildiğinde, ruhsal hastalıkların araştırmalarına bakıldığında mutlaka onun adını duymuşsunuzdur. Evet Sigmund Freud’un ta kendisinden bahsediyoruz. Bu yazımda kendisinin bilim dünyası için öneminden, yaptığı çalışmalardan, kuramlarından, ve kısaca hayatından bahsedeceğim.
Sigmund Freud 6 Mayıs 1856’da Avusturya-Macaristan imparatorluğunda bugünkü adıyla Çek Cumhuriyetinde doğmuştur. Sigmund Freud Avusturyalı bir nörologdur ve psikanalizin kurucusu olmasıyla bilinir. Latince, Fransızca, İngilizce, İbranice, İspanyolca ve İtalyanca bilmektedir. Freud’un küçük yaşlardan zekasını ve başarısını fark eden ailesi, onu her zaman desteklemişlerdir. 4 odalı evlerinde 8 kişi yaşarken, 1 odayı çalışması için Freud’a vermişlerdir. Tıp eğitimini almış ve eğitimi sırasında çevreden Yahudi düşmanlığına maruz kalmıştır. 1881’de tıp eğitimini tamamladıktan sonra, 1883’de dönemin ünlü nöropatoloji ve beyin anatomisi uzmanı Dr. Thedor Meynert’in yanında psikiyatri kliniğinde çalışmaya başlamıştır. İlerleyen zamanlarda kokain üzerine çalışmalar yapmış ve kendisi başta olmak üzere çevresine ve ailesine de kokaini denetmiştir. Olgunluk yaşlarına kadar kullandığı da kendi yazdığı mektuplarıyla ispatlanmıştır. Freud kokain kullanma taraftarıdır ve histeri (duygusal reaksiyonlarda aşırılık) tedavisinde işe yaradığını gözlemlemiştir. (^^^)
Daha sonraki yıllarda üniversiteden arkadaşı Breuer’le hipnoz ile hastaları tedavi üzerine çalışmaya başlamışlar fakat hipnozun tam olarak yeterli olmadığı kanısına varmışlardır. İlerleyen yıllarda çalışmalarında belki de en önemli aşama olan serbest çağrışım yani free association tekniğini geliştirmiştir. Bu metotta “hastanın aşırı davranışlarının sebebi bilinçaltındaki korkutucu, ürkütücü, rahatsız edici ya da bastırılmış olaylar ve düşüncülerdir” fikri hakimdir ve hasta rahatlayana kadar konuşturulur ve bilinç altı temizlenir. Bu bastırılmış düşüncelerin çoğunun cinsellikle ilgili olduğu kanısında olan Freud, Breuer’le bu konuda fikir ayrılığına düşmüş ve ayrılmışlardır. Bu konuda verdiği bir konferans üzerine tüm tepkileri üzerine çekip arkadaş ve öğrenci bakımından yalnız bırakılmıştır. Freud’un ahlaksız ve pornografik yazdığı düşünülüyordu. (^^) Yine de Freud çalışmalarını asla durdurmamış ve psikanalizin 5 ana kuramını şu şekilde maddelemiştir.
İnsan gelişimi en iyi, cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir.
Psişik (ruhsal) sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler düşüncelerin bilinçdışı sistemlerinde saklanır.
İstekler üstündeki bilinçdışı çatışmalar kendilerini rüyalarda, dil sürçmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder.
Bilinçdışı çatışmalar nevrozun (bir kişinin nedenini bilmeden yaşadığı iç çatışmalar ve toplumsal hayata uyum sağlamadaki zorluğa verilen ad) kaynağıdır.
Nevroz, psikanaliz yoluyla bilinçdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir. (***)
Ülkesindeki yoğun çalışmalarından sonra Freud, çalışmalarını uluslararası bir düzeye çekmek istemiş ve Viyana’da kurduğu psikanaliz derneğinden sonra Zürih’te de Freud derneğini kurmuştur. 1909 yılında Clark Üniversitesinde psikanaliz üzerine verdiği konferanslarla, Amerika’da psikanalizin duyurulması konusunda büyük yol kat etmiştir. Fakat Amerika’yı asla sevememiş ve Amerikanların sosyal tutumlarını ve düşünce yapılarını doğru bulmamıştır. Hatta şu sözleri de akıllarda yer etmiştir. “Amerika bir hatadır, dev bir hata.” 1933 yılında Hitler başa geçince Freud’un kitapları yakılmıştır. Ayrıca en korktuğu şey olan bilinç altındaki karanlık güçlerin ortaya çıkması da gerçek olmuş oldu.
1923’te kendisine damak kanseri tanısı konulmuş ve 1939’da da hayata gözlerini yummuştur. Ölümü ise çok ilginçtir. Zamanında kızı Anna’ya ölüm onu bulduğunda acı çekmesine izin vermemesi gerektiğini söylemişti. Acıları çok artınca da kızı ona öldürücü dozda morfin vermiştir. Freud prensipleri gereği arkasında hiçbir mektup ya da özel belge bırakmamıştır. Yıllar sonra kızı Anna Freud da babasının izinden gidip psikanalizin duyurulmasında önemli rol oynamıştır. (**)
Hala kafasında soru işareti olanlar ya da netleşmeyenler için psikanaliz nedir daha net açıklayabilirim. Psikanaliz bir terapi yöntemidir ve hastanın bastırılmış duygularını ortaya çıkarıp hastanın sorunlarını çözme odaklı çözümler geliştiren bir bilimdir. Kurucusu bahsettiğim gibi Freud’dur. Psikanalizin ana metodu olan serbest çağrışımda hasta rahat bir pozisyonda yatırılır ve aklına gelenler spontane bir şekilde söylenmesi istenir. Bu tedavi klinik depresyon ve kişisel bozukluklarda kullanılır. Ağır depresyon ya da gerçeklik algısını kaybetme yani psikoz ya da şizofreni gibi hastalıklarda kullanılması önerilmez. Psikanaliz tedavilerinin süresi ise 20-30 seansta bitebilirken türüne göre 3-5 yıla kadar da çıkabilir. (^)
Freud yaptığı çalışmalarla ilgili birçok kitap ve yayın hazırlamıştır. Başlıca “Yaşamım ve Psikanaliz, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, Psikanaliz Üzerine 5 Ders, Düşlerin Yorumu, Cinsellik Kuramı Üzerine 3 Deneme” olarak sıralanabilir. Tüm çalışmalarının olduğu dokümanı aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. (*)
Kaynaklar
http://www.holybooks.com/sigmund-freud-the-complete-works/ (*)
http://www.bbc.co.uk/history/historic_figures/freud_sigmund.shtml (^^^)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sigmund_Freud (***)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Psikanaliz (^)
http://www.encyclopedia.com/topic/Sigmund_Freud.aspx (**)
https://www.youtube.com/watch?v=sqwwDc5eZbM (Sigmund Freud Belgeseli) (^^)
0 yorum