Bir uydu gezegenine, bir gezegen yıldızına belli bir mesafeden daha fazla yaklaşırsa "Tidal Locking" denilen kütle çekim kilidi gerçekleşir. Bu da gezegenin kendi etrafındaki dönüşü ile bağlı olduğu cismin etrafındaki dönüşünün aynı süreye eşitlenmesi ile oluşur. Mantığı ise, biliyorsunuz ki kütle çekimi uzaklığın karesi ile ters orantılıdır. Yani siz gezegene x mesafesinde duruyorsunuz. Bu sırada size y kadar çekim kuvveti uygulanıyor. Siz mesafenizi 2x'e çıkartırsanız üstünüze uygulanan çekim kuvveti 0,25y olacaktır. Şimdi uydumuzun gezegenine yakın olan yüzü atıyorum 1.25 birim çekim kuvvetine maruz kalırken gezegenine uzak olan arka tarafı (Sonuçta uydumuz bir küre) 1 birim çekim kuvvetine maruz kalacak. Bu farktan dolayı uydumuzun arkasına daha az çekim kuvveti uygulandığı için, uydumuz arka tarafını öne, ön tarafını arkaya çevirmeye çalışıyor ama başaramıyor. Tıpkı terazinin 1250 gram olan tarafının 1000 gram olan tarafını kaldırması gibi. Dolayısı ile uydumuzun dönüş hızı yavaşlamaya başlıyor. Bunun sonucunda da gezegenden uzaklaşmaya başlıyorsunuz. Sonuçta momentumunuz bunu gerektiriyor. Sonra öyle bir noktaya geliyorsunuz ki dönüş hızınız dengeye oturuyor. Yavaşlamayı bırakıyor ve ön yüzünüz hep gezegene bakacak hızda sabit kalıyorsunuz, arkanızı asla gezegeninize dönemiyorsunuz. Nereye kadar? Yavaş yavaş uzaklaşmaya devam edip, ön ve arka yüzünüz arasındaki kütleçekim farkı ihmal edilebilecek düzeye düşene kadar bu böyle devam ediyor. Yani evrende bunun çok fazla örneği var.